Çok sesliliği, çok görüşü ihtivâ eden meşveret, Müslümanların idâre, eğitim sistemi, hattâ ferd, âile ve cemiyet yapısında önemli yer işgal eder ve etmesi gereken bir fonksiyon icrâ eder. İslâm kültürü, ahlâkı ve terbiyesini alan bir mü’min, hayatının her safhasında, “meşveret”i esas alır ve almalı. Çünkü, İslâmın ana prensiplerindendir; âyet, hâdis ve Asr-ı Saadet’teki uygulamalarla sâbit bir hükümdür.
Şivar, meşvûre, meşvere, meşûre, kelimeleriyle ifâde edilen meşveret, “Danışıp işâret, yâni rey, görüş almak” demektir. Toplantı, meşveret yapan hey’ete “şûrâ” denir. Meşveret, birçok İslâm âlimince sünnet kabul edile gelmiştir.
Muâmelâtta, ferdî ve sosyal hayata dayalı bazı hükümler zaman, mekân ve şahıslara göre değişir. “Zamanın değişmesiyle ahkâm tahavvül eder” sözü, bu hakikati ifade eder. Kanaatimizce, “Ve işlerde onlarla istişâre et”1, “Onların aralarındaki işleri, istişâre iledir”2 âyetlerine dayanan Bediüzzaman’a göre meşveret, bu zamanda farz derecesinde bir vazifedir. Zira, zamanımızda hak ve hürriyetler, ilim ve alt dalları, meslekler, meşreplerin fevkalâde inkişaf etmesi, özünde katılım ve paylaşımı barındırdığındandır.
Öte yandan, kâinatın Hâlıkı, insanın yaratılışını anlatırken, meleklere, “Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım”3 diyerek onların düşüncelerini sorar. Elbette, Samed (hiçbir şeye muhtaç olmayan, her şeyin ona muhtaç olduğu) Âlim-i Mutlak’ın, meleklerle olan bu muhavereyi bildirmesinin en birinci sebeplerinden birisi meşveretin önemini anlatmaktır.
Peygamberimiz (asm), istişareyi emreden âyet-i kerimeye muhatap olduğu zaman, “Biliniz ki, Allah ve Resûlü müşâvereden herhalde müstağnîdirler. (Yâni, meşveret etmeye muhtaç değiller.) Allahu Teâlâ bunu benim ümmetime bir rahmet kıldı. Onlardan her kim istişare ederse, rüşdden, (olgunlaşma, akıldan) mahrum olmaz. Her kim de terk ederse hatadan kurtulmaz. İstişare eden bir kavim, herhalde işlerinin en doğrusuna muvaffak olur. İstişare eden pişman olmaz.” “İşlerde istihâre edenler, yani Allah’dan hayır dileyerek rızâsına muvafık hareket edenler zarar etmezler. İstişâre edenler de işin sonunda pişman olmazlar. İdâre-i maîşetinde isrâf etmeyip i’tidâl yolunu iltizâm edenler de fakr u zarurete düşmezler”4 buyurmuştur.
Peygamberimiz (asm), istişarenin içtimâî hayata getireceği huzur ve saadeti ifade için, “İdarecileriniz hayırlılarınızdan, zenginleriniz de cömertlerinizden olur ve işleriniz de aranızda istişare ile yürürse, yerin üstü sizin için yerin altından daha hayırlıdır” buyurur.
Peygamberimizin (asm), hakkında âyet, hüküm bulunmayan meselelerde ashâbıyla meşveret etmesi, insanların, uzmanların görüşlerine, fikirlerine ne derece önem verildiğini ve verilmesi gerektiğini fiilen gösterir.
Dipnotlar:
1- Âl-i İmran Sûresi: 159; 2- Şûrâ Sûresi: 38; 3- Bakara Sûresi: 30.; 4- Keşfü’l-Hafâ, 2/185.
31.10.2007
E-Posta:
[email protected] [email protected]
|