Hayallerim boşlukta gezindiği zamanlarda çareyi kendimle yüzleşmekte buluyorum çoğu zaman. Çünkü insanın, yaratılış gereği her zaman kendisiyle yüzleşme ihtiyacı içinde olduğunu düşünüyorum. Kendisiyle yüzleşmekten korkan insanların veya bu ihtiyacı görmeyenlerin, görmek istemeyenlerin istikametli bir hayat tarzına yaklaşmasının zor olacağını kabul edenlerdenim. Bundan dolayıdır ki kendi kendimle yüzleşmekten korkmamaktayım. Hatta bunun benim için bir zevk olduğunu söyleyebilirim.
Yüzleşmenin önemli vasıtası düşünmek ve arkasından da hayallere dalmaktır şüphesiz. Zaten düşünmek ile hayal kurmayı birbirinden ayırmak da o kadar kolay olmamaktadır. İnsanın kendine gelmesi için düşünmek nasıl bir ihtiyaç ise, güzelliklere kanat açması için de hayal gücüne o kadar ihtiyacımız bulunmaktadır.
Hayal, Yaratıcının insanlara vermiş olduğu büyük bir nimettir. Hayal, insanı bütün kâinatta gezdirebilecek bir güce sahiptir ki, insanın maddî imkânlarıyla gerçekleştirmekten aciz olduğu bir çok hadiseyi o rahatlıkla yerine getirebilmektedir. Bu sebeple hayal etmek insan hayatının önemli bir kesitini oluşturmaktadır.
Hayatta her şeyin bir gayeye istinâden oluşması gerçeği hayallerin de gaye sahibi olması gerekliliğini ortaya koymaktadır ki, böyle olduğu takdirde adeta başıboş hayatlar bir anlam kazanmakta, adeta pusulası olmayan gemiler istikametini bulmakta ve bozulmuş olan işler rayına girmiş olmaktadır.
İnsan gayesiz hayallerden korkmalıdır. Hayalperest diye nitelenen insanlar, gerçekleşmesi mümkün olmayan anlamsız hayaller peşinde koşan insanlar olmalıdır. İnsan hayal etmeli ama hayalperest olmamalı. İnsan, olabilirliği olan hedefler için hayal nimetini kullanmalı. İnsan, olması muhakkak olanlar için hayalini devreye sokmalıdır.
İnsanın önemli hassâları olan duygularla hayaller aynı mecrâda yol almalı. Hayal akıl ile tercihini yapmalı, ona kalb istikamet vermeli. Kendimizle yüzleştiğimiz zamanlarda akıl ve kalbimiz hayalimizin boşluklarda gezmesine izin vermemeli. Hayal kendimizle yüzleşme ameliyesinde bize yardımcı olmalıdır.
Düşünmek güzel hayallerle değer kazanır. Hayal etmek düşünceden bağımsız olmamalı. Güzel ve doğru düşüncelerle ancak hayaller çok güzel ülkelere bizleri götürebilir. Aksi takdirde nefsin emrinde olan hayalin, kumanda merkezinde hiç de hayatımıza güzel yön vermeyecekler oturacak, bizleri karanlık âlemlerde, dalgalı denizlerde, fırtınalı çöllerde perişan bir şekilde gezdireceklerdir.
Hayallerimizi cehlin eline vermemeliyiz. Hedeflerimizi nefsin arzuları tesbit etmemeli. Hayalimiz akıl ve kalbin belirlediği alanlarda gezinti yapmalıdır. Böyle olursa hayat gemimiz selâmetli sahillere demir atacak, denizlerin dağvârî dalgaları hayat gemimizi sarsmayacaktır. Hayallerimiz istikametle yoluna devam ederse, karanlık gecelerin korkunç fırtınaları bizi korkutmayacaktır.
Yarattığı varlıkların haddi hesabı olmayan Rabbimiz, bizlerden zihnimizi, fikrimizi güzelliklere ve doğruluklara açan hayaller kurmamızı istemektedir. O hayallerimizle doğruları bulmamızı istemektedir. Hayatın her safhasını ve cihazını bize emanet veren Rabb-i Rahîm hayal nimetiyle de hayatımızı güzelleştirmiştir. Her nimeti yerli yerinde kullanmamızı istediği gibi, hayallerimizin de doğru yerlerde kullanılmasını arzulamaktadır.
Doğrulara varmak, verilen emanetleri yerli yerinde kullanmak için hayatın bütün safhalarında kendimizle yüzleşmeyi denememiz gerekmektedir. Yaptıklarımızın doğru olup olmadığını sorgulamamız gerekmektedir.
Hayatımızı yaşadığımız mekânların temiz olması önemli olduğu gibi, hayallerimizi gezdirdiğimiz âlemlerin bizleri kendimize getirmesi için çirkinliklerden ve kirliliklerden arınmış olması gerekmektedir. Bu sebeple temiz hayaller vasıtasıyla yapacağımız yüzleşmeler hayatımızın bir parçası haline gelmelidir.
08.01.2008
E-Posta:
[email protected]
|