Emekli generallerin ‘Kürt sorunu’ konusundaki itirafları, umulandan daha fazla yankı yaptı. Milliyet’te yayınlanan (3-7 Kasım 2007) röportajlarda emekli komutanlar özetle; “Güneydoğu konusunda yanlış işler yaptık, itiraf ediyoruz” anlamına gelecek beyanlarda bulundu.
Emekli generallerin itirafları üzerine, “Emeklilerin gördüğünü işbaşındakiler görmez mi?” diye sormuş ve “Bugünkü idarecilerden de emeklilik günlerinde benzer tesbitleri duymak istemiyoruz” temennisinde bulunmuştuk. (Yeni Asya, 5 Kasım 2007)
Milliyet’te 5 gün devam eden ‘dizi röportaj’ları değerlendiren çok sayıda köşe yazısı yayınlandı. Bu yazıların ortak noktası, komutanların bu itiraflarında geç kaldığı ve böyle bile olsa bu günden sonra ne yapılacağıydı. Meselâ, Nazlı Ilıcak, “Yalman ve Evren’in yegâne hataları, Kürt meselesinde yanlışı değerlendirmeleri değil” derken (Sabah, 8 Kasım 2007), Taha Akyol, “Artık bu aşamada bari eski şartlanmalarımızdan kaynaklanan hataları yapmamalıyız” diyordu. (Milliyet, 8 Kasım 2007) Can alıcı bir soru da İsmet Berkan’dan geldi: “Emekli komutanlar, bugün sahip oldukları görüşleri, görevlerini yaparken de dile getirmiş miydiler?” (Radikal, 8 Kasım 2007) Daha pek çok yazar, benzer sorgulamayı yaptı ve komutanların bugün itiraf ettikleri ‘doğru’ları o günlerde dile getirenlerin ‘vatan haini’ ilân edildiklerine de dikkat çektiler. (Ergun Babahan, Sabah, 8 Kasım 2007)
Bütün bu sorgulamaların yanında bir noktanın daha ısrarla sorgulanması gerekir: Hangi kademede olurlarsa olsunlar bugünkü yöneticiler, bu konularda ne düşünüyorlar? Hâlâ 30 yıl önceki yanlış düşüncelere mi sahipler? Daha da önemlisi; yarın Türkiye’yi idare etmesi beklenenlere bu konularda nasıl bir eğitim veriliyor? Meselâ, yarın general olması beklenen kurmaylara hâlâ ‘kart-kurt’lu bilgiler mi veriliyor?
Komutanların dillendirdikleri ‘Kürt sorunu’ konusundaki itiraflardan sonra diğer konulardaki itiraflarını da dinlemek isteriz. Meselâ, ısrarla devam ettirilen kanunsuz başörtüsü yasağının ‘kökten yanlış’ olduğu noktasındaki itiraflar ne zaman dile getirilecek? Çok daha yakına gelelim: Son yıllarda gündemden çıkmayan TCK’nın meşhur 301, 288 ve benzeri maddelerinin, Türkiye’nin önünü tıkadığı ve ufkunu kararttığını, yöneticilerin bu konudaki ısrarın ülkeye zarar verdiği itiraflarını hangi emekli siyasîden ya da komutandan duyacağız?
Aslında itiraf edilmesi beklenen o kadar çok ‘hata’ var ki, saymakla bitiremeyiz. Ancak şu şekilde özetlemek mümkün: “Millete rağmen millet için” anlayışıyla yapılan her türlü hareketin ‘kökten yanlış’ olduğu ve netice alınamadığı yıllar sonra da olsa bir şekilde itiraf ediliyor, itiraf edilmeye de devam edecek.
O halde, Türkiye’yi “idare edenler”den ricamız şudur: Lütfen, yanlışlarda ısrar etmekten vazgeçin! Suları tersine akıtma inadından vazgeçin! Milleti dinleyin, tarihin ‘doğru’luğunu tasdik ettiği şeyleri değiştirmeye kalkışmayın!
Türkiye’de yaşayanlar, Türkiye’yi ‘idare edenler’den gecikmiş itiraflar değil, ‘önemli icraatlar’ bekliyor...
10.11.2007
E-Posta:
[email protected]
|