Türkiye’yi ‘idare edenler’in nezdinde, zaman zaman ‘düşman’ sıralaması değişir. Çoğu zaman listenin en başında ‘irtica’ yer almakla birlikte, bazen de ‘terör’ ön sıralara tırmanır.
“İrtica”nın sürekli olarak ‘düşman listesi’nin ön sırasında yer almasının Türkiye ve dünya gerçekleriyle ne kadar örtüştüğü bir yana, asıl sinsi düşmanın ‘faiz’ olduğu da artık görülmeli. Tabiî ki terör, cehalet, eğitimsizlik ve benzeri konular da düşman listesinin en ön sırasında olmalı, ancak ‘faiz’in listeye hiç girmemiş olması çok garip.
Bir gazete, sosyal güvenlik kuruluşlarının sebep olduğu ‘zarar’a dikkat çekmek için “Karadelik yakında bütçeyi de yutacak” demiş.
Haberin ayrıntılarında şu bilgiler yer almış: “23 milyar YTL’de kalacağı öngörülen sosyal güvenlik açığı 26.4 milyar YTL’ye, yani 205 milyar YTL’lik Türkiye bütçesinin yüzde 12.8’ine ulaştı. Türkiye’de ‘kara delik’ diye adlandırılan her yıl artarak tahminleri altüst eden sosyal güvenlik sisteminin açığı, bu yıl 2006’ya göre 8.4 milyar YTL artarak 18 milyar YTL’den 26.4 milyar YTL’ye ulaştı.” (Radikal, 13 Kasım 2007)
Bir kuruşun bile israf edilmemesi gereken bir Türkiye’de, sosyal güvenlik açığının 30 milyar dolara yaklaşması elbette çok önemli bir problemdir. Ancak, bunun sorumlusu olarak çalışanları görmek yanıltıcıdır. Yani, “Sosyal güvenlik açık veriyor, o halde emeklilerin maaşlarını azaltalım” ya da “Sağlık sistemindeki iyileştirmeler, devlete pahalıya mal oldu. O halde, millet yeniden kuyruklarda beklesin” diyemeyiz. Bu haberlerin maksadı; böyle bir kanaati yerleştirmek ise, kökten yanlış bir kanaat olduğu görülmelidir.
Tamam, sosyal güvenliğin bütçeye, Türkiye’ye maliyeti 30 milyar dolar ise; boşu boşuna ödenen ‘faiz’in bütçemize, Türkiye’mize maliyeti nedir? Rakamlar tartışılsa da ortada bir gerçek var: Asıl kuyu, asıl tehlike, asıl felâket ödenen faiz miktarındadır! Ankara Ticaret Odası’nın tesbitlerine göre son 10 yılda Türkiye’nin ödediği faiz miktarı 790 milyar dolardır. Yine bir siyasetçinin ifadesine göre son yirmi yılda Türkiye’nin ödediği faiz miktarı ‘trilyon dolar’dır. Bütçemizin neredeyse yarısı faize gitmiyor mu? Dile getirilen miktarın yarısı doğru kabul edilse bile tam anlamıyla felâkete sürüklendiğimiz ortaya çıkmaz mı?
Şunu ifade etmek istiyoruz: Faiz gibi, ‘kanser’ mesabesinde bir belâ karşısında, sosyal güvenlik açığı ‘sinek ısırması’ gibi kalır. Nasıl ki sosyal güvenlik batağını manşetlere taşıyor ve gündeme getiriyoruz, bundan on defa daha fazla ‘faiz batağı’nı manşetlere taşımalıyız. Taşımalıyız ki, Türkiye’yi idare edenler uyansın.
Türkiye ne zaman ki ‘düşmanlar’ listesinin ilk sırasına ‘faiz’i yerleştirir ve bu belâdan kurtulmak için çiddi çalışır; işte o zaman düzlüğe çıkabiliriz. Aksi halde, ‘sinek ısırması’ değerinde olan ‘düşman’larla sadece zaman ve emek kaybederiz. Sosyal güvenlik açığı yakında ‘bütçe’yi yutacak ise, faiz belâsı da Türkiye’yi yutabilir.
“Bütçe”yi kurtarıp, Türkiye’yi feda eden kâr eder mi?
15.11.2007
E-Posta:
[email protected]
|