İstanbul İlim ve Kültür Vakfı’nın gayret ve himmetleriyle İstanbul’da tertiplenen 8. Uluslararası Bediüzzaman Sempozyumunda, otuz ülkeden yüzü aşkın bilim adamı bir araya gelerek; “İnsanlık onuruna lâyık bir dünya için: Adalet” konusunu konuştular, tebliğler sundular.1
Benim uzun zamandan beri üzerinde durduğum, çok makaleler yazdığım ve konferanslar verdiğim Bediüzzaman Hazretleri’nin bugünlere bakan tespitlerinin tezahürüdür. Bu sempozyuma katılan bilim adamlarının çoğunun gayr-ı müslim veya gizli Müslüman olmaları mânidardır ve Hz. Üstad’ın işârâtının tahakkukudur. Bu hususta Bediüzzaman Hazretlerinin iki sözü ile makalemi güzelleştirmek ve perçinlemek istiyorum:
“Nasraniyet, ya intifâ veya istifâ edip, İslâmiyete karşı terk-i silah edecektir. Nasraniyet birkaç defa yırtıldı; Protestanlığa geldi. Protestanlık da yırtıldı, tevhide yaklaştı. Tekrar yırtılmaya hazırlanıyor; ya intifa bulup sönecek veya hakikî Nasraniyetin esasını câmî olan hakaik-ı İslâmiyeyi karşısında görecek, teslim olacaktır. İşte bu sırr-ı azîme Hazret-i Peygamber Aleyhissalâtu Vesselâm işaret etmiştir ki: ‘Hazret-i İsa nâzil olup gelecek, ümmetimden olacak, şeriatımla amel edecektir.’”2
“Lisanın, Kur’ân’ın âyetlerini âleme duyururken hâl ve etvar ve ahlâkın da onun mânâsını neşretsin. Lisân-ı hâlin ile de Kur’ân oku. O zaman sen dünyanın efendisi, âlemin reisi ve insâniyetin vasıta-i saadeti olursun.”3
“İslâm’ın gerçek bir temsilcisi olarak Risâle-i Nur” Claire Forbes, Londra Üniversitesi, İngiltere. “Said Nursî’nin adalet yaklaşımı ve İslâm dünyasında siyasî değişimlerdeki rolü” Devlet Üniversitesi Prof. Dr. Leonid Sykiainen, Moskova. “Risâle-i Nur’da Adalet ve Adl İsminin Ontolojik Açılımı” İngiltere Durham Üniversitesi’nden Prof. Dr. Colin Turner. “Bediüzzaman’ın Kur’ânî dünya görüşü, geniş çaplı anlayış ve vizyonu” Malezya İslâm Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Abdülaziz Berghout. “Belâlara karşı Nursi’nin şahsiyet-i mâneviye konsepti” Lyubomır Bonchev, Sofya Üniversitesi, Bulgaristan.
Mezkur zatlar ve diğer bilim adamlarının muhteşem beyan ve tebliğleri, Bediüzzaman Hazretlerinin bir asır önceki görüşlerinin âlem çarşısına yayılmasının ayrı bir mukaddemesidir.
Bütün bu gelişmeler karşısında UNESCO’nun duyarsız kalacağı kanaatinde değilim. Bizde bir söz vardır: “Perşembenin gelişi Çarşambadan bellidir” ve bulutlar rahmetin müjdeleridir, kışların arkasından her dem yeşil ve güzel baharlar gelmiştir. Dolan barajlar daima taşmıştır. Türkiye’nin nüfusu 25 milyon iken Hz. Bediüzzaman “Elli milyon kuvvetindeyim”4 demiştir. Bu misâller ve bu aziz söz, çok mânâları ihtivâ eder ve yoruma açıktır. Bunların ışığı altında bakıldığında, 7 milyarlık büyük dünya ailesinin 193 devletinde 50 milyon ihlâslı ve hakikî Risâle-i Nur talebesinin varlığı olacaktır ve böylelikle müjdelerin tahakkuku tecellî edecektir.
Sempozyum, küllî mânâda dünyada ses vermiştir ve verecektir. Bu itibarla ısrarla üzerinde durduğum, BM’nin görkemli ve insaflı kültür ve eğitim ünitesi UNESCO, önümüzdeki yıllarda kıyamet kopmadan çağın büyük İslâm mütefekkiri Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerini, cihanşümûl çerçeve içinde “Çağın müjdecisi ve çağın halaskârı” olarak anacaktır. O vakit tahminlerin ötesinde, tespit edilen müjdeler küre şehrimizi bütün ihtişamıyla, her şeye rağmen aydınlatacak ve nurlandıracaktır inşaallah.
Dipnotlar:
1- 18-20 Kasım 2007, Basın.
2- Bediüzzaman Said Nursî, Hakikat Çekirdekleri, 21. Bab.
3- Tarihçe-i Hayat, B.S.Nursî, Yeni Asya Neş, s. 140.
4- Mektûbât, 16. Mektub.
22.11.2007
E-Posta:
[email protected]
|