Bu sene de herhalde, hac mevsimi Kurban Bayramına denk gelecek! Şaka bir yana, ‘din danışmanları’nın çalışmadığı medya dünyasında, din, İslâm, hac, kurban, namaz, Cuma gibi konularda genellikle yanlış/eksik haberler yer alır. Bu cümleden olarak; cemaatle namaz kılanlar hakkında ‘toplu namaz kıldılar’, Cuma günleri cemaatin camilere sığmaması sebebiyle sokaklara taşmasını da “Gösteri olsun diye sokaklarda namaz kıldılar” şeklinde değerlendiren medya vasıtalarına her zaman rastlamak mümkün.
Önümüzdeki günlerde ilk hacı kafilesi mübarek topraklara hareket edecek. Son yıllarda hac konusundaki sıkıntılar gündemden düşmüyor. Tabiî bununla bağlantılı olarak da kurban derisi, eti vs. Kurban derisi konusunda yaşananlar bir yana, hacca gitme konusunda yaşanan sıkıntılar da insanların canını bezdirmiş durumda. Bunun iki sebebi var. Birincisi Türkiye, Müslüman bir ülke olduğu için hacca gitmek isteyenlerin sayısı her geçen yıl artıyor. (Bunda, insanların daha ‘zengin’ olması da etkili.) İkincisi de hacca gitmek isteyenlerin sadece hava yolu ile gidebiliyor olması.
Geçmiş yıllarda hacca gitmek için ‘ihtiyar olmak gerektiği’ gibi yanlış bir kanaat vardı. Genç yaşta hacca gitmek isteyenler garip karşılanırdı. Yanlış hatırlamıyorsam 1980’lerde şahit olduğum bir ‘hacı uğurlaması’nda o yıl Rize’den hacca gidenlerin en genci 30 yaşlarındaydı ve bu durum herkesin gözünü yaşartmıştı. “Maşallah, bu yaşta hacca gidiyor” diye övülmüştü. O günden bu günlere doğru geldikçe, hacca gitme yaşının iyice gençleştiği görülüyor. Elbette bu durum sevinilmesi gereken bir gelişme. Bunda, hacca gidip gelen ‘ihtiyar’ların, ‘hacca genç yaşta gitmek lâzım’ şeklindeki telkinlerinin de rolü olmuştur elbet.
Karayolu ile hac yasağı da herhalde “1. Körfez Savaşı” bahanesiyle 1990’lı yıllarda başladı. Aradan yıllar geçti ve ‘Önümüzdeki yıl bu yasak kalkar’ dedikçe, yasak iyice muhkemleşti. Öyle bir hâl aldı ki, bu günlerde konuyu gündeme getirmek bile adeta ‘ayıp’ karşılanıyor. Neymiş, karayolu ile hacca gitmek zahmetli imiş, varsın herkes hava yolu ile gitsinmiş. İyi de herkesin hava yolu ile hacca gitmeye imkânı olmayabilir. “Fakir ise evinde otursun” demek de meseleyi halletmez. Bu konunun da gündeme alınması ve arzu edenin karayolu ile hacca gitmesi temin edilmelidir.
Gerek karayolu ile hac ve gerekse kurban derisi konusu hükûmetin çözebileceği problemlerdir. Geçmişte bu uygulamaları başlatanlara kızan ve kalkmasını isteyen bugünkü iktidar mensuplarının bu konuda susmaları, hiçbir şey yokmuş gibi davranmaları ibret vericidir. Bugünden hatırlatıyoruz: Hükûmet bu konuya bir açıklık getirsin ve bu yıl kurban derilerine el koyma âdeti sona ersin. İsteyen istediği yere verebilsin ve hatta tek bir kurumun deri toplama ‘tekel’i sona erdirilsin. Geçmişte bu uygulamaları yapanları haklı olarak eleştirenler, bugün niçin aynı yanlışı sürdürüyorlar?
Hac için 600 bin kişinin sırada beklediği ve bu yıl en fazla 100 bin kişinin hacca gidebileceği de düşünülürse, hacca gitmek isteyenlerin iki üç yıl önceden ‘sıra’ alması gerektiği ortaya çıkıyor. Bir şekilde bu ‘izdihamı’ önlemek lâzım.
Geçmiş yıllarda niyetlenip sırada bekleyenlere ve önümüzdeki yıllarda hacca gitmek isteyenlere şimdiden sabırlar diliyoruz: Hacı sabır, hacı sabır!
09.11.2007
E-Posta:
[email protected]
|