Günümüzde çok garip karşılanılacak bir uygulamayı TEMA Vakfı kurucusu ve Onursal Başkanı Hayrettin Karaca’da görüyoruz. Aşırı tüketimin hüküm sürdüğü günümüzde, imkânı olduğu halde istediğini satın almamak kolay bir şey değildir. O, üzerine giydiği kazağı yirmi yedi yıldır giydiğini açıklıyor. Hem de delik deşik olduğu halde.
Bir defasında da gazetelerde çıkan bir beyanatında şöyle demişti: “Param var, ama satın almaya hakkım yok.” Bu konularda ‘toprak dede’nin taklid edilmesi gerekir. Hele de giyim konusunda. Çünkü hepimizin en çok zaaf gösterdiği konudur bu. Günümüzde öyle kişiler vardır ki, her bayramda, her düğünde, yeniden elbiseler alır. Tüketmekten ciddî bir zevk alırlar. Kredi kartları ve taksit gibi değişik uygulamalar hepimizi gereğinden fazla tüketmeye zorlamaktadır. Bu sisteme direnmek çok zor.
Evlerimizde giyilmeden ‘yarı yaş’ bekleyen elbiseleri koyacak yer yok. Peygamberimiz, (asm) ‘elbiselerinizi yamamadan atmayın’ diye buyurmaktadır. Hiç olmazsa eskitmeden atmamamız gerekiyor. Bizim çocukluğumuzda ayakkabılarımız mutlaka yamatılırdı. İyice yırtılmadan yenisi alınmazdı. Böyle olunca yeni alınan elbise ve ayakkabının da bir zevki olurdu.
Aslında fazladan her tüketilen madde, dengenin bozulmasına sebep olmaktadır. Her tüketilen madde için enerji harcanmaktadır. Aşırı tüketim, ‘miri malı’ndan çalmak ve acıkmadan yemek yemek gibidir. Nasıl ki kötü bir fiil yapan, sizin de aynı fiili yapmanızı ister; taki rahatlasın. ‘Ben israf yapıyorum, ama herkes de benim gibi’ veyahut ‘ben de herkes gibiyim’ anlayışı yanlıştır. Aşırı israfta bulunanlar da sizi teşvik ederek kendileri gibi insanların çoğalmasıyla rahatlarlar. Hayatında iktisatlı yaşamayı kendisine düstur edinen Said Nursî Hazretleri, halkların hediyesini kabul etmektense “Bir parça kuru ekmek yemek ve yüz yamalı bir libas giymek bana daha hoş geliyor” diyor. (1) “Şu üstümdeki sakoyu, yedi sene evvel eski olarak almıştım. Beş senedir elbise, çamaşır, papuç, çorap için dört buçuk lira ile idare ettim. Bereket, iktisat ve rahmet-i İlâhiye bana kâfi geldi” demiştir. (2)
Her üretilen fazla bir düğme ve bir metre parça kumaş gelecek nesillerin bir derece hakkını gasp etmektir. Ayrıca bu kadar aç ve çıplak insanların yaşadığı bir dünyada giyime bugünkü gibi harcama yapılmamalı. Eğer insanlık bu israfından vazgeçmez de, devam ederse; küfranı nimetin bir cezası onu bekliyor demektir. Şimdiden korkup titremesi gerekir.
Dipnotlar:
1- Mektubat, 19
2- Mektubat-70
25.12.2007
E-Posta:
[email protected]
|