Zamanın dokusu, üç gündür yeni bir kayıt düştü fikir dünyasına. Uluslararası Bediüzzaman Sempozyumu’nda, beşerin masumiyetten uzak hallerine ve özellikle coğrafyamızda cereyan eden zulümlere bir duâ kabilinden ilim insanları, “adalet” konusunu tartıştılar.
Tamamına yakını Türkiye dışından olan yabancı tebliğciler, Said Nursî’ye göre adalet kavramı üzerinde durdular. Geniş perspektiften ve farklı ülkelerin, dinlerin ve dillerin kendilerinde oluşturduğu algı, inanç ve yaklaşım farkıyla Risâle-i Nur’daki Adalet anlayışı üzerinde tartıştılar.
Müspet tartışmadan bahsediyorum. Birbirini tamamlayan, birbirini besleyen, birbirine masadak olan mânâlar zincirini zihinlerde nakşettiler. İlmî müzakerelerin konu başlıkları ve konuşmalar bile bu sütunu aşan nitelikte ve zenginlikte.
Pazar günkü açılış programı, 20 yabancı ilim insanının fikrî tadımlık resmi geçidine sahne oldu. Rusya’dan Prof. Vasilyev’den, Singapur’dan Prof. Farid Alatas’a, Fas’tan Dr. Tribak’a, Cezayir’den Prof. Dr. Binslama’ya, İngiltere’den Prof. Dr. R. Law’a, Bulgaristan’dan Prof. Dr. Theophanov’a, Endonezya’dan Prof. Dr. Saleh’e, Nijer’den Prof. Dr. Meğa’ya, Suudi Arabistan’dan Prof. Dr. Er Roki’ye, ABD’den Scott’a, Almanya’dan Prof. Dr. Kaplow’a, Irak’tan Prof. Dr. Halil’e ve Filipinlerden Prof. Dr. Şerif’e kadar uzanan bir zihin haritası, Bediüzzaman’ın düşüncelerini dünya atlasına işlediler.
İsmini yazamadığım ilim insanları mazur görsünler. Onların Said Nursî’yi öğrenme arzuları, değerlendirme biçimleri, sorgulama tarzları ve her şeyden önemlisi, onun fikirlerini dünya barışı için ve İlâhî adaletin yeryüzünde daha insanî bir sonuca ulaşması için çare olarak görmeleri, kıymetli kaynağımızı bize hatırlatan bir ikaz gibiydi.
Daha yakın perspektiften, önceden ismini bildiğimiz, makalelerine aşina olduğumuz, İngiltere Durham Üniversitesi Öğretim Üyelerinden Prof. Dr. Colin Turner’in bir saati aşan mükemmel nur dersi ise ayrı bir kıvam, güzellik ve kaliteydi.
İstanbul Gösteri Merkezi’ne sığmayan kalabalık, Risâle-i Nur’u, ilgi odağına oturtan, kendini okutturan ve dinlettiren ihlâsın bir eseriydi.
Moral Fm, Dost Tv ile Haber 7 Tv’nin canlı verdiği program, camialarımızın bütün sembol şahsiyetlerinin de anons edildiği bir buluşmaydı. Mustafa Sungur, Abdullah Yeğin, Said Özdemir, Mehmet Fırıncı, Mehmet Kutlular ve Mehmet Kırkıncı ağabeyler…
Türkiye’deki aydınların henüz yeterince risâle dersine çalışmadığı bir vasatta, bölgemizin kan revan halinden bir çıkışın, bir sulhun, en önemlisi bir adalet ve hukukun arandığı, vicdanların bunu duâlarına katık yaptığı bir süreçte, Said Nursî’yi dünyanın konuşması ve gelip bize anlatmaları, hepimizin yeni sorumluluklarını hatırlatacak mahiyettedir.
Adalet’in şefkat ve rahmetle birlikte İlâhî bir tanıma oturtulması, İngilizce “Justice” ifadesinin, Arapça’daki “Adalet” orijinalini karşılamadığı hakikatinin ortaya konulması, Colin Turner’in bunu idrak edip, Batının kavram fukaralığına atıf yapması, İlâhî adalet hakikatinin derinliğini ve şümûlünü gösteriyordu.
Ülkemiz başta olmak üzere bütün dünyada gerek beşeriyetin muktezası hak ihlâlleri ve gerekse zulüm kokan siyasî cinayetlerden işgal ve savaşlara varan adaletsizliklere kadar, hepsinin şefkat merkezinde İlâhî bir tarifle çözülebileceği gerçeği, en farklı Bediüzzaman boyutudur.
Anayasasını yenileme sürecindeki Türkiye’nin adalet kavramına bağlı, hak ve hukuk zeminini insanî varlığın içinde arayan bir yaklaşım için adalet mefhumu üzerinde özellikle durması gerekir. Sempozyum, bu konuda ciddî ipuçları vermektedir.
Bu vesileyle, 8. Uluslararası Bediüzzaman Sempozyumunu düzenleyen İstanbul İlim ve Kültür Vakfı ilgililerini kutluyoruz..
Temennimiz, her düzeyde Risâle-i Nur’u anlama ve Bediüzzaman’ı anlatma programlarının akademik perspektifle yaygınlaştırılması ve bunların dünya ilim mutfağına taşınmasıdır.
Bir kez daha anladım ki, bu yüzyılda herkesi anlayan biri var. O da Bediüzzaman. Hepimize yetiyor.
20.11.2007
E-Posta:
[email protected].
|