Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 01 Aralık 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

S. Bahattin YAŞAR

Bahtiyar çiftçi



Tebrikler Abdulhalim Bania

29 Kasım 2007 tarihli gazetemizin ikinci sayfasındaki, Said Mürsel Çeşitcioğlu’nun Filipinli Nur talebesi Abdulhalim Bania ile yaptığı röportajı, umarım okumuşsunuzdur. Eğer okumamışsanız kesinlikle okumanızı öneririm. Röportajı yapan kardeşimize de teşekkürler ediyoruz. Gazetemizi de tebrik ediyoruz, çünkü nurun nâşirliğine, nur hizmetlerine, dünyadaki nur haberlerine harika bir tarzda yer vermekte ve kendisine düşen sorumluluğu yapmaya çalışmaktadır.

Muhteşem hikâye; bahtiyar çiftçi

Röportaj içerisinde pek çok orijinal tesbitler var, ama sonundaki hikâye bana muhteşem geldi.

Abdulhalim Bania anlatıyor, hikâye şöyleymiş:

“Bir zamanlar bir çiftçi varmış. Bahçesinin her tarafına bir tür çiçek ekmiş. Çiçek çok renkli ve güzelmiş. Güzelliğinin yanında esasen bir çok hastalığa şifaymış. Ancak köylüler çiftçiye inanmamışlar. Bazı köylüler ise inanmışlar ve hastalıklarına şifa bulmuşlar. Bir gün civar köylerden birkaç adam çiçeğin şöhretini duymuş ve tohumunu köylerine götürüp ekmişler. Şifalı olduğunu onlar da görmüş ve her yere o çiçeğin tohumunu ekmişler. Çiçek bütün köylerde yayılmış ve artık herkes bahçesine o çiçekten dikmeye başlamış. Ama çiftçinin köyünde insanlar hâlâ o çiçeği yetiştirmiyor ve çiftçiye inanmıyorlarmış. İşte bu çiftçi, Bediüzzaman Said Nursî’dir. O çiçekler de Risâle-i Nurlardır. Ben o çiçeği buldum, şimdilerde ise çiçeği büyütmenin peşindeyim.”

Hikâye, günümüz Türkiye’sini oldukça güzel özetlemiş. Resmî zevâtın hâlâ dilinde telâffuz etmekte zorlandığı Risâle-i Nurlar, hemen her alandaki Türkiye problemlerine Kur’ân kaynaklı çözüm teklifleri sunduğu halde, ilgisizlik kan kaybını devam ettiriyor. Bu ilâcın pek çok hastalık için kullanılması zarureti bulunuyor. Durum onu gösteriyor ki, başka bir ilâç da bulunmuyor. Pek çokları denendi ama sonuç değişmedi.

Bu çiçek, hastalıklara şifadır ve kullanılmak durumundadır.

Terörden kaçış, ancak imanla mümkündür

Doğu ve Güneydoğu’daki yaşanan terör sebebiyle, Türkiye on yıllardır terörün acısını yüreğinde yaşıyor.

Peki bu terörün çözümü ne? Bu devâsız bir dert midir? Silâhla mukabele etmenin yeterli sonuç getirmediği anlaşılıyor. Silâhların da kullanılacağı yerlerle birlikte, daha başka alternatiflerin denenmesi aklın gereği değil midir?

Yakın geçmişimiz gösteriyor ki, Doğu ve Güneydoğu’da Risâle-i Nur’lar ile tanışmış olan insanlar, terör belâsından uzak durmuşlardır. Burada dikkat çekici olan şey, imanın, Allah korkusunun, İslâm esaslarının terörden kişileri uzaklaştırmasıdır. Allah’a hakikî anlamda iman eden bir insan, bırakın silâh kullanmayı, insanların en küçük hak ve hukuklarını dahi gözetmeyi, insanları düşünce olarak dahi incitmemeyi,—ahirete imanın bir gereği olarak—düşünecektir.

