Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 14 Kasım 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

M. Latif SALİHOĞLU

Mecra ve mâcera



Aktüel gelişme: CHP lideri Baykal, daha evvel iştahlı göründüğü Irak'a yönelik savaş, yahut sınırötesi harekât politikalarından geri dönüş sinyalleri verdi. Birkaç konuşmayla, iyi komşuluk, dostâne münasebetler ve bölgesel işbirliğine dair bazı açılımlarda bulundu.

Meclis'teki ikinci muhalefet partisi (MHP) lideri Bahçeli ise, Baykal'ın açılımından rahatsız olduğunu, dünkü grup toplantısında yaptığı konuşmayla açıkça gösterdi.

Şu durumda, farklı telden çalan iki kesimle karşı karşıyayız demektir:

Biri, âkibeti meçhûl bir savaş riskine rağmen, Türkiye'nin mutlak sûrette bir sınırötesi harekâtta bulunmasını isteyenler;

Diğeri ise, askerî harekât dışında kalan diğer bütün kanalların işletilmesinden yana olanlar.

Bu durumda, elbette ki ne yapmalı, nasıl davranmalı diye etraflıca düşünmek, fikir yürütmek durumundayız.

Turan hayali, viran getirdi

Türkiye'nin diplomasisi, âkibeti meçhûl mâcera vâdilerinde değil, tarihteki vakarına yakışır mecralarda seyretmeli.

Türkiye, dost ve komşu ülkelerle barışık, İslâm ülkeleriyle de kardeşâne münasebetler içinde olmalı.

Ona yakışan tavır, duruş budur.

Ne var ki, zaman zaman bu tavrı beğenmeyen, bu vakur duruşu kabullenmeyen mâceraperestler de ortaya çıkabiliyor.

Tıpkı, Birinci Dünya Savaşında ortaya çıkan ve ülkenin mukadderatına hükmeden Türkçü/Turancı İttihatçılar gibi...

Bu güruhun fikir babalarından olan Ziya Gökalp, o günlerde en büyük düşman konumundaki Rusya'nın çökeceğini, viran olacağını ve Orta Asya'ya doğru uzanan Turan yolunun açılacağını, Türkiye'nin daha da büyüyerek Turan olacağını etrafa pompalayıp duruyordu.

Şu mısralar, evvel Kürtçü, âhir Türkçü Ziya Gökalp'e ait:

Düşmanın ülkesi viran olacak;

Türkiye büyüyüp Turan olacak.

Oysa, netice öyle olmadı. O günkü Osmanlı Türkiye'si, Turan değil, viran oldu. Ülke, dört milyona yakın insanını (şehit, gazi, hasta, mâlul, muhcir) kaybetti. Toprak kaybı ise, başka bir örnekle kıyaslanamayacak kadar ziyade oldu.

Demek ki, mecra ile mâcerayı birbirinden ayırmak gerek.

Ayrıca, yakın tarihte yaşanmış olan acı tecrübelerden de esaslı dersler çıkarmak gerek.

Çok haklı olduğumuz ve tarihî muktesebatımızın bulunduğu Kıbrıs meselesini dahi henüz halledememişken, başımıza bir başka gàile çıkarmanın mantığı yoktur.

Tehlikeli gidişat: Mesele ajite edile edile, savaş çığırtkanlığı yapıla yapıla, muhakemesi kıt bazı vatandaşların büsbütün asabileştiğini, muvazenelerinin bozulduğunu ve kanlı bir çatışma beklentisi içine girmiş olduklarını esefle müşahade ediyoruz.

Sorumluluk mevkiinde olanların dikkatini bu noktaya çekme ihtiyacını duymaktayız... Lütfen, aramızda savaşı, mâcerayı değil; barışı, kardeşliği, mecrayı konuşalım.

GÜNÜN TARİHİ 14 Kasım 1919-25

Altı sene arayla iki Sivas tablosu

Her tarafı buram buram Anadolu kokan tarihî Sivas şehri, altı sene arayla birbirinden tamamen farklı iki mühim hadiseye sahne oldu.

Birinci hadise: İstiklâl Harbinin en büyük ve en cesur kahramanlarından biri olan Kâzım Karabekir, "Heyet–i Temsiliye ve Kumandanlar Toplantısı"na katılmak üzere, Erzurum'dan hareketle 14 Kasım 1919'da Sivas'a geldi.

Sivas, o günlerde (özellikle 2 Eylül'deki kongreden sonra) Millî Hareketin en önemli merkezlerinden biri haline gelmişti.

Kumandanların ve Temsil Heyetinin, vatanın mukadderatıyla ilgili toplantılarını burada yapmaları da gösteriyor ki, Sivas şehri her yönüyle ehemmiyetli ve güvenli bir merkez konumundadır.

O olağanüstü dönemde, vatanın bölünmezliği, manda ve boyunduruk sisteminin reddi, her türlü isyan ve işgal hareketinin bertaraf edilmesi yönündeki azim ve kararlılık gibi takdire şâyân gelişmeler, âdeta Sivas'la kaynaşmış, bütünleşmiş haldeydi.

Diriliş iradesinin böylesine parladığı bir diyâra, düşman orduları giremezdi, girse bile galebe çalamazdı.

Fakat ne yazık ki, aynı Sivas'ta, altı sene sonra bambaşka hadiseler yaşandı. Halk, haricî düşmanla değil ama, kendi hükümetinin kuvvetleriyle karşı karşıya geldi.

İşte, birincinin aksine, çok elim ve çok da düşündürücü olan ikinci hadise budur...

İkinci hadise: Bazı vatandaşların 14 Kasım 1925 günü şapkaya muhalefet noktasında ortaya koymuş oldukları demokratik tepki, kan ve şiddet yoluyla bastırıldı.

Hareketin lideri olarak kabul edilen İmamzâde Mehmed Necati Efendi, İstiklâl Mahkemesince idama, harekete katılan diğer şahıslar ise ağır hapis cezasına mahkûm edildi. Cezalar da, alelacele infaz edildi.

Oysa, o tarihte henüz Şapka Kànunu Meclis'ten geçmiş ve kabul edilmiş dahi değildi. Bu kànunun Meclis tarafından kabul tarihi, 25 Kasım 1925'tir.

Buna rağmen, Sivas gibi, Kayseri, Erzurum, Rize ve daha başka vilayetlerde şapka aleyhinde vuku bulan demokratik tepkiler, en şiddetli bir sûrette bastırıldı. Onlarca kişi idam edildi, yüzlerce vatandaş çeşitli hapis cezasına çarptırıldı.

14.11.2007

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (13.11.2007) - Hiddet ve şefkat esintileri

  (12.11.2007) - Serdengeçti'nin hatırasına (2)

  (10.11.2007) - Sergendeçti'nin hatırasına (1)

  (09.11.2007) - Meclis'te "Hoşâmedî" merasimi

  (08.11.2007) - Müstakbel irtica itirafları

  (07.11.2007) - Huzur ve barış dönemi örnekleri

  (06.11.2007) - Siyasilerin Risâle-i Nur'la alâkadarlığı

  (05.11.2007) - Siyasîlerin Bediüzzaman'la alâkadarlığı

  (03.11.2007) - İdarecilerin Bediüzzaman'la alâkadarlığı

  (02.11.2007) - Zeytinyağı çeşitleri

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT


 Son Dakika Haberleri