Geçtiğimiz günlerde Körfez ülkelerinden ulaşan haber bizi gayet memnun etti. Bu ülkelerin (Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt, Umman, Katar ve Bahreyn'in oluşturdu 6 ülke, hepsi körfeze komşu) tamamı monarşi ile idare ediliyor. Henüz demokrasi kapılarını çalmış değil. Ama, demek ki monarşi ile idare edilmek bu kabil birlikteliğe engel teşkil etmiyormuş. Dileriz bu birlik demokrasiye geçişi de hızlandırır.
Bu ülkelerin gayri safi millî hâsılası 715 milyar dolar civarında. Yani, Türkiye'nin iki katı kadar, toprak büyüklüğü olarak da Türkiye'nin 3,5 katı.
Bu haberin bizi memnun etmesinin birinci sebebi İslâm ülkelerinin bölünmüşlük görüntüsünden kurtulmasına katkı sağlamasıdır. Bir diğer nedeni ise bu ülkelerin güç birliğine şiddetle ihtiyaçları var. Sadece bu ülkelerin değil bütün İslâm ülkelerinin böyle bir dayanışmaya ihtiyacı var. Boğuşmak zorunda olduğu dünya kadar büyük problemlerinden de bu kabil dayanışmalarla kurtulabilir.
Bu birliğin bir diğer güzel tarafı, üye ülke vatandaşlarına ülke sınırları içinde seyahat etme, alış veriş yapma, iş kurma, yatırım yapma, ev ya da arazi satın alma gibi imkânlar sunmasıdır. Bu sayede farklı kültürlerin kaynaşması sağlanmış olacak, fikir alış verişi hızlanacaktır. Belli yerlerde biriken finans kaynakları ihtiyaç alanlarına kayacaktır. Beyin göçü engellenecek, akil insanların öncülüğü artacaktır. Şüphesiz bu gelişme ekonominin çeşitlenmesini de sağlayacak, gelir kalemleri petrol ve doğalgaz gibi iki kalem altında toplanmaktan kurtulacak, sanayide ve teknolojide de büyük gelişmeler olacaktır.
Bilindiği gibi AB de böyle başlamıştı, önce demir çelik ve kömür ticareti üzerine işbirliği kurulmuştu. Daha sonra bu birlik ekonomik işbirliğine, oradan da Avrupa Topluluğuna daha sonra da Avrupa Birliğine dönüşmüş oldu. Bugün 26 ülkeden 16'sı aynı para birimini kullanıyor. Ortak Anayasayı da onayladıkları zaman belki de isim değişikliğine gidilecek Auro Birleşik Devletleri adı altında yeni bir devlet doğmuş olacaktır.
Körfez bölgesinde veya Ortadoğu'da da aynı gelişmeler yaşanabilir. Dinleri, kültürleri bir olan veya bir birine çok yakın olan bu ülkelerin ayrı durması ne kadar yanlış. Bunlar bir zamanlar Osmanlı Devletinin bayrağı altında bir ve beraber yaşıyorlardı. İngilizlerin ayrımcı politikaları yüzünden bu hale geldiler. Bugün bu yanlışa dur denmiş ise bu durum bizi memnun eder/etmelidir.
Bugüne kadar İslâm dünyasında birçok birlik kurulmuş ve kurulmaya da devam ediyor. İslâm Konferansı Örgütünün faaliyetleri, buna bağlı olarak ekonomik alandaki ortak gelişmeler büyük ümit vermektedir.
Körfez ülkelerinin kurduğu bu birlikte fazlasıyla önemsediğim önemli bir husus var. O da; bu ülkeler arasındaki sınırların (sadece ekonomi alanında da olsa) kalkmış olmasıdır. İşe bununla başlanılması gayet isabetli olmuştur.
İslâm Birliği sağlandığında Müslümanların bayramı gerçekleşmiş demektir. Bediüzzaman Said Nursî, İttihad-ı İslâmı "bayram" kelimesiyle ifade etmektedir. Bu mânâda meydana gelen her gelişmeyi de o bayramın "müjdecisi" olarak nitelemektedir.
Dolayısıyla "Körfez Ülkeleri Ortak Pazarı" da bu açıdan bakıldığında gelecek bayramın arefesi sayılır. Bayram sabahında kavuşmamız yakındır.
05.01.2008
E-Posta:
[email protected]
|