Onun için Risâle-i Nur eserleri direkt olarak kişi üzerinde imana temas etmektedir. Önce Yaratıcı ile kul arasındaki irtibatı sağlamaktadır. O güçlü, etkili ve sarsılmaz bağ, irtibat sağlandıktan sonra, hayata yansıyacak hareketler kendiliğinden düzene girecektir.

İmanı elde eden insan, o imanın gereği olan kitaba, o kitabın uygulayıcısı olan Peygambere ve o Peygamberin ortaya koyduğu hayat hallerine (Sünnet-i Seniyyeye) riâyet etmeyi kendisine görev addedecektir.

Çare, vicdanı tamir etme ve onun hükmetmesine gayret göstermededir.

Kel de var, ilâç da var; ama ilâcı kullanmıyorlar

O peygambere benzeyen hayat hallerinde, en muhteşem davranış örnekleriyle karşılaşılacaktır. Dünyanın cennetâsâ bir iklime geçmesi, insanların birbirlerinin hak ve hukuklarını gözetmeleri, ancak yapılan bütün davranışların bir gün hesabının sorulacağı düşüncesiyle mümkündür.

İmanı olmayan bir insan her türlü haksızlık ve hukuksuzluğu yapmakta bir beis görmeyecektir. Dünyadaki cezalar da zaten pek de adaleti sağlamıyor. O zaman her türlü terör, her türlü şekliyle yaşanır hale gelecektir. Burada hakim kanaat ve itibar edilen düsturlar da din esaslarıdır.

Bediüzzaman, bu coğrafyayı çok iyi tahlil etmiş bir âlimdir. Ona göre de hastalıklara tedavi önerileri sunmuştur. Şarkı ayağa kaldıracak unsurun din olduğunu, dinin ancak hayata hayat olabileceğini, hayatın da hem nurunun, hem esasının din olduğunu dikkatlere sunmuştur. Neticede de, bu milletin ihyasının hayatlanmasının ancak din ile olacağını belirtmiştir.

Netice itibariyle belirtelim ki, insanların teröre bulaşmasının panzehiri, Risâle-i Nur eserleridir.

Bu ilâç kullanılmadığı sürece, sıkıntılar devam edecektir.

Çiçekler ülke ülke gezerken, yeni yeni alıcılar ve hayranlar bulurken; Türkiye hem kurumsal hem de bireysel anlamda bu tanışmaya geç kalmaktadır. Ya da tanıyanlar açısından niteliğin artmasına çaba sarf edilmelidir. Böylece toplumsal ve bireysel hastalıkların tedavisinde geç kalınmamış olunacaktır.

Filipinli nur kardeşin anlattığı hikâye ibretlik.

Kurumsal anlamda Türkiye için de, bireysel anlamda her bir insan için de, hastalıklara ilâçlar hemen yanıbaşınızdaki raflarda. Kullanan tedaviyi bulacaktır.

İnsanlık ailesinin yeryüzü bahçesinden güzel haberler geliyor.

Nur içinde yatasın bahtiyar çiftçi. Çiçeklerin dünyaya devâ sunuyor.

01.12.2007

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (24.11.2007) - “Def-i şer, celb-i nef’a râcihtir”

  (17.11.2007) - Pozitif iç konuşmalar, kişiyi mutlu kılar

  (10.11.2007) - Dalâlet ve küfür dışında; her şey güzeldir

  (03.11.2007) - Her insanın tenkid edilebilecek bir tarafı mutlaka vardır

  (27.10.2007) - Herkesin alkışlanabilecek bir tarafı mutlaka vardır

  (20.10.2007) - İnsan, yüzündedir

  (13.10.2007) - İnsanlık “nitelik” kazandı

  (06.10.2007) - “I’m muslim don’t panic’

  (29.09.2007) - “Siz, kimlerdensiniz?”

  (22.09.2007) - Yanlışın kim tarafından yapıldığı önemli mi?

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT


 Son Dakika Haberleri