2007 sonbahar dönemi temsilciler toplantısı, geçtiğimiz Cumartesi günü İstanbul’daki hizmet binamızda gerçekleşti.
Mutad olduğu üzere, öncelikle, geçen toplantıdan bu yana hizmetlerimizde meydana gelen gelişmelerin anlatıldığı raporlar takdim edildi.
Ardından, müzakere ağırlıklı olarak cereyan eden toplantıda, yıllardır kademeli ve tedricî bir şekilde geliştirilerek tatbikata konulan sistemle alâkalı olarak, uygulamada ortaya çıkan bazı ihtiyaç, problem ve boşluklar etraflı bir şekilde değerlendirildi ve çözüm tedbirleri üzerinde duruldu.
Zaman içinde ortaya çıkan ihtiyaçların yanı sıra, tadil ve tashih gerektiren hususlarla ilgili tesbit ve teklifler dile getirilerek, tekliflerin bir kısmı hemen uygulamaya konulmak üzere kabul edildi; bir kısmı özel çalışmalarla olgunlaştırılıp, maksadı temin edecek, ihtiyaçlara cevap verecek, aksama ve boşlukları ortadan kaldıracak şekilde neticelendirilmesi için not alındı.
Toplantıda, Güneydoğu, AB, demokratikleşme, ittihad-ı İslâm, siyaset ve toplum başlıkları altında, Türkiye’de ve bölgemizde meydana gelen son gelişmeler de kısaca değerlendirilerek fikir teatisinde bulunuldu.
Kararlar önümüzdeki günlerde temsilcilerimize ulaştırılacak.
Toplantının hizmetlerimiz için hayırlara vesile olmasını niyaz ediyor; iştirak edip değerli fikirleriyle ve oylarıyla müzakerelere ve kararlara katkıda bulunan bütün temsilcilerimize teşekkürlerimizi sunuyoruz.
Allah yardımcımız olsun.
***
Okurlarımızdan Asım Parlak yazıyor:
Din adına, asrımızın söz sahibi Bediüzzaman Hazretlerinin fikirlerinin tamamına, yani hem imanî, hem içtimaî, hem de siyasî görüşüne sahip çıkıp ona ayine olmaya çalışan ve benim de 25 yıldır okuyucusu olmaya çalıştığım Yeni Asya gazetesinin çalışanlarını, ülkemizin üstüne çöken veya çökertilmeye çalışılan kara bulutların dağıtılması bakımından, gerçek gündemden sapmayarak asıl kanayan yaraya parmak basmanızdan dolayı kutluyorum.
Üstadımızın “Az da olsalar gerçekte onlar bir ordu kuvvetindedirler” hükmünün nasıl gerçekleştiğini yakînen müşahede ediyoruz.
Bu satırları yazmamın sebebi 26 Ekim 2007 günü atmış olduğunuz “Bediüzzaman’a kulak verelim, çare İslâm kardeşliği” manşetidir.
Evet, gerçekten Bediüzzaman’a zamanında kulak verilseydi Türkiye’miz acaba bu durumlara düşer miydi?
Bizce düşmezdi, çünkü o Kur’ân’ın ve Resulün son temsilcisidir, ama ne yazık ki ona kulak verilmediğinden hep dikkat çekilen tehlikeleri yaşayarak tecrübe etmek zorunda kalıyoruz.
Allah sizin şahsınızda ve camianızda “Hakkı temsil eden bir grup olarak maddeten az da olsalar manen bir ordu kuvvetindedirler” sırrı mucibince yar ve yardımcınız olsun.
Bu satırları, manşeti görünce heyecan ve acele ile yazdım. Tebrikler, selâmlar.
***
Hikmet Neşriyat’la birlikte başlattığımız ve geçtiğimiz 22 Ekim’de başlayan yeni Risâle-i Nur kampanyası devam ediyor. Kampanya 30 Kasım’a kadar devam edecek.
05.11.2007
E-Posta:
[email protected]
|