Sahibüzzamanın teşhis ve tesbitidir:
Eski devirlerde İslâmiyetin terakkisi, düşmanın taassubunu parçalamak, inadını kırmak ve tecavüzatını def etmekle mümkündü. O da silâh ve kılıçla olmuş.
Günümüzde i’lâ-yı kelimetullah, Allah’ın dininin, İslâm medeniyetinin yükselmesi ekonomik güce bağlı… Yani, istikbalde silâh, kılıç yerine hakikî medeniyet, maddî terakkî, hak ve hakkaniyetin mânevî kılıçları düşmanları mağlûp edip dağıtacak.1
Müslümanların, dolayısıyla cemaatî hizmetlerin terakkîsi de ancak ekonomik güçle, ilim ile, teknoloji ile mümkün. At arabası treni, tren otobüsü, otobüs taksiyi, taksi uçağı geçemez. Çağın ilmî gelişmelerini, teknolojisini, vasıtalarını, silâhlarını (medeniyet harikalarını), kullanamayan ilerleyemez. Bilâkis, ecnebilerin boyunduruğu altında kalır. Müslümanlar, fen ve sanayi silâhıyla perişan edilmiyor mu?
Ancak, meselenin mânevî boyutu, ekonomik, yani maddî güç neyle ve nasıl elde edileceğidir. Gerçek huzur, mutluluk, safi lezzet, ihlâsa bağlı olduğu gibi, maddeten terakki de ihlâ000sla mümkün. İslâm literatüründe çok geniş anlamı olan ihlas;
• Halis, samimi, içten, riyasız, karşılıksız davranmak, sevgi beslemek, bağlanarak ve gönülden yapılan iş, fiil ve ibadettir. Yani kendini işine vermek, onda fani olmak, ibadeti de maddî çıkar beklemeksizin sırf Yaradan’ın rızasını gözeterek yapmaktır.
• İhlâs; riya karışmamış samimi ibadettir.2
• İhlâs; düşünce, davranış, hal, hareket, faaliyet ve ibadetlerde iç bütünlüğü yakalayıp kendini o işe vermek, onda fâni olmak ve duygusal veya inanç gücünü pozitif kullanmaktır.
• İhlâs; hal, davranış biçimleri, iş, hizmet, çalışma ve ibadetlerde şahsî, nefsî çıkarları amaç edinmeksizin başkalarının faydasını ve yalnız Allah memnuniyetini gözetmektir. Bir anlamda, aleyhinde gibi gözükse de gerçekler nasıl gerektiriyorsa o davranışı sergileyebilme gücüdür.
• Soylu bir davranış biçimi olan ihlâs, hayatımızın her safhasında hâkim olması gereken en yüce bir özellik, bir haslettir.
• Aynı zamanda hakperestlik olan ihlâs, İslâmiyet’te mühim bir esastır ve tevhid, yani Allah’ın varlığının, birliğinin, sonsuz isim ve sıfatlarının insanda yansımalarıyla da ilgilidir.
Bu tanımların ışığında bakıldığında, olumlu bütün davranış, söz ve hareketlerin ruhu ihlas olduğu gibi, ibadetlerin de ruhu ihlâstır.3 Bu ne demektir?
Bir canlının ruhunun bedeninden çıktığını farz ediniz. Ceset, çuval gibi yere yığılır. İhlassız davranışlar ve ibadetler de cesetlerden farksızdır. İhlâs, makinenin, motorun, cihazın elektriğidir veya yakıtıdır. Elektrik ve yakıt olmaksızın sonuç alamadığımız gibi, söz, fiil ve ibadetlerimizden de ihlâs olmaksızın verim almamız imkânsızdır.
Birbirini tenkit edip hubb-u câh (şan, şöhret, makam, mevki sevgisiyle) hareket edip; tama/açgözlülük ile başkalarının ayağına çelme takanlar ihlâslı hareket edebilir mi? İhlası kazanamayan, manevî ve ekonomik güç elde edebilir mi? İ’lâ-yı Kelimetullah’ı (Allah’ın dinine, İslâm medeniyetine hizmeti) gerçekleştirebilir mi?
Dipnotlar: 1- Hutbe-i Şamiye, s. 41.; 2- Osmanlıca-Türkçe Lügat, Yeni Asya Neşriyat, s. 518. ; 3- İşârâtü’l-İ’câz, s. 142.
23.10.2007
E-Posta:
[email protected] [email protected]
|