Ankara’da iç gündemin belki de en önemlisi, Yüksek Askerî Şûra’da Başbakan ve Millî Savunma Bakanının bu defa da “irticaî suç”tan ordudan ihrâç kararlarına imza atıp altına “şerh” koyması oldu. Oysa herkes biliyor ki YAŞ, herhangi bir Meclis komisyonu değil ve Başbakan da komisyon başkanı değil. Kararları imzalamaması halinde zaten yürürlüğe girmez; “oy çokluğu” ile de olsa...
Zira şûra başkanı olarak Başbakan Erdoğan’ın yargısız “irtica isnadı”nı ayıklamaya hakkı vardır. Tıpkı daha önce Başbakan Demirel’in bu tür emr-i vakileri “inceleme”ye alıp müzâkere dışı bıraktırdığı gibi. Keza Gül’ün bakanken “şerh” koyduğu ihraç kararlarını “cumhurbaşkanı” olarak imzalaması, bir başka siyasî garâbet! Siyasî iktidarın her yaptığına bir “hikmet” aramakla “görevli” medya kalemşörleri, buna bir dizi “gerçekçe” izâfe ettiler. Neymiş; “Cumhurbaşkanı imzalamazsa YAŞ kararları yürürlüğe girmez”miş! Dahası, devletin birliğini temsil ettiğinden “imzalamaması olmaz”mış vesâire...
Bu durumda “Cumhurbaşkanı Gül”ü, “Başbakan Gül”e şikâyet etmek gibi bir ucûbe ortaya çıkıyor. Neticede tablo, dört yıl boyunca anayasayı dahi değiştirecek güce sahip olmanın ardından, içinden istediği bir ismi Cumhurbaşkanı yapan tek başına bir siyasî iktidara hiç yakışmıyor...
* * *
Ne yazık ki AKP hükûmetinin “kırılgan politikaları” bununla kalmıyor; inanç ve mânevî değerlere dair hemen hemen her meselede nüksediyor. Sahi, özelleştirme ihâlelerinde, “yabancıların mülk edinmesi”nde, “B2 orman yasası”nı ısrarla yeniden Meclis gündemine getiren hükûmet, neden antidemokratik dayatmalara karşı uluslar arası kural ve demokratik uygulamaları sözkonusu etmez?
Niçin AB’nin her ilerleme raporunda şart koştuğu, demokrasinin olmazsa olmazlarının başında gelen, askerin siyasî demokratik otoritenin emrinde olmasını ileri sürmez? “Alevî açılımı”nı gündeme getiren Başbakan, neden “yaş kararlarının yargıya açılması” açılımını ciddîyetle gündeme getirmez? Bunun için daha kaç kişi sırf eşi örtülü olduğu, evinde biblo ve heykel bulundurmadığı ya da radyodan ilâhî dinlediği benzerî nedenlerle hayatını verdiği mesleğinden edilecek?
“Leyla Şahin davası”nda AİHM’e YÖK’ün yasağını hatırlatan hükûmet, AB’nin demokrasi ve özgürlük kriterlerini, “dinî bir vecîbe olan başörtüsünün yasaklanmayacağına dair” teminatlarını nazara vermedi. Dahası yasakçı YÖK ve rektörlerin “uydurma gerekçeleri”ni savunup yasadışı yasağı savundu.
YÖK’ün düzeltilmesini “yeni anayasa”ya bırakan siyasî iktidar, belli ki bu hususta da Erbakan’ın ifâdesiyle “pansuman tedbirler”le problemin üstünü örtme peşinde. YÖK yasasını ve Anayasanın ilgili 130. ve 131. maddelerini gündeme getirmekten hâlâ sakınıyor. YÖK’ün, bütün demokratik ülkelerde olduğu gibi en azından yüksek öğrenimi koordine eden konuma çekilmesini hep erteliyor. İmam hatiplerin de içinde bulunduğu “kat sayı haksızlığı”nı tamamen rafa kaldırıyor.
Millî Eğitim Bakanlığı, devam eden ve binlerce öğrencinin hakkını ketmedip haksız yere mağdur eden bu uygulamayı tâdil etme konusunda en ufak bir çaba göstermiyor...
* * *
Bir diğer “kırılganlık”, Kur’ân kurslarındaki 28 Şubat “postmodern darbe dönemi”nden kalma “yaş yasağı”nda da beş yıldır bir düzeltme yapılmış değil. Hâlâ yüzde doksan dokuzu Müslüman olan ve bin yıl Kur’ân’a şerefle hizmet etmiş bir milletin çocukları, kendi dinlerinin kitabını öğrenmede yaş engeliyle karşı karşıyalar...
Diyanet’e bağlı Kur’ân kurslarında ve camilerde, çocukların Kur’ân öğrenimi için ilk öğretimin beşinci sınıfını bitirmiş olmaları, okul zamanında ise en azından ilk öğretim mezunu olmaları şartı devam ediyor. Aksi halde çocuklara Kur’ân’ı öğreten imam ve hocalar hakkında soruşturma açılmasıyla cezaî müeyyideye tabî tutulabiliyorlar. Daha ne kadar beklenecek?
Peki bu “YAŞ’ta şerh politikası” neyi çözdü? Hükûmet birçok hususta olduğu gibi millete, “ne yapayım elimden bir şey gelmiyor” örtülü mesajını vermeye ve “seçmene selâm” göndermeye ne zamana kadar devam edecek?
Kısacası, kazanılmış hakları dahi kaybettiren AKP hükûmetinin bu hususta da işi “yaş”! İnanç özgürlüğü ve din eğitimi ve öğretimindeki tâvizkâr ve çekingen tavrı “yaş iş...”
Siyasî iktidar, milletin verdiği desteğin hakkını vererek biran evvel bu “yaş iş”ten kurtulması gerekiyor. Yoksa bu gidişle millet de günün birinde AKP’ye “şerh” koyar...
Bizden hatırlatması...
10.12.2007
E-Posta:
[email protected]
|