Gaziantep/Şahinbey’den
M. Salih Cengiz:
* “Edison gibi Gayri Müslimler Cennete girecek mi? İslâm dini geldikten sonra Müslüman olmayıp fakat insanlara yardım ederek fena işler işlemeyen insanlara kötülük yapmayan insanların durumu nasıl olacak? Cehenneme mi gidecek?”
Allah adalet ve merhamet sahibidir. Hiç kimseye zulmetmez. Hiç kimseye haksızlık etmez. Affetmedikçe hiç kimsenin hesabından geçmez. Affı ve mağfireti daima mü'minler üzerindedir. Merhameti gazabını geçmiştir. Hiç kimsenin zerre miktar hayrını zayi etmez. Şakir’dir; kullarına gerçek mânâda teşekkür eden, karşılık verendir. Adaleti gereğidir ki, kim zerre miktar hayır yaparsa karşılığını görecek; kim zerre miktar şer yaparsa karşılığını görecektir.1
İnsan hayrının ve şerrinin karşılığını dünyada görebileceği gibi, ahirette de görebilecektir. Takdir tamamen Cenâb-ı Allah’a aittir. Fakat genel itibariyle mü'minler hayırlarının karşılığını Allah’ın lütfu ve merhameti gereği ahirette görecekler. Mü'minlerin dünyada gördükleri hayır ve iyilik ise Allah’ın fazlındandır.
Kâfirler için ise af yoktur. Çünkü Kur’ân şirk olmadıkça günahların affedilebileceğini, fakat şirkin affedilmeyeceğini bildiriyor. Kur’ân şöyle buyuruyor: “Doğrusu Allah, kendisine şirk koşulmasını bağışlamaz. Ondan başkasını ise dilediğine bağışlar. Kim Allah’a ortak koşarsa pek büyük bir cinayet işlemiş olduğunda şüphe yoktur.”2
Şirk içindeki bir insan dünyada rahat yaşayabilir. Ama, dünyadaki bu iyilik imtihan sebebiyledir. Şükür ister. Vereni bilmek ister. Vereni bilen kula, ahirette de iyilik yapılır. Çünkü Allah Kerim’dir. Fakat Allah’ı bilmeyen kul için, Allah’ın ahirette bir iyilik taahhüdü yoktur. Orada hesap vardır, adalet vardır. Çünkü Allah Hasib’tir, Âdildir, İzzet ve Celal Sahibidir. Nitekim kul Allah’ı bilmemiştir. Allah’ı bilmeyen Allah’tan ebedi iyiliği de hak etmemiş olur.
Bu genel ve temel bilgiler İslâmın bize bildirdiği vahiy bilgileridir. Fakat bizim, bu bilgilerle yetinmeyip, haddimizi aşarak, insanları Cennete ve Cehenneme tasnif etmek gibi bir görevimiz ve sorumluluğumuz yoktur. Bize düşen, mümin olarak ehl-i iman lehine dua yapmaktır. Duâmızdan bütün müminler hissedar olurlar. Fakat Allah’ın kimi nereye göndereceği hakkında yorumlar yapmak bize düşmez. En fazla, çok merak ettiğimiz insanların yapıp ettikleri hayır olduğu gibi, akıbetlerinin de hayır olması için duâ yapabiliriz.
***
Kayseri’den Muhlis Özdemir:
*“Kur’ân-ı Kerimi hatmettikten sonra duâmızı evvelen bizzat sevgili peygamberimiz Hz. Muhammed’e (asm) ve bütün mü'min ve müminata âcizane hibe ediyoruz. Acaba diyorum kendi ruhumuza ve makamımıza da hibe edebilir miyiz?”
Kur’ân’ı zaten kendimiz için okuyoruz. Onun sevabı, bereketi, sevabı, feyzi eğer Allah için okumuşsak önce kendimize gelecek ve bizden önce ahiretteki makamımıza ulaşacaktır. Kur’ân’ın, “Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve herkes, yarın için önceden ne göndermiş olduğuna baksın. Allah’tan korkun. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.”3 Ayeti buna işaret ediyor.
Allah için okumadığımızda ise kendimize dokunmadığı gibi, başkalarına da hayrımız dokunmaz.
***
Ahmet Özdemir:
*“Geçmiş kaza namazlarım var. Onları nasıl telâfi ederim?”
Kaza namazlarınızı kılmaya niyetlenmişsiniz. Allah niyetinizi sahih ve makbul eylesin. Niyet hayırsa, akıbet hayırdır demişler. Size gücünüz yettiğince bu niyetinizi fiiliyata dökmek kalıyor. Allah hayırlar ihsan eylesin. Âmin.
***
Diyarbakır’dan okuyucumuz:
*“Ablam bir şey üzerine yemin etti. Sonra o yeminini bozdu. Acaba kefareti nedir?”
“Ablam bir şey üzerine yemin etti. Sonra o yeminini bozdu. Acaba kefareti nedir?”
İsim belirtmeyen okuyucumuz:
* “Hediye kulağı, gözü ve kalbi çeler” (Camiüssagir) hadisini açıklar mısınız?”
Bu hadisi iki mânâda ele almak gerekir: 1- Rüşvet mânâsında anladığımızda: Hediye almak kişiyi minnet altında bırakır. Kişiyi hakkı ve adaleti uygulayamaz hale getirir.
2- Hediyeleşmek mânâsında anladığımızda: Kişi hediye vermek suretiyle insanların gönlünü, memnuniyetini kazanır ve hayır duâsını alır.
***
Fatma Çelen:
* “Merhaba benim bir adak kurbanım var yalnız çalıştığım için gün içinde müsait olamıyorum ikindiden sonra kurban kesmemin bir sakıncası var mı? Bir de ben vekâlet verirken ne yapmalıyım ve kesimden sonra yapmam gereken bir şey var mı?”
Kurban her vakit kesilir. Vekâlet verirken sadece kalben niyet edip, vekâlet vereceğiniz kimseye bunu bildirmeniz yeterlidir. Kesimden sonra etin israf edilmeden fakirlere dağıtımı işini bizzat yaparsanız makbule geçer. Güven duyulan bir kişi de yapabilir.
Dipnotlar: 1- Zilzal Suresi: 7, 8, 2- Nisa Suresi: 48, 3- Haşr Suresi: 18, 4- Mâide Sûresi, 5/89.
12.11.2007
E-Posta:
[email protected]
|