Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 17 Kasım 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Mustafa ÖZCAN

Annapolis’e karşı İstanbulpolis



Camp David’in bir devamı olan Annapolis Konferansı öncesinde Şimon Peres’in Ankara’ya gelip Mahmut Abbas’la görüşmesi elbette tesadüf değildi. Şimon Peres’in Ankara’ya gelmesi ve TBMM’de konuşmasının birçok delâleti var. Birincisi, 1977 yılında Enver Sedat’ın açmış olduğu çığırın bir devamı niteliğindedir. Bu çığır iki yıl sonra meyvesini vermiş ve Camp David antlaşmasıyla taçlanmıştır. Böylelikle ‘Mısır’sız savaş, Suriye’siz barış olmaz’ tezinin de ifade ettiği gibi Mısır Arap safından ayrılarak onları zayıf düşürmüş ve yalnız bırakmıştır. Birden Arap olduğunu unutarak Firavun geçmişini hatırlamıştır. Bunun sonucunda Filistin dâvâsı Arapların bir ortak davası olmaktan çıkmış ve Araplar iki cepheye bölünmüştür.

Nasır döneminde cumhuriyetçi, kraliyetçi veya ilerici gerici cepheleşmesi Sedat’la birlikte yerini Amerikancı olan ve olmayan ve İsraille barış yanlısı olan ve olmayan şeklinde bir kez daha bölünmeye bırakmıştır. Yine Saddam’ın 1990 Kuveyt işgaliyle birlikte Arap cephesi bir kez daha tam ortadan ikiye ayrılmıştır. Zaten Amerikalıların derdi Nasır’dan itibaren Arapları iki hatta daha çok kampa bölmek ve böylelikle büyük tezadı; İsrail-Arap tezadını ve kamplaşmasını örtmek ve yerine Arap-Arap kamplaşmasını ikame etmekti. İç çelişkileri ve ihtirasları kamçılayarak bir dereceye kadar da bunda muvaffak oldu. Dâvâ şuurunun yerini ihtiraslar alınca bölünme kaçınılmaz oluyor. Nitekim, Arap cephesinde de böyle olmuştur. Camp David üzerinden Mısır’ı devredışı bırakarak Arap cephesini nötr hale getiren ABD ve İsrail, bir sonraki aşamada bu mücadelede İslâm dünyasını da en azından nötr ve tarafsız hale getirmek istemektedir. İkinci adımda elbetteki ilişkilerin normalleşmesini yani Müslümanların İsrail’i ağabey ve hatta kutsanmış olarak görmelerini temin etmektir. Bu süreç, Sedat’ın Knesset ziyaretiyle birlikte başlamış Camp David anlaşmasıyla taazzuv etmiş, organik hale gelmiş ve Peres’in ziyaretiyle Ankara’ya uğramış ve Annapolis’e doğru yola çıkmıştır. Ankara bu süreçte sadece bir ara duraktır ve amaç Annapolis zirvesi için zemin hazırlamaktır.

Ben Gurion’un zeki şakirdi Şimon Peres Ankara’ya bunun için gelmiştir. Belki de bir başka amacı Ben Gurion’un izini sürere çevreleme politikasını yeniden ihya etmektir. Ben Gurion’un çevreleme politikasında İran ve Etiyopya ve Türkiye kaleleri vardı. Etiyopya ve İran kaleleri düştü ve Etiyopya’nın muhtemel varislerinden Eritre de başka kampa geçti. Dolayısıyla tek ayak Tükiye kaldı o da Kürt ve Ermeni politikalarının sonucu sekiyor.

Şimon Peres bizim için tarihte birkaç kez aracı oldu. Bulardan birisinde Avrupalı liderlerden Türkiye’nin Batı mihverinden uzaklaştırılmamasını istedi. İkincisinde de, Namık Tan ve diğerlerinin girişimiyle Ermeni tasarısını destekleyen Yahudi kurumlarını ikna etmek için mektup yazmak oldu. Bunlar sonuç verir mi bilinmez ama Türkiye cephesi de ‘Kürdistan’ üzerinden çöküyor. Daha doğrusu İsrail’in önünde zıt iki cephe var. Bunlardan birisi Kürt cephesi ve diğeri Türkiye. İkisi de çevreleme politikaları için müsait. Ve İsrail bu imkânı elinden kaçırmak istemiyor. Şimon Peres Ankara’ya geldiğinde bir cümle sarfetti ve şunları söyledi: “İslâm dünyasını İsrail’le birlikte ortak zemin üzerinde buluşturabilen tek ülke Tükiye...” 1948’den beri böyledir ve Ben Gurion’ın politikası budur. İki yıl eğitim aldığı Türikye’ye 1952 yılında gizlice gelmiş ve zamanın hükümet erkânıyla görüşmüştür. Çevreleme politikasına yeni aday ve bölgenin ikinci İsraili görülen Kürdistan üzerinden Türkiye cephesini kaybetmektense Holbrooke gibiler bu cepheyi müttehit hale getirmenin yollarını arıyorlar. Ama bu da kolay olmuyor. Kemalizmi istiyorlar, ama mevcut Kemalist yorumla bunun pek de mümkün olmadığını da görüyorlar. Bundan dolayı ‘ılımlı İslâm’ falan diyorlar ama o da tutmuyor. Ne yapacaklarını şaşırmış vaziyetteler. Çelişkileri aşamıyorlar. ‘Doluya koydum almıyor, boşa koydum dolmuyor’ hesabı bıçak sırtı bir durum.

