22 Temmuz seçimlerinin ardından "sivil anayasa" adı altında anayasada kapsamlı değişikliği gündeme getiren AKP'nin, taslak üzerindeki çalışmalarını tamamladığı ve taslağı basıma verdiği söyleniyor. Taslak, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın belirleyeceği bir tarihte kamuoyuna açıklanacak. Aynı anda, internet sitesinden de diğer anayasalar ve bu konuda yapılan çalışmalarla birlikte, gerekçelerinin de duyurulacağı belirtiliyor.
Geçen yılın Aralık ayı sonunda açıklanacağı duyurulmasına rağmen, taslağın duyurulması 2008'e sarkmış oldu. 2008'in en önemli gündem maddelerinden birini oluşturacak olan yeni anayasa çalışmaları, bilindiği gibi, Prof. Dr. Ergun Özbudun başkanlığındaki akademisyen heyetine hazırlattırılmış, daha sonra AKP'nin hukukçu kurmayları tarafından son şeklinin verilmesi çalışmaları yapılıyordu.
Çalışmalar yürütülürken, "daha özgür ve sivil bir anayasa" olması için bazı sivil toplum kuruluşları da toplantılar yapmaya başlamıştı. AKP'nin hazırladığı taslakta STK'ların ortaya koyduğu değişiklikler yansıyacak mı, hep beraber göreceğiz. Bu çalışmalardan en kapsamlısı aralarında TOBB, TİSK, TÜRK-İŞ, HAK-İŞ, MEMUR-SEN, KAMU-SEN, TESK VE TZOB, TBB, TÜSİAD, MÜSİAD, ASKON, KA-DER, KAGİDER, TUSKON, TÜGİAD, TÜGİK, TÜRKONFED ve TVYD'nin bulunduğu 83 sivil toplum kuruluşundan yaklaşık 250 kişinin katıldığı "Anayasa Platformu Ulusal Çalıştayı" olmuştu. Buradan çıkan neticeleri geçen günlerde bu köşede yazmıştık. (14.12.2007)
Bu çalışmadan başka, MÜSİAD ve MAZLUMDER'in de hazırladığı taslaklar açıklandı. MAZLUMDER'in yaptığı çalışmada yer alan birkaç konuyu bazı satırbaşları ile buraya almak istiyorum. "Sivil anayasaya insan hakları ve özgürlükler açısından öneriler" ismiyle açıklanan çalışmada şöyle denilmişti: "Tarafsız devlet, ideolojisiz anayasa olmalı. Anayasada özgürlük asıl, sınırlama istisna olmalı; özgürlükleri keyfî ve ideolojik gerekçelerle sınırlayan birtakım yasaklara yer verilmemelidir. Laiklik; herkesin din ve vicdan özgürlüğünü, inanma ve inanmama hakkını garanti altına alacak bir anlayışla, açık ve anlaşılır bir tanıma kavuşturulmalıdır. Türkiye'nin demokratik bir ülke olması için yeni anayasa, askerî bürokrasinin siyasî iktidarlar üzerindeki vesayetine son vermeli, seçilmiş sivil otoritenin hâkimiyetini tesis etmelidir. Sivil anayasa, yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı ilkeleri dâhilinde hukukun üstünlüğünü hâkim kılmalıdır. İfade özgürlüğü en geniş hali ile tanınmalıdır."
Keza, MÜSİAD'ın açıkladığı çalışmada yer alan, "devlet için resmî bir ideoloji tarif edilmemesi, tüm düşüncelerin eşit şartlarda yarışarak siyaset yapmasına izin verilmesi" gibi önemli teklifler yer almıştı.
Dikkat çekici bir durum da gözlerden kaçırılıyor. AKP ve sivil toplum kuruluşları teklifler, taslaklar hazırlarken, Meclis'te grubu bulanan partilerin henüz bir çalışma yapmaması ya mevcut anayasadan memnun olduklarını gösteriyor, ya da kendi taslaklarını AKP'nin taslağından sonra açıklayacaklarını.
* * *
Hükümet, sivil toplum kuruluşlarının üzerinde çalıştıkları bu teklifleri mutlaka dikkate almalı ki, herkesin üzerinde anlaştığı "sivil" bir anayasa yapılabilsin. Yoksa, sadece 6 kişilik akademisyenler heyeti veya AKP'nin hukukçu kurmaylarının hazırladığı bir anayasa olarak hatırlanmaktan kurtulamaz.
AKP kanadında taslak çalışmaları yürüten heyetin başında yer alan Dengir Mir Mehmet Fırat, "Tam anlamıyla sivil bir anayasa olacak" güvencesi veriyor, ancak "İster sağ, ister sol iktidar gelsin, bunu rahatlıkla uygulayabilir ve kolay kolay da değiştirme ihtiyacı duymaz" demeyi de ihmal etmiyor. Fırat , "Sürpriz var mı?" sorularına karşılık ise, "Anayasanın bizzat kendisi sürpriz" diyerek karşılık veriyor. Sakın, özgür ve sivil bir anayasa beklerken eskisinden çok az farklı bir anayasa taslağı sürprizi ile karşılaşmayalım. İhtilâl anayasasının yerine yeni bir anayasanın hazırlanması için bir fırsat yakalanmıştır ve bu fırsat iyi kullanılmalıdır.
Bu tartışmalar yapılırken, korkulara kapılmadan, açık yüreklilikle yapılmasının yolları da açık tutulmalıdır. "Hele bu sefer bunu yapalım, gerek duyulduğunda yeniden değişiriz" mantığı tamamen terk edilmelidir. Çünkü, zemin sağlam yapılmazsa, yeni ilâveler fayda vermiyor. Tıpkı, 1982 anayasasının üçtü birinin değişmesine rağmen, düzelmediği gibi. Bunun için de her kesim bu konuyu özgürce tartışabilmelidir. Korkularla, vehimlerle bu tartışmaların önüne geçilmemelidir.
Türkiye, artık 12 Eylül ihtilâlinin ürünü olan bu anayasadan bir an önce kurtulmalıdır. Kurtulurken de mevcut anayasanın antidemokratik ve statükocu yaklaşımlarından tamamen arındırılması gerekir. Yani, yeni anayasada 12 Eylül'ün izleri tamamen silinmelidir.
TBMM Başkanı Köksal Toptan'ın "yeni yıl mesajı"nda dediği gibi, "Bu dönem Meclis iktidar ve muhalefetiyle, yoğun bir çalışmanın ardından, toplumun tüm kesimlerinin uzlaştığı yeni anayasayı, Türkiye'ye kazandırmalıdır." Millet de bunu ümit ediyor. Bunu ümit ederken, hayal kırıklığı yaşamak istemiyor.
Özgürlükçü, sivil, temel hakları gözeten, demokratik yeni bir anayasa milletin arzusudur. Bunun için de 2008'e özgürlükçü bir anayasa yakışır.
05.01.2008
E-Posta:
[email protected]
|