İngiltere’de yaşayan Azeri asıllı müzisyen Sami Yusuf, geçtiğimiz Ramazan ayında Türkiye’ye gelmiş ve verdiği konserlerle büyük ilgi uyandırmıştı. Kimilerinin ‘İslâmî rapçı” dediği Sami Yusuf, alçakgönüllü olmasıyda da gençlerin ilgisini çekiyor.
Sami Yusuf, kendisi ile yapılan bir röportajda güzel şeyler anlatmış. İngiltere’nin çok kültürlü ve ‘İslâma açık’ bir ülke olduğuna dikkat çeken Sami Yusuf, öğrencilik yıllarını şöyle özetlemiş: “Ben de zorluklar yaşadım, fakat meselâ Londra’daki okulumda namazlarımız için bir oda açmışlardı ve okulda iftar yapabiliyor, Ramazan’da öğrencilere yemek verebiliyorduk. Müslümanlar olarak oldukça iyi bir konumumuz vardı. Şimdi de bu konumlarını sürdürdüklerini ümit ediyorum. Elbette her yerde olduğu türden sıkıntılar ve zorluklar var, fakat ben kötülerden ziyade iyi noktalara odaklanmaya çalışıyorum. (...) İslamofobi gibi şeylerle oluşan korkuya kapılmamak lâzım. Müslümanlar olarak endişelenmemeliyiz. Müslümanlığın gereksinimlerini yerine getirirsek ve kendi işimize bakarsak ön yargıları da kaldırırız. Bu sorunları İslâmı doğru bir şekilde yaşamakla aşabiliriz.” (Genç Öncüler dergisi, Ekim 2007)
Dürüstlük ve samimiyetin başarının bir parçası olduğunu düşündüğünü ifade eden Sami Yusuf, müziğe yaklaşımını anlatırken de şöyle demiş: “Meselâ, Al-Muallim’i söylerken doğruyu söylüyorum: Hz. Muhammed’e (asm) karşı sevgimde dürüst ve samimiyim ve böyle hissediyorum. İnsanları saran şeyin de bu dürüstlük olduğunu düşünüyorum.” (agd.)
“Gençlere vereceğiniz açık mesajınız ne olacak?” sorusunun cevabı da şu olmuş: “Söyleyebileceğim ortada/vasatta, dengeli bir halde olmalarıdır. Her işlerinde orta yolu tutmaları, dinlerini yaşamada da, önemlidir. Her zaman dengeli, mutedil ve her zaman hayatın kısa olduğunun, her dakikanın öneminin farkında olmalılar. (...) Zamanı israf etmeyin, eğer o vakitte eğlenecekseniz, bunu yapın. Fakat, diğer yandan kimliğiniz, kültürünüz ve dininizi ilgilendiren meseleleri de iyi idrak etmelisiniz. Bu benim için son derece önemlidir. (...) Kimliğinizle, dilinizle, kültürünüz ve dininizle gurur duymalısınız. Bu asabiyet ya da boş bir gurur, istikbar değildir. (...) Sahip olduğunuz her şeyin kıymetini bilin ve kimsenin sizi hayal kırıklığına uğratmasına izin vermeyin.”
İslâmı doğru bir şekilde yaşamak, vasat ve dengeli olmak, zamanı israf etmemek... Yabancısı olmadığımız tavsiyeler. Tekrar hatırlattığı için Sami Yusuf’a da teşekkürler...
***
Ey ahali!
İstanbul, önümüzdeki günlerde, Kudüs’le ilgili önemli bir toplantıya ev sahipliği yapacak. “Kudüs Buluşması” adı verilen toplantıda, (15-17 Kasım 2007) Müslümanların ilk kıblesi olan Kudüs’le ilgili konular konuşulacak.
Bu vesile ile ‘Kudüs Fatihi” Selahaddin-i Eyyûbî’yi hatırlamak ve rahmetle yad etmek gerekti.
Selahaddin-i Eyyûbî Kudüs’te ölüm döşeğindeyken, ahaliye ‘münâdî/ilânât yapan’lar çıkartmış ve şöyle haykırtmış: “Ey ahali! Şarkın hakimi Sultan Selahaddin ölmek üzeredir. Âhirete ancak şu bez parçasını (kefen) götürebilecektir. Öyleyse Allah’a kullukta gevşeklik göstermeyin.”
İşte zaferlerin arkasındaki iman gücü...
14.11.2007
E-Posta:
[email protected]
|