Hac, İslâm’ın beş şartından biridir. İlâhî emir gereği, maddî ve bedenî yeterliliği olan her mü’min için farzdır. Diğer ibadetlerden farkı, daha kapsamlı, küllî ubudiyet kapısını açması ve fonksiyonları itibariyle şümullü olmasıdır.
Hac, evvelemirde Allah’ın rızası için yapılır. Allah’ın rızasını almaya, bunu sağlamaya matuftur. Esas olan budur. Bununla birlikte bir çok hikmeti vardır. Sosyal, siyasî, şahsî, bedenî, psikolojik, kültürel, ticarî, rahmanî, fikrî ve zihnî değişimi beraberinde getiren bir ibadet mahallidir.
Kulluk şuurunun en kuvvetle hissedileceği mekânlarda, bunu en iyi tatbik eden ve bize rehber olarak bırakan Resûl’ün gölgesinde yaşamakla mümkündür. Onun tariflerini verdiği, bizzat yaşadığı, modellediği tarzı talimle öğrenme zemini hacla mümkündür.
Namazın miracı, namazın kıblesi, Ashab-ı Suffe’nin hayatı, dört halifenin tatbiki, Darülerkam, Mescid-i Nebevî, Kâbe-i muazzama, Safa ve Merve, Makam-ı İbrahim, Hira Mağarası, Nur Dağı, Cebel-i Rahme, Arafat, vakfe, Müzdelife, Mina, cemerat, hep hacla, hacca hazırlayan umre ve bunların tarihî vicdanını kullukla taçlandıran o güzide insanların yaşadığı mekânları görmekle, hissetmekle, yaşarcasına dokunmakla, koklamakla ve anlayarak okumakla mümkündür.
Mescid-i Cin, kıbleteyn, Mescid-i Kuba, Harem-i Şerif, Uhud Tepeleri, hendek kazıları, Ensar ve Muhacirin bunu idrak edecek mânâları havî mekânlarının tetkiki ve ubudiyet tercihi ile anlamak mümkün. İslâm’ın inkişaf sırları, tebliğin incelikleri, kardeşlik mânâsı, muhabbet örnekleri, sadakat temsilleri, cihad ruhları hep bu haccın içinde saklıdır.
Hac bir mevsimdir. Yılların 360 dereceyi 33 yılda yakaladığı, bütün aylara uğrayan dinamik bir mevsimdir ve sadece kendine benzer. Hastır, hususîdir. İlâhîdir. Nebevîdir ve ibadîdir.
Hac, ibadetlerin ruhunu mündemiç, ahlâkını deruhte eden ve bunu hissen, aklen, bedenen, mekânen hususî bir zamanda, hususî hallerin en doruk bir mânâ ve değer kazandığı, bütün beşeriyetin ibadetle en üst mertebede kendine haz kattığı ve birbirini feyiz pınarında birleştirdiği ortak ibadettir. Aynı zamanda sevap, muhabbet, duâ ve muarefe ortaklığıdır.
Hac, aynı zamanda mânâ ortaklığıdır. Fikir ve diyalog ortaklığıdır. İşbirliğidir. Söz birliğidir. Kaynaşmanın, katılımın, sohbetin, derinleşmenin ve tefekkürün birbirine huzur kattığı, an be an duygu halesinin insanı sardığı ve mü’minlerin en masum haller yaşadığı bir nuraniyet tecellisidir.
Hac, şuur imbiğinden akla gelen inşirahlardır. İmanî şuurun, his ve akıl dünyasına hülâsa olarak çekirdek hakikatler tohumladığı bereket tarlasıdır. Muhammedî nurun ruh ve gönüllere en farklı bir zamanda ve en ayrıcalıklı mekânlarda nakşedildiği bir arınma ve kullaşma hazmıdır.
Hac, heyecanın ruhun varlığına hizmet ettiği, aklın tefekküre teslim olduğu, midenin bedene ibadet takati verdiği, nefsin şeytanî tuzaklardan en fazla uzaklaştığı ve huzur ikliminin doyasıya yaşandığı vicdanî terennümdür.
Hac’la birlikte, mü’minler birbiriyle tanışır. Farklı kültür ve ülkelerden gelen milyonlarca Müslüman, birbirini kavramaya çalışır. Her tanışma beraberinde müşavere kapılarını, fikir alış verişlerini sağlar. Kalpleri birbirine bağlar. Sıcak ve samimî bir iklimde, mü’mince sohbetler, müzakereler, İslâm’ın derdiyle dertlenmenin verdiği en anlamlı buluşmalar yaşanır.
Fikir birliğine giden karşılıklı mütalâalar, beraberinde iş birliklerini getirir. İşbirliği, kabiliyetlerin birbirinin meziyetlerini fark etme zeminini sağlar. Liyakat ve ihtisas esaslı ilmî, ticarî ve sosyal projeler gelişir.
İslâm ülkelerinde gelen halklar, birbirini tanıyıp kaynaştıkça, sonradan ziyaretler ve yakından tanıma fırsatları teşvik edildikçe, İslâm Birliği’nin ruhlarda ve niyetlerde olan mânâsı fiilen tabana yayılmış olur.
Hac, içinde sakladığı binlerce hikmetle, bu müstesnâ ibadeti yerine getirerek Allah’ın emrine uyan mü’minlere mükâfat kapılarını ve inkişaf yollarını açmaktadır. Her ânımız haclansın ve onunla taçlansın inşallah.
Şu an, Arafat’ta vakfeyi bekleyen mü’minlerin kudsî hallerini hayalen düşünmenin ve onlarla fikren yaşamanın vakti.
18.12.2007
E-Posta:
[email protected].
|