Yeni yıla girerken ekonomi için yapılan değerlendirmelerde, ağız birliği etmişçesine, içte ve dışta yoğunlaşan risk faktörlerine ve kırılganlığın arttığına dikkat çekilmesi anlamlı.
Beş yıldır çizilen pembe tabloların sonuna mı gelindi? Yine "acı ilâç" dönemine mi giriyoruz?
2008'in peş peşe gelen elektrik, doğalgaz ve akaryakıt zamlarıyla karşılanması, çoktandır bu çeşit zamları duymamanın verdiği rehavet ve gevşekliği hafiften silkelemeye başladı. Eskisinden daha yüksek ödeme rakamları içeren faturalar evlere ulaştıkça bu sarsıntı büyüyebilir.
Gerçi ilgili bakanlar "Beş yıldır zam yapmıyoruz, bunları anlayışla karşılayın" diyorlar ve şimdilik halkın ekseriyeti bu anlayışı gösterebilir.
Ama zaman içinde zihinlerde "soru işaretleri" de belirmeye başlar. Bu sürecin, "Bunların da eski hükümetlerden farkı yokmuş" kanaatine dönüşmemesi ise, bundan sonraki politikaların ve uygulamaların seyrine bağlı.
Bilindiği gibi, tüketici bütçelerini olumsuz etkileyen böylesi zamlar, devlet bütçesindeki delikleri kapatmak için kullanılan klasik yöntem.
Ne zaman bütçe açık verse, halkın kesesinden karşılamak için bu zamlar yapılır. Vergi artışları ve duruma göre yeni vergiler de cabası.
Şimdi de, eski devirlerdeki boyutta olmasa dahi, yine benzer bir duruma mı geldik?
Geçen dönem AKP hükümetinin ekonomiyle ilgili önde gelen bakanlarından biri olarak görev yapan, ama seçim öncesi sürpriz bir şekilde aday olmayarak siyasete ara verme kararı alan Abdüllatif Şener'in 2008 başında var olan ekonomik tabloya dair tesbitleri dikkat çekici.
31.12.07 tarihli Milliyet gazetesindeki değerlendirmesinde ekonominin yeni yılda iki yönden kırılganlığa açık olduğunu ifade eden eski Bakana göre:
İçeride, enflasyonun, hedeflenen oranın iki katını bulması; işsizlik ve cari açıktaki artış ve büyümedeki düşüş, çok önemli risk faktörleri.
Dışarıdaki en büyük risk ise, ABD'de 300-500 milyar dolar tutarındaki geri dönmeyen krediler. Bundan dolayı bir dalgalanma yaşanırsa, yıllardır Türkiye'deki cari açığı finanse eden para bolluğunun biteceğini söylüyor Şener.
Yani, beş yıldır devam eden pembe tabloların en önemli dayanağını oluşturan "sıcak para cenneti"nin sona erme riski kuvvetle vârid.
Öte yandan, Amerikan ekonomisinin daha derin bir kriz içinde bulunduğuna ilişkin çarpıcı değerlendirmeler yapan ekonomistler de var.
Bunlardan biri, Harvard Üniversitesinden Prof. Dr. Niall Ferguson. Financial Times gazetesindeki incelemesinde ABD'nin borç krizini, 1870'lerde iflâs eden Osmanlının durumuna benzetiyor Ferguson. Ve kriz aşılamadığı takdirde ortaya çıkacak sonucu şöyle ifade ediyor:
"Borçlu imparatorluklar, borç verenleri tatmin etmek için hisse satmaktan fazlasını yapmaya mecbur kalırlar." (3.1.08 tarihli gazeteler)
Ferguson'un öngörü ve uyarısı, ABD için ekonomiyi de aşan bir çöküş sinyalini içeriyor.
Böyle bir çöküş bugünden yarına olacak birşey değil. Osmanlının tarihe karışması, ekonomik iflâsından tam yarım asır sonra gerçekleşti.
Acaba ABD de o âkıbete uğrar mı? Ve böyle bir sonun 2008'e tekabül edecek öncü sinyalleri, Türkiye'yi ve ekonomisini nasıl etkiler?
05.01.2008
E-Posta:
[email protected]
|