Son sözü yine en başta ifade etmek gerekecek: Keşke; silâhlanmaya değil de, eğitime yatırım yaptığı için övünen bir dünyada yaşıyor olsaydık...
Eğitimin önemini anlatmaya gerek yok. Her işin başı ve sonu ‘eğitim’e dayanıyor. Tabiî bu eğitim, isimden ve resimden ibaret bir eğitim olmamalı. “İkra/Oku!” ve devamında gelen emirler çerçevesinde bir eğitim ancak dertlere çare olabilir.
Teknik imkânların gelişmesi, eğitimin önünü de açıyor. Arzu edilirse, geçmiş yıllarda 3-5 yılda verilen eğitimi, günümüzde 3-5 ayda vermek/almak da mümkün. Hatta çoğu kişi için neredeyse ‘imkânsız’ gibi görülen Kur’ân-ı Kerim’in ezberlenmesiyle ilgili olarak da yeni imkânlar ortaya çıktığı ve hafızlık süresinin kısaltıldığıyla ilgili haberleri yakın zaman önce okumuştuk.
Son yıllarda yaygınlaşan ve ‘interaktif çözüm’ diye ifade edilen sistemler, eğitim sisteminin önünü açmaya aday. Son yıllarda Milli Eğitim Bakanlığının da bu yönde çalışmalar yaptığı ve okullarda ‘örnek sınıf’lar kurmaya başladığı biliniyor.
Doğrusu, bu yönde yatırımlar yapan ve interaktif sistemi devreye koyan Çözüm Dersaneleri’nin çalışmalarının tanıtıldığı toplantıya dâvet edilince bir ‘sürpriz’le karşılaşacağımı düşünmemiştim. İstanbul’daki toplantıda “İnteraktif Çözüm Sınıfları”nı tanıtan Çözüm Kurumları Yönetim Kurulu Başkanını ve ekibini dinleyince, önemli bir proje ile karşı karşıya olduğumuz kanaatine vardım.
Projenin özeti şu: Sınıflardaki ‘kara tahta’nın yerini ‘dijital/bilgisayar ekranı’nın aldığını düşünelim. Basit gibi görünen sistemin asıl önemli yönü, altyapısı yani ‘bilgisayar’a yüklenen bilgiler, derslerin muhtevası. Bir öğretmen, ilgili dersi anlatırken her türlü ‘teknik imkân’dan faydalanabiliyor. İnternete bağlı olan ‘ekran-tahta’ ile öğrencilere her türlü bilgiyi zaman kaybetmeden ulaştırmak mümkün.
Bu sistemin bir faydası da, öğrencilerin derse katılımının temin edilmesi. Tabiî ki bu sistemi sadece Çözüm Kurumları uygulamıyor. Başka kurum ve kuruluşlar da uyguluyor ve muhtemelen önümüzdeki yıllarda bu sistem daha da yaygınlaşacak ve yaygınlaşmalı.
Proje, başka projeleri de hatırlattı. Aynı sistem niçin Kur’ân Kurslarında uygulanmasın? Burada önemli olan, verilecek bilgilerin öğrencilere hitap edecek şekilde hazırlanabilmesi. Asıl yatırım bu sahaya yapılmalı. Bu da yine başlı başına bir ‘eğitim’ problemi. Yoksa sadece araç gereçlere, bilgisayara, ‘sanal tahta’ya yatırım yapmakla bir yere varamayız. Meselâ, okullarımızda böyle bir sistem bugün kurulmuş olsa, öğretmenlerimiz bu sistemi uygulayabilir mi? Bu bakımdan, en başta ‘eğitimciler’imizin eğitilmesi gerekir.
Belki de bu sistemi, Risâle-i Nur’un kolay anlaşılmasında kullanmak da mümkün olabilir. Malûm; gençlere hitap ederken, ‘teknik imkân’ı kullanmak da gerekiyor.
Netice-i kelâm: Silâha ve ‘faiz batağı’na attığımız paraları eğitim sistemine yönlendirebilirsek çıkış yolu bulabiliriz. İşe, ‘eğitimciler’i eğiterek başlamak şartıyla...
16.11.2007
E-Posta:
[email protected]
|