Kendini, kurumsal tapınak haline getirmeyen ve bilimin özerkliğini, yenilenme potasında yeni bir ürüne dönüştürebilen üniversite, girişimci üniversitedir.
Bilgiyi, toplum faydasına yönlendirebilen, bu sayede ekonomik değer üretebilen iklimin yaşandığı bilim yuvaları, girişimci üniversiteye adaydır.
Girişimci üniversite, gider hanesinin tamamı döner sermayesi ve kuruluş amacına uygun faaliyet girdileri ile geliştirilebilen ve sürdürülebilen üniversitedir. Proje döngüsüne vakıf, rasyonel ölçeklere açık, performansa dayalı terfi ve yetkilendirmeye duyarlı objektif bilim mahalleleridir.
Teşbihte hata olmasın. Nasıl ki, bir şehirde birden fazla mahalle mümkün. Mahalle sayısı kadar olmasa da, birden fazla üniversitenin olduğu illerin artması gerekir.
Biri sosyal bilimlerde, diğeri sağlık bilimlerinde, bir öteki fen bilimlerinde otorite olmalı. Her şey içiçe ve bir rektörün kontrol edilemez inisiyatifine bağlı olmamalı. Pozitif rekabet olmalı.
Öğrencinin, tercih hakkını yapacak kadar alternatifi olmalı. Üniversiteyi kazanma telâşına düşmemeli. Üniversiteler daha çok talebi karşılayacak bir yapıya büründürülmeli ve devlet üniversiteleri dahil, öğrenci memnuniyetine geçilmeli.
Mübalâğa ettiğimi düşünüyorsanız, kendinizi bağışlayın. Tek fakülte kurma izni verilmeli özel sektöre. Bunun için anayasa dahil, gerekli yasa düzenlemesi yapılmalı.
O zaman göreceksiniz, nasıl girişimci yüksek öğretim oluyormuş? Eline kuruluş dosyası alan, yeterli şartları yerine getiren girişimciler, ilçesinde tek başına fakülte açabilmeli.
Böyle olursa, girişimcinin kuracağı üniversite de girişimci olur. Kalite öncelikli olur. En iyi öğretim üyeleri değer kazanır. Hoca yığılmaları azalır. Anadolu toprakları, bilim tozuna alışır.
Büyükşehir dönemi bitti artık. Büyük düşünen, büyük projesi olan, kampüs altyapısında öğrenciye odaklı, tabiri caizse manastır öğrencisi gibi ya da Anadolu erenlerinin tekkesi gibi, içinde üniversal verilerin kullanıldığı yeni kampüs kültürü oluşturulmalı. Her mekân ve bilim merkezi, 10 yıl içinde sosyal ve teknik donanımı ile zihin bereketinde düşünce üreten birer insanlık vadisine dönüşebilir.
O zaman üniversite; kapılarında fikir karanfilleri, yakalarında gül desenleri, kalplerinde sevgi tomurcukları ve beyinlerinde ilmin haysiyet ve onurunu taşıyan fidanlıkların yetiştiği birer kalkınma lokomotifi olurlar.
İstihdam merkezleri olmalı girişimci üniversiteler. Tartışmanın zevki motiflerine ev sahipliği yapmalı. Kaotik olmayan müzakereye susamalı. Teslimiyetçi olmayan ilim hukuku ve irfan felsefesi ile donanmalı.
Ortadoğu’ya kültür ve sosyal transfer yapmalı. Ülkenin insan kaynağını ülkenin birliği, dirliği ve ortak değerleri için harekete geçirmeli.
Büyük makam odaları olmamalı. Duvarlar camdan olmalı. İsteyen evinde ilim mesaisi yapmalı. Elektronik yönetime geçilmeli. Dijital yönetim olmalı.
Gençler sevginin kucağında, şefkatin bağrında ilgiyi yaşamalı ve bilgiye hazırlanmalı.
Başarılı esnaf ve işadamları üniversitede ders vermeli. Başarı hikâyelerini anlatmalılar. Böylece, tecrübe ilim yuvasına akmalı. Onlar da dönüp ehl-i hamiyete bakmalı, onları onurlandırmalı.
Cemaat temsilcileri, kanaat önderleri, resmî sivil toplum kuruluşları ile gönüllü sivil toplum kuruluşları temsilcileri, hayat okulunu anlatmalı. Siyasî parti temsilcileri, bakış açılarını üniversite öğrencileri ve düşünen bilim insanları ile paylaşmalı.
Saygı içinde farklılık, üretim içinde yeni ürünler, pozitif çatışma için demokrasi ve yarış içinde kalite öne çıkmalı.
Girişimci üniversitede, ideoloji dayatması ve korku bağnazlığı ile resmî kalıpların koruduğu ve kolladığı ütülenmiş görüşler olmamalı.
Girişimci üniversite, halkın içinde, onunla yürür. Organize sanayi bölgelerinde büyür. Kültür ve sosyal açılımlara gider ve orada yeni ufuklar görür.
Sonra döner, bunu bilim formatında ve sistemli hayat akışında modelleyerek projelendirir. Öncelikle kendini mutlu eder.
Toplumsa, çoktan mutlu olmuştur. Bilime motivasyon kattığı için.
04.12.2007
E-Posta:
[email protected].
|