Milletçe huzurlu bir bayram geçirdik. Dinî bayramların kudsiyeti, bu günleri ciddî anlamda etkiliyor. Kurban Bayramı, hac mevsimi olduğundan, öncesi ve sonrasıyla en az bir ayı himayesinde tutmaktadır. Şimdi gözler yollarda. Kâbe’den gelecek özel insanlar beklenecek. Aileler Kurban Bayramının ardından, hacı karşılama ve hacı ziyareti ile manevî diyaloğu devam ettirecek.
Şükür ki, bu anlamlı günlere yetiştik. Müslümanız. Bin yıllık bir tarihin izdüşümünü yaşıyoruz ve hissediyoruz. Bütün aksamalara rağmen, işleyen bir demokrasi, tabana yayılan bir yönetim süreci ve kalite arayışını sürdüren bir insanlık gelişimi içindeyiz.
Bu bayramda, kardeşlik duyguları bölgeler arası köprülemeyi çok güzel ortaya koydu. Ege ve Marmara’ya sıkışmış zengin pasta, diğer bölgelere Kurban Bayramı ziyareti yaptı. Gönül paylaşımına girdi. Özellikle Doğu ve Güneydoğuda, istismarcı ve ırkçı terör dalgasına karşı, İslâm kardeşliğini öne çıkaran sevgi kanalları canlandırıldı.
Yardım dernekleri, organize sivil kuruluş olmanın ve sevap hanesine fakir fukara duâsı almanın çok anlamlı örneklerini verdiler. Kimse Yok Mu Derneği ile Deniz Feneri Derneği’ni, bu anlamda özellikle kutlamak gerek.
Ecdadın hayır ve hasenat teşkilâtlarına benzer bir ruhun bu şekilde dirilişi ve kamuoyuna mal olması takdire şayan bir inkişaftır. Cemaatlerin, kanaat önderlerinin ve insanî düşünen eğitim ve kültür elçilerinin, Türkiye içinde bölgeler arası muhabbet köprüleri kurmaları, inşaallah bayram sonrası da devam eder.
Gelişmiş sanayi bölgelerindeki iş adamları, kendisini büyüten köyüne, ilçesine veya iline mutlaka bir geri dönüş yapmalı ve oralara bir yardım sandığı kurmalıdır. Sadece günlük bir nevale veya karın doyurmadan öte, sürdürülebilir girişimciliği destekleyen ve toplumun değerlerini, an’anelerini aşılayan bir teşvik ve organizasyonu da beraberinde getirmelidir.
Sözgelimi, gelişmiş bölgelerdeki zenginler, doğdukları bölgelere yönelik yeni kalkınma senaryolarını beraberce düşünmeliler ve bir seferberlik ilan edercesine, bilhassa çocuk ve gençlere yönelik eğitim ve kariyer fırsatı için altyapı kurmalılar.
Artık 72 ilimizde üniversite var. Bunların yarısına yakını, az gelişmiş iller. Bu illerin yetiştirdiği, bilim, kültür, san'at ve iş adamları, devletin ve hükümetin de teşvik edeceği moral programlarla kendi coğrafyalarına hizmet etmeye, bulundukları yerden desteklemeye özendirilmelidirler.
Büyük illerdeki hemşehri dernekleri, belli zamanlarda toplanmak ve dernek başkanlarını siyasî nüfuz aracı olarak etkili kılmaktan öteye aktif oldukları söylenemez. Bu yüzden, ideolojik farklılıklar ve siyasî çekişmelerin dışında, insanî bir gelişmişlik düzeyi için “Memleketime nasıl katkı yapabilirim?” sorusunu akla getirecek geniş yelpazede il platformaları kurulmalıdır.
İllerdeki kent konseyleri, hemşehri dernekleri, diğer sivil toplum kuruluşları, özellikle meslek odaları, valilik ve belediye ile il özel idarelerinin aktif rol alacağı, üniversitelerin de özgür beyni temsil edeceği geniş dayanışma ortamları tesis edilmelidir.
Bütün bunlar, bir genelge, mevzuat düzenlemesi veya birkaç kişinin heyecanı ile gerçekleştirilebilecek organizasyonlar değil. Katılımı en geniş tutan, yardım öncelikli olup, insan merkezli duran şeffaf bir demokratik yapıyla ve fikrî heyecanla mümkündür.
“Her ilin içerde ve dışarda bu potansiyeli var mı?” sorusu akla geliyor. Potansiyel fazlalığı olduğunu düşünüyorum. Bütün mesele, klasik tarifle helva yapacak uzlaştırıcı, vizyon sahibi ve gönül insanı fedakâr ve şeffaf lokomotiflerin bu hamleleri başlatmasıdır.
Eğer her bölge insanı, kendi fakirine, akrabasına, organizeli sivil toplum kuruluşları üzerinden köprüler kurarsa, yani planlı ve disiplinli yardım hatlarını açarsa, sadece maddî yardım değil, evlerdeki kütüphanelerden tutun da ihtiyaç fazlası binlerce kalem malzeme ve kültür kaynağı transfer edilir.
Bunları yapan başarılı kuruluşlar var. Ancak genel kalıyorlar ve sınırlı bir alana yetişebiliyorlar. Daha tanımlı ve odaklı yeni yardım seferberlikleri ile kardeşliğin hakkı olan tanışma ve yardımlaşma ile gönül kapıları gibi akıl pencereleri de birbirine açılır.
Geliştirilen her diyalog, menfî zemini ıslâh ettiği gibi, zihnî iltihapları ve cehalet düşmanlarını da püskürtür.
Bayramla yakalanan yardım seferberlikleri ve fakir semtlere uzanma heyecanı artarak sürmeli. O zaman milletin ruhundan, en alt kademeden yükselen duâ yüklü bulutlar, rahmet yağmuruna dönüşecek ve huzur tohumlarını filizlendirecektir.
25.12.2007
E-Posta:
[email protected].
|