Başbakan Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı George W. Bush’un Oval Ofis’teki görüşmeleri tartışılmaya devam ediyor. Gözler o görüşmeye kilitlenmişken, oradan “operasyon” kararı çıkacağını söyleyenlerin yanında, bir sonucun alınamayacağını söyleyenler de vardı. Öylesine iddialar dillendiriliyordu ki, Türkiye saatine göre akşam 20.15’deki görüşmenin bitiminde operasyonun yapılacağı dahi söylendi.
Önce Şırnak’ın Beytüşşebap İlçesi’nde 12 vatandaşımız, ardından Gabar Dağı’nda 13 askerimiz ve son olarak da Hakkâri’nin Dağlıca Bölgesi’nde 12 askerimiz şehit olmasından sonra, TBMM’de kabul edilen tezkerenin ardından sabırsızlananlar bir an önce Kuzey Irak’a girilmesini bekliyorlardı. Ancak yaşanan gelişmeler, ABD’nin süre istemesi gibi gerekçelerle bütün gözler Oval Ofis’teki görüşmeye çevrilmişti.
Erdoğan ile Bush görüşmesinden bir gün önce, rehin alındıktan 14 gün sonra 8 askerimizin serbest bırakılması kimilerine göre, “ABD’nin görüşme öncesi kararlılık göstergesi” olarak görüldü. Kamuoyu bu görüşme öncesi “ABD’den operasyon için ya yeşil ışık, ya kırmızı ışık” beklentisine sokuldu.
İşte böyle bir atmosferde Erdoğan, Beyaz Saray’da Bush’la yapacağı görüşmeye “Ben, görüşme öncesinde pozitif duygular içindeyim” diyerek girdi.
Dışişleri Bakanı Ali Babacan, Millî Savunma Bakanı Vecdi Gönül, İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Ergin Saygun olduğu görüşmede Başbakan Erdoğan, Beyaz Saray’da, Başkan Bush’un yanında ortak mücadelenin “somut hedefleri”ni “Irak’ın kuzeyindeki PKK kampları dağıtılacak. PKK liderleri yakalanıp teslim edilecek. PKK’nın lojistik yolları kesilecek. Sesli ve görsel anlık istihbarat paylaşımı olacak” şeklinde saydığı belirtildi.
1.5 saatlik görüşmeden sonra ise, PKK ile mücadele için generallerin katılımıyla yeni bir yapı oluşturulduğu açıklandı. Bush, “PKK bir terör örgütüdür. Türkiye’nin düşmanıdır, özgür Irak’ın düşmanıdır, ABD’nin düşmanıdır. PKK’dan kendimizi korumak için birlikte nasıl çalışacağımıza değindik” derken, Erdoğan, “Bölücü terör örgütüne karşı uluslararası hukuktan gelen hakkımızı kullanma noktasına gelmiş bulunuyoruz. Bu uluslararası hukukun vermiş olduğu yetkidir ve bu yetkiyi kullanacağız” diye görüşmeyi özetlediler.
“Pozitif duygular”la Bush’la görüşmeye giren Erdoğan, görüşmeden sonra, “Hamdolsun istediğimizi aldık…” açıklamasını yaptı.
Bu görüşmelerden sonra, pek çok şey açıklandı gibi görünse de, birçok nokta da belirsizliğini koruyor. Elbette bazı konuların gizli kalması gerekir, ancak “anlık istihbarat” dışında pek de bir şey açıklanmadı. Bakalım, ABD tarafından yapılan vaatler, Türkiye’nin öfkesini dindirmek için mi verildi, yoksa samimiler mi? ABD’nin karnesinin samimiyetsizliklerle dolu olduğunu hatırlatmakta fayda var. Önümüzdeki günlerde bu görüşmenin neticesinde nasıl bir sonuç çıkacak, bekleyip göreceğiz.
* * *
Bu arada başka bir konuya da temas etmek istiyorum.
Son günlerde oluşturulan hava sebebiyle, aileleri dışında, 8 askerin kurtarılmasına kimse sevinemedi. Çünkü, rehin askerlerimizin serbest bırakılmasında yaşananları “utanç verici” olarak değerlendiren de oldu, “kahreden bir burukluk” diyenler de…
Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in, “TSK’nın hiçbir mensubu bu duruma düşmemeliydi. Dolayısıyla kurtulmuş olmalarından fazla bir sevinç duymadım” demesi, sevineceklerin bile sevinçlerini kursaklarında bıraktı. Bakan sonrasında “yanlış anlaşıldığı”nı söyleme gereği duydu.
Geçen hafta içinde bütün gözler DTP’nin grup toplantısındaydı. DTP Grup Başkanvekili ve Van Milletvekili Fatma Kurtulan’ın eşinin PKK üyesi olduğu yolundaki haberler sebebiyle hem onda, hem de 8 askerimizi PKK’lardan alırken “teslim tutanağı” imzalayan diğer iki milletvekili ablukaya alınmıştı.
MHP ile aynı grup salonunu kullanan DTP’li milletvekilleri, bir basın ablukası ile salona girerken, yüzlerinde şaşkınlık görülüyordu. Grup salonunun önünde sandalyelere çıkan kameramanlar ve foto muhabirleri görüntü alma telâşı içindelerdi. Aynı görüntü, Grup Başkanı Ahmet Türk’ün yerini almasından sonra da devam etti. Gruba adeta basının “psikolojik baskısı” havası hâkimdi.
Milletvekilleri genelde soruları cevaplandırmazken, DTP Diyarbakır milletvekili Akın Birdal’ın sözleri çok tartışılacak türdendi: “Kimsenin yapamadığını arkadaşlar yapmıştır. İnsanî boyutuyla yapılmıştır. En iyi Kürt ölü Kürt’tür, diye bir lâf vardır. Şimdi, en iyi asker ölü asker mi demek lâzım…”
DTP’liler, üzerlerindeki baskıları hafifleteceklerine, adeta ateşe körükle giderek tartışmalarının daha da hararetlenmesine sebep oluyorlar. Daha önce de buna benzer açıklamalar, farklı milletvekillerinden gelmişti. Gözlerin onlarda olduğu bir ortamda, DTP’li milletvekillerinin sözlerine dikkat etmeleri gerekiyor. Yoksa demokratik bir fırsatı tepmiş olurlar…
* * *
Türkiye, önümüzdeki günlerde terörle mücadelede sıkı bir döneme giriyor. Öyle görülüyor ki, operasyon yapılacak. Operasyonun nasıl yapılacağı ise belirsiz. Umarız ki, bu operasyon, terörün bitirildiği son operasyon olur ve Türkiye, Kuzey Irak bataklığına sokulmadan da atlatılır.
09.11.2007
E-Posta:
[email protected]
|