Bediüzzaman “İstanbul siyaseti, İspanyol hastalığı gibi bir hastalıktır. Fikri hezeyanlaştırır”1 demektedir. Üstad, bu ifadelerini siyasetin kötü olduğunu ve yanına yaklaşılmaması gerektiğini anlatmak için kullanmamaktadır. “Müteharriki bizzat” olmayan, “bilvâsıta müteharrik” olan siyaseti kast ederek, böyle bir siyasetin hastalık olduğuna dikkatimizi çekmektedir. “Avrupa üflüyor, biz burada oynuyoruz” ifadesi bu hususu açıklamaktadır.
***
Bediüzzaman “İspanyol Hastalığı” ifadesini rastgele kullanmış değildir. Zamanın ve siyasetin şartlarını yansıtması açısından özellikle seçerek kullanmıştır.
Tarihin en dehşetli hastalığı “veba” olarak bilinir. Veba’da ölüm oranı % 90’dır. Hastalık yakaladığı insanı bir hafta içinde ölüme sürüklüyordu. 6. yy, 14. yy ve 17. yüzyıllarda üç büyük salgında milyonlarca insan öldü. En kötü veba salgınında yılda 2 milyon insan ölmüştür.
Hâlbuki tarihin en dehşetli hastalığı bu değildir. Bir yıl içinde 25 milyon insanın ölümüne neden olan bir hastalığı düşünün. Bu hastalık ne vebadır, ne veremdir ve ne de sifilizdir (frengi). Bu bizim bildiğimiz influenza (grip) hastalığıdır. Bu hastalık, I. Dünya savaşı yıllarında (1914–1919) İspanya’da ortaya çıkan “grip”tir. 1918 yılında bu hastalık Amerika’da 20 milyon insan üzerinde görülmüş ve yaklaşık 1 milyon insan ölmüştür. Avrupa’dan Asya’ya da geçen bu hastalık Afrika, Çin, Japonya ve Güney Amerika’ya sıçradı ve milyonlarca insanın ölümüne sebep oldu. Alaska’daki Eskimoların % 60’ı bu hastalıktan öldü. İspanya’da her aileden mutlak olarak birkaç kişi ölmüştü. Gençler hastalığa yakalandıklarının ertesi günü ölüyorlardı. Genellikle 20–40 yaş arası insanlar ölüyorlardı.
Hastalık çok ani başlayan halsizlik, ciddi kas ağrısı, baş, sırt ve eklem ağrısı şeklindeydi. Ateş yükseliyor ve akciğerler pnömoniden ölen hastaların akciğerleri gibi kanlı köpükle doluyor ve hava akışı tamamen bozuluyordu. Esas katil, enfeksiyona eşlik eden grip virüsünün direkt oluşturduğu pnömoni (zatürre) idi. Ölüm, hastalığın başlangıcını takip eden saatler veya günler içinde zatürre ile geldi. Akciğerler kanlı sıvı ile doluyordu. Doktorlar ne olduğunu anlayamamışlardı. 1918 yılında birden kaybolan bu hastalıktan 25 milyon insan ölmüştü. Dünya tam bir şoktaydı.
Daha sonra aynı hastalık 1957 yılında Asya Gribi ve 1968 yılında HongKong Gribi şeklinde ortaya çıktı ama kısa zamanda etkisiz hale geldi.2
**
Siyâsî hayat, sosyal hayatın vazgeçilmezidir. Her şeyde olduğu gibi siyâsî hayatta da doğruluğu hâkim kılmak vazifemizdir. Bediüzzaman, hastalıklarımızdan birisini de “siyâsî hayatta doğruluğun ölmesi” olarak gösterir. Siyasette doğruluğu ihyâ etmeden “İspanyol hastalığı gibi bize sirayet eden” siyâsî hastalıktan kurtulmamız mümkün değildir.
İspanyol hastalığı nezle ve ateşle başlayan basit gibi görünen bir nevî grip şeklindeydi; ama sonu ölümle bitiyordu. Bizim siyasi hastalığımız da maneviyâtımızı öldürmektedir. Ama bu ölümcül yolun başlangıcı basit zannettiğimiz yalanlardan ve bize sunulan yanlış bilgilerden kaynaklanmaktadır. Ne yazık ki, bu hastalığa kapılan da kendisini mânen ölüme mahkûm etmektedir.
Dipnotlar:
1- Sünuhat (1996), s. 64; 2- http://www.gribeson.com/-index/tarihtegrip.asp
16.11.2007
E-Posta:
[email protected]
|