Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 28 Kasım 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Faruk ÇAKIR

Risâle-i Nur’a duyulan ihtiyaç



Risâle-i Nur’un, günümüz insanının aklına takılan sorulara cevap veren ‘hakikatli bir tefsir’ olduğu, yaşanan hadiselerden anlaşılıyor. Türkiye; bir caminin giriş kapısına yazılan âyet meâlinin bir gazeteye ‘manşet yapılıp yapılmaması’nın tartışıldığını o gazetenin genel yayın müdürünün yazısından öğrendi.

“Aleyhte” manşet yapılmak istenen, ancak son anda vaz geçildiği ifade edelen âyetin, “Ey iman edenler! Yahudileri ve Hıristiyanları dostlar edinmeyin” meâlindeki Maide Sûresi’nin 51. âyeti olduğu yazıdan anlaşılıyordu. Yazıda ifade edildiğine göre, hadisenin yaşandığı caminin bağlı olduğu Eminönü Müftülüğü, (o âyet meâli için) “Ben hocaefendiyi hemen arayacağım. Bir ihtar yazısı yazıp hemen kaldırttıracağım” demiş.

İlgili ‘haber’in araştırılması esnasında İstanbul Müftü Vekili ‘makul’ bir cevap verirken, Diyanet İşleri Başkanlığı ‘yetkilisi’ ise maalesef şöyle demiş: “Biz İstanbul Müftülüğü’ne tâlimât verdik. Müftü Bey’in o imam hakkında gereken ikazı yapacağına inanıyorum ben. Kesinlikle Hıristiyan ve Yahudi vatandaşlarımıza karşı öyle bir tavrımız yok. Zeynep Sultan Camii’ndeki yazıyı doğru bulmadık. Daha başka, güncel şeyler yazılabilirdi.” (Ertuğrul Özkök, 24 Kasım 2007)

Tabiî bu ve benzeri tartışmalar ilk defa yapılmıyor. Ancak böyle akıl karıştırıcı haberler karşısında Risâle-i Nur’un aynı meselelerde ortaya koyduğu orijinal yaklaşımın ne kadar önemli ve hayatî olduğu bir defa daha ortaya çıkıyor. Üç günlük bir ‘dizi yazı’ ile Risâle-i Nur’un hadiseye bakış açısını ortaya koyduğu için gazetemiz yazarı Cevher İlhan’a teşekkür etmek gerekir. (Yeni Asya, 26-28 Kasım 2007)

Konuyu araştırıp manşet yapmaya karar veren ve bundan son anda vazgeçen “büyük gazete”ye kızmakla bir yere varamayız. Asıl kızılması gereken; bu ve benzeri yanlış ve eksik anlaşılan yorumlar karşısında Risâle-i Nur’un ortaya koyduğu orijinal izahları bilmeyen, duymayan ya da göz yuman ‘ilahiyat camiası’dır.

Bakınız, bu tartışma sonrası yapılan yorumlar ve Risâle-i Nur’dan istifade edilmeden yazılan yazılarda aklı ikna eden bir ‘cevap’ verilemedi. Oysa Risâle-i Nur, hadiseyi baştan hallediyor ve Yahudi ve Hıristiyanlarla ‘dost’ olma meselesindeki ‘yasaklama’nın; onların “dinî anlayışları” noktasında olduğunu izah ediyor. (Yani, âyette “‘Yahudîler’i ve ‘Nasarâ’yı dost edinmeyin” diyor. Dostlukta, insanî ve medenî ilişkileri değil, gayr-i müslimlerin “Yahudiyet” ve “Nasraniyet” cihetini öne çıkarıyor. Dolayısıyla âyetin yasak hükmü; Müslümanların, dinlerinde Yahudilere ve Hıristiyanlara benzeme; İslâmı bu dinlerle bir nevî telif etme ve “dostluk”la âdeta “dinleri birleştirme” sapmasınadır. Ayrıntılar için Risâle-i Nur’daki ilgili bölüme [Münâzârât, Bediüzzaman Said Nursî, Yeni Asya Neşriyat, 70-71] müracaat etmek gerekiyor.)

Bu şekilde aklı ikna edici bir izah şekli olmadan, sadece bu soruyu soranları itham etmekle bir yere varılabilir mi? Bilindiği gibi, Risâle-i Nur’da bunun gibi onlarca, yüzlerce, binlerce orijinal izahlar var. Benzer bir itiraz, “Allah’ın indirdikleriyle hükmetmeyenler...” meâlindeki (Maide Sûresi, 41-47) âyetle ilgili de gündeme gelebilir, geçmişte gelmiştir de. Bu itirazlara kim cevap verecek? (Risâle-i Nur vermiş: “Hükmetmeyenler, bilmânâ ‘tasdik etmeyenler’ anlamındadır.” Bkz.: Münâzarât, s. 124)

Peki, Risâle-i Nur’u görmezden gelenlerin, bu ve benzeri ciddî itirazlara ikna edici cevaplar vermeleri mümkün müdür? Olsaydı, bu güne kadar cevap verebilirlerdi. O halde, başta ‘ilahiyatçı’lar olmak üzere, hepimiz, Kur’ân’ın hakikatli bir tefsiri olan Risâle-i Nur’dan istifade etmeye çalışalım. Aksi halde, gelen hücumlar karşısında ‘teslim’ olmaya mahkûm olunur.

28.11.2007

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (27.11.2007) - Toplumun sığınabileceği liman

  (26.11.2007) - Bu kızı nasıl ağlattınız?

  (25.11.2007) - İki futbolcu, iki gerçek

  (24.11.2007) - Memleket meselesi

  (23.11.2007) - Rusya da pişman olacak

  (22.11.2007) - “Yalan haber”le baskı

  (21.11.2007) - ‘Topuz’uyla tanıdığım Vehip Sinan ‘usta’

  (20.11.2007) - Risâle-i Nur’a teslimiyet

  (19.11.2007) - Düşünceye yasak, müstehcenliğe destek!

  (18.11.2007) - İşe istediğin zaman git!

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT


 Son Dakika Haberleri