AB Komisyonu’nun açıkladığı ve bir anlamda “Türkiye’nin fotoğrafı” kabul edilen “2007 Türkiye İlerleme Raporu”nda öne çıkan ‘ikâz’lardan biri de TCK 301. Madde ile ilgili yapılan değerlendirmeler oldu. AB’nin Türkiye konusunda açıkladığı rapor, Türk medyasından çok Avrupa ve dünya medyasının ilgisini çekti, o da ayrı bir konu...
Raporda öne çıkan başlıkların bir kısmını şöyle özetlemek mümkün:
* Güneydoğu’ya yönelik geniş kapsamlı bir strateji oluşturulmadı.
* Türkiye ve Irak yönetimi, Kuzey Irak’tan gelen saldırılar karşısında diyalog içinde olmalı.
* Ordudan gelen açıklamalara ve siyasî sürece müdahale çabalarına rağmen, anayasal kriz demokratik sürecin üstünlüğünü teyid etti.
* Türkiye 2008 yılında reformlara hız vermeli.
* Şiddet içermeyen görüşler için açılan dâvâlar ve verilen cezalar endişe kaynağı.
* 301. Maddenin ilgili AB standartlarıyla uyumlu hale getirilmesi gerekiyor.
* TCK’nın 215., 216., 217., 220. ve 288. maddeleri için de aynı durum geçerli.
* Türkiye ile üyelik müzakereleri sürmeli. AB, müzakerelerin devamı konusundaki taahhütlerini yerine getirmeli ve teknik şartlar yerine getirildikçe başlıklar açılmalı.
* Müzakerelerin paylaşılan hedefi, tüm üyelerin de onayladığı gibi üyeliktir.
* Parlamenterlere ve kamu görevlilerine sağlanan geniş çaplı dokunulmazlık sınırlandırılmalı.
* Türkiye, Gümrük Birliği anlaşmasından kaynaklanan Ek Protokolü imzalamasına rağmen deniz ve hava limanlarını Kıbrıs Cumhuriyeti’ne (Rum kesimi) açmadı.
* Siyasi partiler kanunundaki olumlu değişikliklere rağmen yüzde 10’luk seçim barajı hâlâ devam ediyor.
* Yapısal zayıflıkları gidermek amacıyla hazırlanan kapsamlı reform programını uygulaması halinde orta vadede AB içindeki rekabetçi baskı ve pazar güçleriyle başa çıkabilir.
* Büyüme sağlamlığını sürdürdü.
* Özelleştirmenin hızı yavaşladı.
Açıklanan raporla da görüldü ki, TCK 301. ve benzeri maddeler (215., 216., 217., 220. ve 288.) Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliği yolunda ciddî engel olmaya devam ediyor. Tabiî ki engeller sadece bunlar değil. Ancak Türkiye’yi ‘idare edenler’in bilhassa 301. madde konusundaki ısrarını anlamak mümkün değil. Üstelik bu anlamsız ısrar, konuştuğu/şiir okuduğu için mahkûm olan bir başbakanın iktidarı zamanında yaşanıyor.
Ne kadar savunulsa da, neticede 301. Maddenin değişeceği anlaşılıyor. O zaman görülecek ki; Türkiye bir maddenin düzeltilmesi/iyileştirilmesiyle yıkılmayacak, bölünmeyecek. Peki bugün bu yanlışta ısrar edenler o gün ne diyecek? “Boşuna itiraz etmişiz, Türkiye daha iyi noktalara geldi” mi diyecekler? Dün, “Kürt yok, kart-kurt sesi var” diyenlerin bugünki itiraflarını dinliyoruz. Benzer itirafları 301 ve benzeri maddeler hakkında duymak istemiyoruz.
Lütfen, yanlışı savunmaktan vazgeçilsin, Türkiye’nin önü ve ufku açılsın!
08.11.2007
E-Posta:
[email protected]
|