Ünlü yönetmen Mustafa Akkad’ı anma programını izledim. Tabiî ki, ekrandan.
Hilal TV ve TV Net aynı anda canlı ekrana getirdi. Akkad’ı anma programı iyi bir fikir.
Ekranda görebildiğimiz kadarıyla, organizasyonda bir sorun olduğu havası seziliyordu.
Bu projenin mimarı, aynı zamanda sunuculuk görevini üstlenen sinema eleştirmeni Ali Murat Güven, Azerbaycan’dan gelen mesajı iletirken boş koltuklara gönderme yaptı.
Konuşmacılar Akkad’ı değişik yönleriyle anlatmaya çalıştı. Ancak bazı konuşmacıların kimi zaman kendilerinin bile anlamakta zorlandığı konuşmalar bana fazlaca “entelektüel” geldi.
Belki o salon için normal… Ama ekran başında olan izleyenler, bizim gibi sabırlı davranmadı…
Hülâsa:
Yönetmen Mustafa Akkad gerçekten anılması gereken önemli bir şahsiyet. Bu güne kadar yıllardır filmlerini zevkle izlediğimiz Akkad’ı ne yazık ki, bir terör provokasyonunda aldığı ağır yara sonucu kaybettik.
Onun sağlığında kıymetini bilemedik.
Fatih Sultan Mehmed filmi için Türkiye’ye gelmişti. Senaryo çalışmaları, yer ve mekân çalışmalarına bakıldığı haberleri yayıldı. Umutlanmıştık. Ama sonra sırra kadem basıldı. Ne arayan oldu, ne de soran.
Finans akışı da sağlanamayınca, proje yattı. Akkad, yıllar sonra sessiz sedasız ülkemizi terk etti.
Akkad’ı anan organizasyonda emeği geçenleri kutlamamak ayıptır... Ellerinize ve yüreğinize sağlık...
VEHİP SİNAN
Bizim için ünlü… Başkası için usta ve emektar karikatüristlerden Vehip Sinan’ı da anan bir program gerçekleşti önceki hafta…
“Yaşayanlara Saygı” faaliyetleri çerçevesinde Altunizade Kültür Merkezi’nde anılan Sinan’ın aynı zamanda karikatürlerinden oluşan bir sergi açılışı da vardı.
Projenin mimarı Mehmet Nuri Yardım doğru söylüyor: Biz mizah gücü yüksek bir milletiz. Ninnilerimizde, masallarımızda, türkülerimizde, şarkılarımızda… Hikâye ve romanlarımızda, yani eserlerimizde mizah unsuruna her zaman rastlamak mümkün… Buna rağmen mizah geleneğimizi yaşattığımız söylenemez diyor. Haklı.
Bir de Yardım’ın iddialı bir sözü var: “Vehip Sinan, Nasreddin Hoca’nın hayırlı bir halefidir.”
Çünkü o, “Düşünceleri, duyguları ve çizgileri ve tipleriyle bizden olanı, yerli olanı, millî olanı işaret etmiştir.”
Diyorum ki, Gürbüz Azak için de böyle bir gece tertip edilse… Fena mı olur?
Yaşarken onların kıymetini bilip, değerini anlatmalı…
Yoksa-teşbihte hata mı ediyorum-âmâ bile öldükten sonra badem gözlü olur.
27.11.2007
E-Posta:
[email protected]
|