Bu satırları okuduğunuzda, referandum sonuçları elinizde olacaktır. 19 yıl aradan sonra beşinci referandumla birlikte, taban demokrasisini ve direkt katılımcı karar sürecini öğreten bir halk oylaması da geride kaldı.
Bir hafta öncesinin tezkere telâşı ve hızlanan uluslararası trafik, Meclisten geçen şekliyle, sınır ötesi harekât yetkisini hükümete verdi.
Eğer komşumuz, sınırdaşımız Irak yerine başka bir ülke olsaydı, normal şartlarda bu karar alınsaydı, bu doğrudan doğruya bir savaş ilânı sayılırdı.
Kararın pratik sonuçları savaş halidir. Öngörülemeyen risklere girip, belki de güvenliğimizi daha da zora sokacak bir çıkışla, güvenliği sağlama operasyonu olacaktır.
İstenen sonucu vereceği kuşkulu olan sınır ötesi operasyon, yani Kuzey Irak bölgesinde terörist avına çıkıp, içerilere girmek, terör kamplarını tahrip etmeye, yok etmeye dönük kısmi harekat gibi görünse de, detaylarını bilemeyeceğimiz birçok zorluğu da beraberinde getirebilir.
Umarız, tezkerenin gereğini yapmaya ihtiyaç duyulmaz. Hükümetin restleri ve “Sınır ötesine geçerim” tehdidi, diplomaside elimizi güçlü tutar da uluslararası ilişkilere dayalı bir zaferle PKK’yı bölgeden çıkarma ve tasfiye sürecine katkı yapar.
Bunun için, özellikle ABD ve Irak hükümetlerinin muhtemel sıkıntıların ve operasyonların ucunun kendilerine dayanacağını hissedecek bir tepkiyle tanışmaları gerekir. Sonuç, diplomasi dilini iyi kullanmamıza ve muhataplarımızın tedirgin olmalarına bağlı.
Türkiye’yi, İran ve Suriye hattında bir eksende tutacak gelişmeler, öncelikle ABD ve Irak’ı tedirgin eder. Sınır ihlalleri ile Kuzey Irak’tan sızan teröristler karşısında, kendi yanlış ve sorumsuz hallerinden dolayı Türkiye’nin burukluğu ve infiali, başta ABD olmak üzere Irak’ın lehine değildir. Bizim için de sıkıntılıdır.
Çünkü Irak batağı, Afganistan trajedisi ortada dururken, Lübnan’a yapılan İsrail saldırısının izleri ortadayken ve Filistin vahşeti İslâm dünyasının bütün nefretini çekmişken, PKK arkasına gizlenmiş bir ABD küstahlığı artık sırıtmaktadır.
Kamuoyunun bunu algılaması, Batılıları çoktan tedirgin etmektedir. Ortadoğu’ya köprü mesabesindeki Türkiye’nin demokratik gücünü sarsacak ve militarizme sürükleyecek bir terör kıskacı, Batının da ciddî anlamda açmazı olur.
Öyleyse, Kuzey Irak’ta Kürt kartı oynamanın hem Araplar, hem de Türkler açısından cazip olmadığı bir vasatta, işgalin bittiği bir süreçte, Kuzey Irak’ın kendini güvende hissetmesi, bulunduğu bölgenin komşularına/hissedarlarına göstereceği itina ve açık tutuma bağlıdır.
Aksi halde, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esat’ın belirttiği gibi Ortadoğu’nun bombası patlar. Kontrolü imkânsız yeni güç kaymaları, dengeleri peydahlanır.
İslâm dünyasının halkları fazlasıyla masum ve mazlûmdur. Siyasî rejimlerinden ve devlet baskısı ile hükümet otoritelerinden fazlasıyla muzdariptirler. Gelir dağılımındaki adaletsizlik, suiistimaller, kapalı sistem yönetimler, toplumları ve ülke halklarını iç şiddeti yüksek sosyal patlamalara bile götürür.
Burada herkesin frene basması gerekir. Hiçbir şey eskisi gibi olamayacağına göre, uyanan İslâm toplumları ya da sıkışan mazlûm halklar, bunun bedelini kendileri ödediği gibi dayatanlara da ödeteceklerdir.
Temennimiz bunun bir gaz sıkışmasına dönüşmeden normal tahliye sistemi ile kendi içinde siyasî ve sosyal regülasyonunu yaşaması ve demokratik meşrûiyet içinde ülke yönetimlerine ortak olmalarıdır.
O yüzden, Türkiye Ortadoğu’nun barajıdır. Birikimidir. Suyu tutan havzasıdır. Atan ve azalan su şiddetinin, baraj gövdesine baskı yapan sıkışıklığın dolu savağıdır. Tahliye kanalıdır.
Bir model olmaya namzettir. Demokrat, Müslüman, katılımcı, İslâm dünyası ile barışık, diğer yanda AB üyeliğinde ilerleyen kalkınmış bir ülke, dünya sulhu için gerekli.
Buradan hareketle; içerdeki rejim fanatizmine ve insan hakları ihlâllerine bir çeki düzen vermek zorundayız. Birlik macunu demokrasi kimyası ile vatandaşını mutlu etmeyi başarmış bir ülke olabilirsek, dış mihraklar ve Ortadoğu dengeleri değişecektir.
Moral olması gereken Türkiye, iç kanamalarla enerji kaybına uğramamalı. Demokratikleşme sürecini, tehdit algılarını doğru okuyarak ve abartmadan hızlandırmalıdır.
22.10.2007
E-Posta:
[email protected]
|