Bugün Öğretmenler Günü… Gün dolayısıyla “gerçek gündem”le ilgili yazılarımıza bu hafta öğretmenlerin içinde bulundukları sıkıntıları ve sorunları dile getirerek devam edelim.
Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, öğretmenliği şöyle târif ediyor. “Çok özel, çok yüce bir meslek. Bedeli hiçbir maddî karşılıkla ölçülemeyecek kadar saygın. Sevgi ve fedakârlık mesleği. Sınırları okul ve sınıf duvarlarıyla çizilemeyecek, zil ile başlayıp bitmeyecek kadar ağır bir sorumluluk gerektiren kutsal bir görev…”
Peki, 18 milyonu aşan öğrenciye eğitim veren yaklaşık 640 bin öğretmen bu “kutsal görevleri”ni yaparken sıkıntı çekiyorlar mı, sorunları var mı, aldıkları maddî karşılık yetiyor mu, başkaca sorunları var mı?
Bütün bunların cevaplarını kendileri de aynı zamanda “öğretmen” olan ve meslektaşlarının haklarını savunmak durumunda olan eğitim sendikalarının yaptıkları araştırmalarla cevap aramaya çalışalım.
* * *
Eğitim-Bir-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, devletin öğretmene bakıştaki önceliğini değişmesi sonucunda, lider konumu kaybettiğini ve hayata hazırlayan değil, sınavlara hazırlayan durumuna getirildiğinden yakınıyor.
Öğretmenlerin “dağ” gibi sorunlarının olduğunu söylüyor Gündoğdu. Bu sorunların başında maddî imkânsızlıklar ve kendilerine hak ettikleri değerin verilmemesinden şikâyetçi olduklarını belirtirken yaptıkları bir araştırmayı nazara veriyor. Araştırmaya göre, eğitim çalışanları ancak 20 yıl çalışarak ev satın alabiliyor. Evi olmayan eğitimci sayısı ise yüzde 57’yi buluyor. Eğitimcilerin büyük bir bölümü geçim sıkıntısı içinde. Ay sonunu ya zor getiriyorlar ya da borçlanarak geçimlerini sürdürüyorlar.
Gündoğdu kabaca bir hesap yapıyor. Yeni mesleğe başlamış öğretmen 840 YTL alıyor. Bunun 400 YTL’sini kiraya verdiğini düşünürsek geriye 440 YTL kalır. Tek ulaşım aracıyla işine gelip gitse nereden baksanız aylık 100 YTL ulaşım gideri olur. Geriye 340 YTL kalır. Aylık 100 YTL doğalgaz, 30 YTL telefon, 35 YTL elektrik, 25 YTL su faturası, 10 YTL yönetici aidatını sayarsak geriye 140 YTL kalır.
Varın gerisini siz düşünün. Bu öğretmen bir şey yemeyecek, bir şey giymeyecek mi, sağlığına bakmayacak mı? İşte bu yüzden öğretmenler bu ihtiyaçlarını karşılayabilmek için ek iş yapıyorlar.
* * *
Bir diğer araştırmayı da Türk Eğitim Sen yapmış. Araştırmanın satır başlarını verirsek öğretmenlerin durumları net olarak ortaya çıkıyor. Sendika tarafından yapılan ankete göre, öğretmenlerin yüzde 83.1’i 1000-1500 YTL arasında ücret alıyor. Öğretmenlerin yüzde 23.5’i ek iş yapıyor, yüzde 89.6’sı borçla yaşıyor. Öğretmenlerin yüzde 58.3’ü kirada oturuyor. Öğretmenlerin yüzde 78’i bilimsel gelişmeleri takip edemiyor. Öğretmenlerin yüzde 72.7’si çocuğunun öğretmen olmasını istemiyor.
“Çocuğunuzun niçin öğretmen olmasını istemezsiniz?” sorusuna öğretmenlerin yüzde 26.9’u öğretmenlik mesleğinin itibarı kalmadı derken, yüzde 13.3’ü öğretmenlerin gelir düzeyi düşük, yüzde 5’i öğretmenlerin (sözleşmeli, ücretli vb) iş garantisi yok, yüzde 4’ü öğretmenlerin çalışma şartları ağır, yüzde 50.7’si ise hepsi cevabını vermişler.
Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Şuayip Özcan, ankete değerlendirirken, öğretmenlerin artık çocuklarının bile öğretmenlik mesleğini seçmesini istemediklerini, bu durumda yapılması gerekenin, öğretmenlik mesleğine “kaybettiği itibarını kazandırmak” olduğunu vurguluyor.
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası’nın (Eğitim Sen) yaptığı ankete göre ise “Bir takım elbise satın almak sizi ekonomik olarak nasıl etkiler?” sorusunu cevaplayan öğretmenlerin yüzde 49’u bunun bütçelerini çok fazla etkileyeceği, yüzde 32’si çok az etkileyeceği yönünde görüş bildirmiş. Ankete göre öğretmenlerin yüzde 57’si de kirada oturuyor.
* * *
Öğretmen açığı bir muamma. Bakanlığa göre 15-20 bin civarında. Sendikalara göre 200-300 bin… Sendikalar sözleşmeli öğretmenleri hesaba katmadan, Bakanlık bunları da katarak hesaplıyor. AB standartlarında bir eğitim göz önüne alındığında her halükârda öğretmen açığı 40-50 bin civarında.
Eğitim sendikaları vekil ve sözleşmeli öğretmenliğe karşı olduklarını vurguluyorlar. Sadece sözleşmeli öğretmen sayısı şu anda 30 bini geçmiş durumda. Sözleşmeli öğretmenlerin güvencesi yok, sosyal güvenlikleri farklı, bazı maddî ödentilerden faydalanamıyorlar, tayin ve atama hakları sınırlı. Eğitimciler, bu durumun eğitimin kalitesini düşürdüğünü sık sık vurguluyorlar. Bakanlık kadro alınamadığından dolayı öğretmen açığını bu yolla kapattığını söylüyor.
* * *
Öğretmenlerin sorunlarına yine eğitim sendikalarının değerlendirmeleri ile öğreniyoruz. Başta Millî Eğitim Bakanlığı olmak üzere hükümetin bu sorunlara çözüm bulup, neredeyse toplumun bütün kesimini ilgilendiren öğretmenleri sevindirmelidir.
Diğer yandan öğretmenler kendilerine “değer verilmesi”ni istiyor. Zira, ülkeyi yöneten kadroları da öğretmenler yetiştiriyor. Bir de 549 milletvekilinin bulunduğu Meclis’in yaklaşık yüzde 8’inin öğretmen kökenli olduğu göz önüne alınırsa sorunların çözümüne katkı da o oranda artacaktır. Öğretmenler sorunlarına kısa sürede çözüm bekliyor. Bu hakları elbette…
Bütün öğretmenlerimizin “Öğretmenler Günü”nü kutluyor, sorunlarına kısa zamanda çözüm bulunmasını temenni ediyoruz.
24.11.2007
E-Posta:
[email protected]
|