Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 22 Ekim 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

M. Latif SALİHOĞLU

Yeni bir dönem



Bu satırları, neticesi şu an sizlerin mâlumu olan referandumdan bir gün önce yazıyoruz.

Dolayısıyla, kesin sonuçları bilmemize imkân yok.

Hatta, referanduma katılım oranının ne şekilde olacağına dair şimdiden herhangi bir tahminde bulunmayı dahi göze alamıyoruz.

Ancak, bütün bu bilinmeyenlere rağmen, yine de neticeden hasıl olacak çok önemli bazı durumları ve gelişmeleri rahatlıkla ifade edebiliriz. Şöyle ki:

1) Katılım oranı ne olursa olsun, "evet" oylarının "hayır"lardan fazla olacağı kuvvetle muhtemeldi. Hatta, bunu kat'iyyet derecesinde ifade etmek bile mümkün.

2) Yakın tarihte defalarca iradesi örselenen ve zaman zaman ümitsizliğe, karamsarlığa sürüklenen bu milletin, kendine olan özgüveni tazelenecek ve iradesinin bundan böyle daha hür, daha serbest olacağına inanacaktır.

3) Milletimizin demokrasiye olan güveni, inancı, sadâkatı daha da ziyadeleşecektir. Zira, Meclis'in ve Meclis iradesinin üstünde vehmedilen üst tabakadaki kimi şahıs ve kurumların dahi çözemediği bir meselenin, sonunda kendisine müracaat edilerek çözümlendiğini görmüş olacak.

4) Artık reyinin ve iradesinin daha kıymetli olduğunu gören halk, yönetime daha fazla katılacak, gelişmelerle daha yakından alâkadar olma arzu ve ihtiyacını hissedecektir. Şimdiye kadar dillendirilen "Zaten biz ne yaparsak yapalım, değişen birşey yok. Devletlüler bizi dinlemiyor ki..." türünden sözler, artık tarihe karışacak ve bundan böyle artık "Hâkimiyet milletin" olacak.

* * *

Evet, rejimin ve sistemin temel özelliklerine dair, tarihimizde ilk defa olarak hür iradenin önüne getirilmiş olan bu referandum ile, inanıyoruz ki hâkimiyet millette olduğu ve öyle olması gerektiği hususu, artık tescil edilmiş olacak.

Bu da, son yüz yıllık meşrûtiyet, cumhuriyet ve demokrasi tarihimizde yepyeni bir dönemin başlangıç safhasını bizlere müjdelemiş olacak.

Evet, son derece dikkate şâyân bir geçiş sürecini yaşıyoruz.

Başka zaman ve başka ülkelerde, böylesi bir sürecin çok gürültülü, sıkıntılı, hatta yer yer çok kanlı ve çok telefatlı yaşandığını da biliyoruz. Ama, Rabbimize nihayetsiz şükürler olsun, fevkalâde mühim olan bu süreci, bizler sessiz–sâdasız, kansız ve kinsiz bir şekilde atlatmaya çalışıyoruz.

Her ne kadar tezkeredir, sınırötesi harekâttır, şudur budur gibi bazı gerginliker olmuş olsa bile, yine de "içe dönük" mahiyette çok fazla bir sıkıntı yaşanmadı.

"Çok fazla"dan kastımız, meselenin mahiyetine kıyasla yaşadıklarımız fazla pahalıya düşmediğini nazara vermektir.

İşte bakın, dost ve kardeş ülke Pakistan'da neler yaşanıyor, neler... Tüyler ürpertici bir durum.

Demokrasiye olan tahammülsüzlük sebebiyle, orada kendi vatandaşını, yahut dindaşını katliâm etmeyi dahi göze alanlar var.

Şüphesiz, bizde de benzer vahşetleri sergilemek isteyen vicdansızlar vardır. Fakat, artık onları kuvveti azaldı, sesleri kısıldı.

Demokrasiyi benimseme, hazmetme noktasına, Türkiye, Pakistan ve diğer İslâm ülkelerine nazaran çok daha ileri bir noktada bulunuyor.

Temenni ederiz ki, referandum sonucu bir adım daha kaydettiğimiz demokrasi erdemliliği, dost, komşu ve kardeş durumundaki diğer ülkelere ve milletlere de sirayet etsin.

