CHP Milletvekili Hüseyin Ünsal bir soru önergesi vermiş.
“TMSF yönetimindeki bir televizyonda ana haber bültenini Deniz Seki nasıl sunar” diye.
Sunulan yazılı soru önergesinde, Kral TV’nin “yenilik” adı altında yapılan bazı programların gazetecilik ve televizyonculuk mesleğini tartışılır hale getirdiğini öne sürüyor.
Niye dertleniyor?
Deniz Seki, zaten her gün televizyon kanallarında magazin programları boy gösteriyor.
Bir klarnetçiyle ahlâksız dedikodusu günlerdir ekranlarda. Yani bu “dedikodu”lar mesleğini tartışılır hale getirmeyecek de, “haber” sundu diye mi tartışılacak?
Galiba problem, işin temelinde… Haberi bile reklâm haline getiren bu sektör, ahlâk kavramını dinamitliyor, insan onurunu ayaklar altına alıyor. Toplumun dinamikleriyle oynuyor, “ezber”ini bozuyor...
Asıl sorgulanması gereken nokta bu olmalı.
YASAKLAR DELİNİYOR
“Dobra Dobra” (Kanal D) programı, Kaynana Semra’yı pazarlamaya başladı. RTÜK’ün yasakları, sanki bir “hiç”miş gibi.
Müge Anlı bize bu kâbusu yaşatma lüksüne sahip değil. Türkiye bir Kaynana Semra programı daha hazmetmeye hazır değil.
Dönelim Anlı’ya… Dedikodu programcısı, konuklarını sürekli azarlıyor, aşağılıyor ve paylıyor. Niye böyle agresif?
Meselâ, yine konuk ettiği bir şarkıcıyı yerden yere vurdu.
“Sen şarkıcı olamazsın, önüne gelen kaset dolduruyor” diyor.
Hatta birisine:
“Sen Barbie operasyonunda yakalanmamış mıydın? Sen nasıl Hülya Avşar’ın akrabası olursun?” dedi.
Sonra?
Sonrası şu, şarkıcı bu kadar hakaretten sonra gitti, intihar etti.
“Barbie operasyonu” sözlerinden hayli incinmiş ve bunalıma girmiş, bir kutu ilâç içerek canına kıymaya kalkışmış. Şimdi yoğun bakımda ve tedavisi sürüyor…
Birileri, kalkıp bir gün, Müge Anlı’ya Levent Kırca gibi özel hayatından pasajlar aktarırsa ne olacak?
İnsan “dedikodu” programı yapmadan önce, kendi özel hayatına çekidüzen vermeli.
28.11.2007
E-Posta:
[email protected]
|