Suları tersine akıtmak isteyenler çalışmalarına hız verdi. Dünya âlem, ‘Uyuşturucu ve alkol ile nasıl mücadele ederiz?’ diye düşünürken, bizdekiler alkolü teşvik etmenin telâşına düştüler.
Çelişki şurada: Sigara gibi daha az zararlı olan bir alışkanlığa savaş açanlar, daha büyük tahribatlara sebep olan alkollü içkilerin teşvik edilmesine ses çıkartmıyor, çıkartamıyor...
Dünyadaki örneklerden de hareketle Türkiye, sigaraya karşı en azından görünüşte savaş açmış durumda. Kapalı mekânlarda sigara içilmesine yüklü miktarda ‘para cezası’ veriliyor. Bu cezalar fiilen uygulanmasa da milletin de kabul ve desteğiyle çoğu yerde artık sigara içilmiyor. ‘Kabadayı’lık yapıp içmeye kalkışanlara da itiraz sesleri yükseliyor. Nitekim, otobüste, minibüste, uçakta ya da hastahane gibi yerlerde artık sigara içenlere rastlamak neredeyse imkânsız.
Bunlara ilâve olarak, sigaranın reklâmı da yapılamıyor. Gazetelerde sadece ‘fiyat ayarlamaları’nın ilânları verilebiliyor ki, bunu da kimsenin itiraz ettiği yok.
Gel gelelim, sigaradan binlerce kez daha fazla zararlı olan ‘alkollü içkiler’in reklâmı ise almış başını gidiyor.
Tekrar soralım: Alkollü içkiler, sigaradan daha mı az zarar veriyor? O halde, gazetelerde sigaraların reklamı yapılamıyorsa aynı gazetelerde alkollü içkilerin reklâmı nasıl yapılıyor? Daha doğrusu niçin yapılıyor? Daha da doğrusu, niçin yaptırılıyor?
Yeşilay gibi kuruluşlar da imkân ve fırsat buldukça; sigara, alkollü içki ve benzeri ‘kötü alışkanlıklar’ın zararlarını kamuoyuna anlatmaya çalışıyorlar. Hemen ifade edelim ki bu çalışmalar kesinlikle yeterli değiltir. Yeşilay, maddî imkânsızlığı hatırlatarak, devletten, sivil toplum kuruluşlarından ve hayırseverlerden ‘maddî destek’ bekliyor, istiyor. Bu desteği istemekte haklı. Ancak vatandaş neticeye bakıyor ve alkollü içki üretenlerin atı alıp, Üsküdar’ı geçmek üzere olduğunu görüyor...
Alkollü içki üretenler gazetelere reklâm vermekle kalmıyor, artık işi daha da büyütmüşler ve ‘özel ek’ler veriyorlar. Bu eklere örnek olması bakımından Vatan gazetesinin ‘ücretsiz’ “Rakı Kültürü” ekini gösterebiliriz. (28 Ekim 2007) Aynı gün başka gazetelerin de benzer ‘ek’ler verdiğini hatırlatalım. İlgili eklerde, ‘alkollü içki, rakı’ övülmekte, nasıl içilmesi gerektiği hususunda ‘ilmî makaleler, yazılar’ yer almaktaydı.
Bütün bunlar olurken, devlet; anayasa gereği ‘toplumun sağlığını’ nasıl koruyacak? TBMM ‘kulis’inde sigara içilmesini yasaklayanlar, alkollü içkilerin bu derece teşvik edilmesi karşısında niçin ve nasıl sessiz kalabilirler? TBMM’de bir ‘sağlık komisyonu’ yok mu? Var ise, bu reklamlar onları hiç endişelendirmiyor mu?
Tekrarlamakta fayda var: Alkollü içkiler sigaraya nisbetle daha fazla zararlı ve öldürücü olduğu halde bu ilgisizlik neyin nesi? Geçen yıllarda alkollü içki reklamları gazetelerde yer almıyor ya da alamıyordu. Ne oldu da son yıllarda bu reklamlar kolayca gazete sayfalarını ‘kir’letebiliyor? “Türkiye’yi idare edenler”in bu konuda söyleyeceği söz, alabileceği tedbirler yok mu?
Sigara gibi ‘küçük zarar’a engel olup, alkol gibi ‘büyük zarar’ı teşvik etmek; sineğin ısırmasından kaçıp, yılanın kucağına düşmekten farkı var mı? “Rakı”cılar reklâm yaparken “Gel de içme!” diyor. Bize de “Gel de kızma!” demek düşüyor...
01.12.2007
E-Posta:
[email protected]
|