GÜNÜN TARİHİ 22 Ekim 1937

Dersim Kànunu ve infazlar

Elazığ'da "Dersim Kànunu" çerçevesinde yapılan yargılanmalar sonucu, "isyanın elebaşılarından" diye isimlendirilen Seyid Rıza ile birlikte 58 kişinin en ağır şekilde cezalandırılması istendi.

Son duruşma, 15 Kasım 1937 günü yapıldı. İnfazlar da aynı gün içinde gerçekleştirildi. Seyid Rıza ile birlikte 7 kişi Elazığ Buğday Meydanında idam edildi. İdam edilenlerden biri de oğlu Seyid Hüseyin'dir.

O tarihte emniyet müdürü olan İhsan Sabri Çağlayangil'in hatıralarına göre, Seyid Rıza kendisinin, hele de oğlunun idam edileceğine asla kanaat getirmiyordu. İdam sehpalarını görünce, durumun ciddiyetini anladı ve son isteğini şöylece ifade etti: "Bir adet saatim ve 40 lira param var. Bunları oğlum Hüseyin'e verin."

Aynı hatıralarda yer aldığına göre, Seyid Rıza idam darağacına doğru giderken de haykıra haykıra şunları söylemiş: "Biz evlâd–ı Kerbela'yıh. Bîgünah, bîhatıyh. Ayıptır, zulümdür, cinayettir!" (Anılarım, s. 51–52)

Özel mahkeme, idam edileceklerin sayını 11 şeklinde açıklıyor. Ancak, "yaş haddinden" 4 kişi muaf tutuluyor ve müebbed hapis cezasına çarptırılıyor.

Ne var ki, 80'ine merdiven dayamış olan Seyid Rıza için farklı bir muamele yapılıyor ve nihaî karardan evvel yaşı 54'de indiriliyor. Aynı şekilde, 17 yaşlarında olan oğlu Hüseyin'in yaşı da 21'e çıkartılarak birlikte idam ediliyor.

18 Kasım 1937 tarihli Cumhuriyet gazetesinde çıkan haber ve yorumlar, "Dersim hadisesinin tamamen kapandığı ve tarihin ummanına geçtiği" kaydediliyor.

Gerek Başbakan İsmet Paşanın ve gerekse gazetenin başyazarı Yunus Nadi'nin görüş ve düşünceleri kamuoyuna bu şekilde yansıtılırken, 1935'te dört yıla mahsus olarak çıkarılan "Dersim Kànunu" süresinin de uzatılacağı belirtiliyordu.

Nitekim, bölgeyi "askerî disiplin" altında tutmayı hedefleyen bu özel kànun, birtakım ilâvelerle tâ 1947 senesine kadar yürürlükte kaldı.

Belirtilen yıllarda, devlet kuvvetleriyle bölgedeki aşiretler arasında çok kanlı çatışmalar yaşandı, hatta iş bazı mıntıkaların uçak filolarınca bombardıman edilmesi noktasına kadar gelip dayandı.

Bu arada belirtmek gerekir ki, bombalama harekâtına katılan pilotlardan biri de, M. Kemal'e son derece yakınlığı ile ün salan ilk kadın pilot Sabiha Gökçen'dir.

Dersim ve çevresinin (Kürt, Alevî, vs.), uzun yıllar kuvvet ve şiddet metoduyla "te'dip ve terbiye" edilmek istenmesi, tam aksine bir sonuç verdi. Hasımların, küskünlerin gayr–ı memnunların sayısını azaltmadı, bilâkis daha da arttırdı.

Bugün bile, hâlâ geçmişteki derin acıların izlerine ve aksi tesirlerine şahit olmaktayız.

22.10.2007

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (20.10.2007) - Şaibeli iktidar-medya bağlantıları

  (19.10.2007) - Referandum

  (18.10.2007) - Sınırın ötesi berisi

  (17.10.2007) - İsrail "bir avuçluk devlet" mi?

  (16.10.2007) - Galibiyet sözü & işin özü

  (15.10.2007) - Darbe gölgesinde yapılan seçimler

  (13.10.2007) - Muhabbet artsın, kardeşlik kuvvet bulsun

  (11.10.2007) - Hükûmetin zor imtihanı

  (09.10.2007) - Saldırılar kimin işi?

  (08.10.2007) - Şiddete bulaşan kaybeder

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT


 Son Dakika Haberleri