Küresel zulüm arenası içinde, küresel ısınma tahribatı adeta gürültüye getiriliyor...
Oysa bir yandan önü alınmaz egemenlik ve çıkarı uğruna küresel zulümle yeryüzünü zulüm ve kanla bulaştıran gözü dönmüş küresel güçler, diğer yandan sınır tanımaz açgözlülük ve hırsla dünyanın dengesini bozuyor. Küresel zulümle birlikte küresel tahribatı pervâsızca sürdürüyor.
Birleşmiş Milletlerin Uluslararası İklim Değişikliği Paneli tarafından hazırlanan ve geçen hafta dünya kamuoyuna açıklanan yeni “küresel ısınma raporu”, insanlığın kendi günâhının âdeta son bir itirafı olmakta...
Küresel güç ve sermayenin yeryüzünde yaptığı işgal ve zulümleri durduramayan BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon, açık açık “küresel ısınma” çığlığını atıyor.
Uluslararası toplumun küresel ısınmayla âcilen daha fazla mücadele etmesi imdadında bulunuyor. Çıkarları uğruna küresel tahribatı yapan, başta ABD olmak üzere, tahribatçı ülkelere bir şey demeden...
Halbuki küresel zulümde olduğu gibi, küresel çevre ve tabiatı tahribini de hegemonyası hesabına bütün insanlığı felâkete sürükleyen küresel güçler yapıyor.
Rapor, bu konudaki ikazların dördüncüsü. Ne var ki, başta yerküreyi ve atmosferi tahrip eden güçler olmak üzere, kimsenin bu ikazlara aldırdığı yok. Tıpkı küresel zulümle Afganistan’da, Irak’ta milyonlarca insanın katledilmesi dehşetine aldırmadıkları gibi...
* * *
Rapordaki tespitler, tüyleri ürpertici. Sanayileşmiş ülkeler sera gazlarını salmayı sürdürür, ısınma ve tahribat bu hızla devam ederse, öncelikle iklim dengesini bozarak dönüşü olmayan ve tahmin edilemeyen felâketler kapıya dayanacak. Çölleşme yayılacak, buzulların erimesi sonucu deniz seviyesinin yükselmesiyle sel felâketleri yaşanacak.
Küresel sıcaklıktaki artışın bir buçuk santigrat dereceden iki buçuk santigrada yükselmesiyle, yeryüzündeki bitki ve hayvan türlerinin yüzde yirmisi yok olacak. Sıcak hava dalgalarından, kuraklıktan, yangınlardan, tayfunlardan ve fırtınalardan dolayı kitlesel ölümlere yol açan felâketler peşpeşe gelecek. Hastalıklar tırmanışa geçecek, ölümler artacak...
Tam da “Âhirzaman âlametleri”ni bildiren hadisin haber verdiği gibi...
En çok yoksul ve yaşlıların etkileneceği küresel ısınmayla, açlık ve salgınların yayılacağı, kuraklığın artacağı, ormanların yok olacağı, su kıtlığının meydana geleceğini, tarımda verimin büyük oranda düşeceği, hayvan ve bitki türlerinin ise azalacağı raporda açıkça haber veriliyor.
İspanya’nın Valencia kentinde 130 ülkeden 450 uzmanın katıldığı 27. Birleşmiş Milletler Hükûmetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) raporunda, son 100 yılda sıcaklığın 0,74 santigrat derece artmasının başlıca sebebinin, başta gaz, kömür, petrol gibi insanlık için kullanılan, sera etkisi yapan gazların salınımı olduğu ayrıca yer alıyor. İklim değişikliğine insanın neden olduğu bir kez daha vurgulanıyor. Bilimsel verilerin kesin olduğu ve artık “sorgulanamayacağı” belirtiliyor.
Ve 2030’a kadar ekonominin tüm sektörlerinin sera etkisi oluşturan gazların emisyon oranını düşürmesi gerektiği, aksi halde felâketin önünün artık alınamayacağı uyarısı yapılıyor.
Bu bakımdan BM Genel Sekreteri’nin iklim değişikliğinin muhtemel sonuçlarının acil ve zorunlu küresel tedbirlere başvurulmasını gerektirecek kadar korkunç olduğunu söylemesi, menfaat ve hâkimiyet hırsıyla dünyayı tahrip eden insanlık adına açık bir itirafın ikrarı oluyor.
Hatırlanacağı üzere, daha önce Amerikan, Avustralyalı ve İngiliz düşünce kuruluşlarınca ortaklaşa hazırlanan bir raporda, küresel ısınmada geri sayımın başladığı ve on yıl içinde artık geri dönülemez noktaya gelinebileceği bildirilmişti.
“Meydan Okuyan İklim” adlı rapora göre, “geri dönülemez” olarak belirlenen nokta, son raporda da altı çizilen, yeryüzünün 1750 sanayi devrimindeki ortalama sıcaklığından iki derece fazlasına ulaşması...
* * *
Neticede, bir taraftan zâlim ve gaddar güçlerin zulümlerinin kan ve irini, diğer taraftan yine aynı küresel zâlimlerin havaya saldıkları zehirli gazlar ve sanayi atıkları yüzünden, yeryüzü küresel atık, enkaz ve süprüntülerle kirleniyor. Beşerin kirli eli karıştığı yeri karıştırıyor, bulaştığı yeri kirletiyor.
Ahlâk ve edepten mahrum “mimsiz medeniyetin pisliği, dünyayı telvis ediyor”; Bediüzzaman’ın ifâdesiyle “bu vatan-ı dünyevîmizi” yaşanmaz hale getiriyor…
Yine Bediüzzaman’ın terfisiyle, “küre-i arzın bu yangını”nı fitne ve fesadıyla, zulüm ve günâhlarıyla yine insanlar çıkarıyor. (Emirdağ Lâhikası II, 309 -310)
Kısacası, “(Melekler), ‘Yeryüzünde fesad yapacak, kan dökecekleri mi (insanları mı ) yaratacaksın?’ dediler” âyetinin tefsirindeki iki defa “fîhâ” olarak işâret edilen “arzda (yeryüzünde)” kelimesinin tefsiri tecellî ediyor.
“Beşerin fesâdı dahi, Azrâil gibi arzın kalbine kadar pençesini sokup, arzı imâtesine (öldürülmesine) işârettir; demek, “beşer arzın ölümünü intâç eden (netice veren) bir zehirdir” mânâsı bir defa daha zulüm ve tahribatla zehirlenen yeryüzü sahifesinde bütün dehşetiyle okunuyor. (İşârât’ül İ’câz, 251)
Beşerin yeryüzünü fesâda verip katledeceği İlâhî ihbarı, “BM Uluslararası İklim Değişikliği Raporu”yla bir defa daha te’yid ediliyor...
22.11.2007
E-Posta:
[email protected]
|