Kanunsuz olarak uygulanmaya devam eden ‘kamusal alanda başörtüsü yasağı’ doğrudan ya da dolaylı olarak yine gündeme geldi. KONDA araştırma şirketinin yaptığı “Gündelik yaşamda din, laiklik ve türban” başlıklı araştırma, başörtüsü takanların sayısının ‘arttığını’ ortaya koymuş.
Tabiî ki başörtüsü yasağının ve sebep olduğu sonuçların çok yönlü değerlendirilmesi gerekir. Yasağı savunanlar, ortaya konulan bu araştırmadan ‘korku’ üretmenin peşindeler. “Eyvah! İnançları gereği başını örtenler, tesettürü tercih edenler artıyor. O halde, yeni ‘yasak’lar, yeni ‘bahaneler’ üretelim” diyebilirler. Araştırmanın, manşetlere taşınmasında böyle bir niyet ve hedef olabilir.
KONDA’nın 41 ilde 5 bin 289 kişiyle yaptığı araştırmaya göre, son dört yılda başını örtenlerin oranı yüzde 64.2’den 69.4’e çıkmış. Tesettürü tercih edenler, ‘Niçin örtündünüz?’ sorusuna; yüzde 73 nisbetinde ‘İnancımın gereği’ cevabını vermiş. Aynı araştırmaya göre, ‘İsteyen memurlar başını örtebilmeli’ diyenlerin sayısı da 2003’te yüzde 62.6 iken, yeni araştırmaya göre bu nisbet yüzde 78.9’a yükselmiş. (Milliyet, 4 Aralık 2007)
Araştırmada ‘yabancı’ olmadığımız başka neticeler de var. Bütün bu araştırmanın neticesi, ortada bir “Türkiye gerçeği” olduğu ve Türkiye’yi ‘idare edenler’in bunu görmek istemediği şeklinde özetlenebilir.
Kimse “Türkiye gerçeği”nden korku üretmeye çalışmasın. Başörtülü sayısının arttığı doğrudur. Ancak bu artışın, aynı nisbette ‘şuurlanma’yla desteklenip desteklenmediği tartışmalıdır. Arzumuz ve duâmız, başörtülü sayısının artışıyla orantılı olarak bu şuurlanmanın da artmasıdır.
“Başörtüsü”ne ısrarla “türban” diyenler ve bu tercihten korku üretmek isteyenler asıl şunu düşünsün: “Bunca yıl aleyhinde çalıştığımız halde, niçin başörtülülerin sayısı artıyor?”
Bu soruya ne cevap vereceklerini bilemiyoruz. Ama bildiğimiz bir şey var: Sular tersine akamaz. İslâm dini ve onun emri olan ‘tesettür,’ insanın yaratılışına uygun bir emirdir. Dolayısı ile insanların doğruyu, hakkı tercih etmesi yaratılışlarının gereğidir. Gerçeğin tebliğ edildiği ve fıtratı bozulmamış hiç bir insan, ‘tesettür emri’ni garip karşılamaz. Tesettürün ‘önlenemeyen yükselişi’nden korku üretme telaşında olanlar hadisenin bu yönüne de bakmalıdırlar.
Başörtüsü yasağının sadece üniversite öğrencilerinin önünü kesmediği de ortada. “Yasak kalksın” denildiğinde bu talebin sadece üniversite ile sınırlı olmadığı da bilinmelidir. Nitekim, ankete katılanlar da aynı şeyi düşünmüş ve “İsteyen memurlar başını örtebilmeli” diyenlerin nisbeti yüzde 78.9 olarak ortaya çıkmış.
Kimileri ortaya çıkan sonuçları değerlendirirken ‘koku’ üretmeyi planlamış olabilir. Ama bu anket, nasıl yorumlanırsa yorumlansın nihayetinde “Türkiye gerçeğini” ortaya koyan bir araştırmadır. O halde, Türkiye’yi ‘idare edenler’e düşen, bu ve benzeri anketleri dikkate almak ve kanunsuz yasağa bir an önce son vermek olmalıdır.
Milletimiz, anketlerden korku üretmek isteyenlere papuç bırakmayacak şuura da ulaşır inşallah...
06.12.2007
E-Posta:
[email protected]
|