***

Ankara durağı böyle bir anlam taşıyor. Ve bunun bir adım ötesi Camp David’in uzantısı Annapolis. Peki baba Bush’un Madrid Toplantısında yapamadığını keza Clinton’ın 2000 yılında ikinci Camp David toplantılarında yapamadığını oğul Bush gider ayak Clinton gibi neredeyse topal ördek olduktan sonra mı yapacak? Suud Kralı Abdullah’ın 2002’de Beyrut zirvesinde ortaya attığı barış planını kaale almayan İsrail, Annapolis’te Filistinlilere ne verecek? İmkânı yok yapamaz. Yahudiler ona 2001 yılında da yaptırmamışlardı ve 11 Eylül imdatlarına yetişmiş ve politika değişmişti. Bu safhadan sonra Filistinliler için adalet yerine ‘küresel teröre’ karşı çareler aranmaya başlanmıştı. Yahudiler elbette bu defa da Bush’u saymayacaklardır. Dolayısıyla Annapolis üzerinden Arapları yumuşatmak ve İsrail ve Amerikan cephesine geçmelerini sağlamak mümkün olmayacaktır.

Filistin meselesini halletmeden İran meselesini halledemeyecek ve ona karşı Sünnî bir cephe kurmaya muvaffak olamayacaktır. Bundan dolayı kimi çevreler Ankara zirvesinin ABD telkinlerinin sonucu gerçekleştiğini söylüyor. Garip kaçmaz!

***

Ankara zirvesi bu itibarla biraz Güvenlik Konseyi tarzı toplantıları hatırlattı. Onun hemen ertesinde İstanbul’da Uluslararası Kudüs Buluşması yapıldı (15/17 Kasım 2007). Bu buluşma da bize BM Genel Kurul toplantılarını hatırlatıyor. Bir başka hatırlattığı şey de İstanbul ile Ankara tezadı. Ankara, Knesset ve Camp David güzergâhı üzerinden Annapolis’e bağlanırken İstanbul da Ankara’ya tezad Kudüs’e bağlanıyor. Şöyle diyebiliriz, Ankara’nın panzehiri İstanbul olmuştur. Keza Annapolis’in gerçek alternatifi ve panzehiri de İstanbul buluşmasıdır. Hassas ve kritik zamanlaması itibarıyla Dışişleri Bakanı Ali Babacan gibi hükümet erkânı tertip heyetine ertelenmesi ricasına bulunmuşlar. Kolay değil, uluslararası baskıları göğüslemek iktiza eder.

2006 yılında Irak Halkına Nusret ve Yardım Konferansı Kaya Ramada’da ‘Sünnî’ eksenli bir grup tarafından organize edilmişti. İran ve bazı Şiî gruplar ise illa da rövanş isteriz diye tutturmuşlardı. Ammar el Hekim gibiler yekten Türkiye’ye saldırmışlardı. İstanbul’da gayri resmî düzeyde de yapılsa hazmedememişlerdi. Dolayısıyla bu toplantı İsrail ve Amerikalı çevreleri rahatsız edecektir. Bununla birlikte İstanbul buluşması aslında kendiliğinden bir şekilde Ankara buluşmasının gayri resmî bir rövanşı ve Annapolis’in de panzehiriydi. Annapolis Belfour’un ve Knesset’in bir uzantısıdır. İstanbul buluşması henüz halk diplomasisi boyutundadır ve onu realize edecek siyasî yapı doğduğunda kuvveden fiile çıkmış olacaktır. Bu toplantı da göstermiştir ki; İstanbul hâlâ Kudüs’ün bekçisidir. Misyon ondadır.

17.11.2007

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (16.11.2007) - Başı açıklar, dinsiz mi?

  (15.11.2007) - Size Alaska verelim

  (14.11.2007) - Çift kanatlı kartal

  (13.11.2007) - Stratejik ortaklık mı?

  (12.11.2007) - Tam 30 yıl sonra

  (11.11.2007) - Mardin modeli; kadrolu eşekler - 2

  (10.11.2007) - Mardin modeli; kadrolu eşekler

  (09.11.2007) - Türk fobisi

  (08.11.2007) - Oval Ofis’te ne oldu?

  (07.11.2007) - Türkiye istediğini aldı mı?

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT


 Son Dakika Haberleri