Her geminin bir seyir defteri vardır. Avrupalılar buna “log book” adını vermiştir. Bu deftere geminin başından geçen bütün hadiseler yazılır. Rüzgâr ve denizin şiddetinden tutun da tanklardaki su miktarına kadar geminin bütün safahatı dâhil her türlü kayıt tutulmak zorundadır. Her hangi bir anlaşmazlık durumunda bu defterdeki kayıtlar esas alınır ve kararlar burada tutulan notlara göre verilir.
İnsanları da hayat denizinde hareket eden bir gemiye benzetirsek onların da bir seyir defteri vardır. Bu defterde bulunan notların tamamı levh-i mahfuz adı verilen büyük defterde (levhada) daha detaylı bir şekilde tutulmaktadır. Bir gün bu defter açılacak ve her insan yapmış olduğu fiillerden dolayı hesaba çekilecektir. Nasıl ki mahkemeler seyir defterindeki kayıtları esas alır, bizler de kendi defterimizdeki kayıtlara göre mükâfat veya ceza alacağız.
Eğer olumlu olarak kaydedilen notlar çok ise Cennete, olumsuz notlar çok ise Cehenneme sevk edileceğiz. Eğer bir insan Allah’a iman etmiş ise olumsuz notu yani günahları çok olsa bile sonunda gideceği yer Cennettir. Cennetin de en güzel yeri, rü’yet-i Cemâlullahtır. Hadiste bin senelik mesut bir dünya hayatının bir anlık cennet hayatına denk gelmediği, bin senelik cennet hayatının dahi bir anlık Rü’yete denk gelmediği ifade buyrulmuştur. Demek ki aklın tam olarak idrak edemediği büyük bir nimet inanan insanların önünde açılmış bekliyor. Cenâb-ı Hak, hepimizi bu nimete erişen insanlardan etsin.
Kendi seyir defterimden almış olduğum bazı notlarımı sizlerle paylaşmak istiyorum. Amacım eğer bu notlar hoş bir düşünce meydana getirmiş ise bir duâya sebep olmasıdır.
Son iki yıldır konteynır gemilerinde çalışıyorum. Hani şu kutu kutu yüklerin yüklendiği gemilerde. Bu gemiler standart büyüklüklerdeki konteynırleri taşırlar. Çok hızlı yükleme ve boşaltılma süreleri vardır. Bazen bir gün içerisinde üç limana yanaştığımız ve kalktığımız olur.
Haliyle eskiden dökme yük gemilerinde olduğu gibi ziyaret ettiğimiz limanları gezip görme imkânı pek bulunmuyor. Hâlbuki 15–20 gün limanda kaldığımız günler olurdu. Bu sayede limanları gezmek eğer Müslüman bir ülkede isek camilere gitmek imkânı vardı. Şimdi bu imkânlardan daha az yararlanabiliyoruz.
Bu nedenle gezi notlarını yazmak pek mümkün değil. Ne görüyorum ki yazayım. Eğer televizyonda gördüklerimi yazacak olursam küçük bir köy olan dünyamızı okuyucularım daha iyi görebiliyor. O halde karşılaştığımız insanlar ile yaşadığım diyalog ve izlenimleri paylaşırsam okunmaya değer bir şeyler üretebiliriz.
Bu arada gemici arkadaşlarım ile çok güzel sohbetlerim oldu. Limanlar kısa sürse bile denizde geçen süre az değil. Bu nedenle konteynır gemisi bile olsa güzel sohbet imkânları bulabiliyorum.
Tartışmak hiç iyi değildir. Zira galip gelme-kaybetme kaygısı nedeniyle karşılıklı tahrik edici konuşmalara sebep olur. Buna mukabil fikir alışverişinde bulunmanın çok faydası vardır. Zira kazanma kaybetme duygusu yaşanmadığı gibi insanın bilmediği birçok konuyu öğrenme imkânı bulunmaktadır. Gurur ve kibir gibi kötü hasletlerin ortaya çıkmasına da engel olunmaktadır. Çünkü tartışmayı kazanan insanın enaniyete mağlup olması pek kolaydır. Hâlbuki fikir alışverişlerinde böyle bir tehlike yaşanmaz.
Tartışma yolunu kapatmak ve sohbet imkânını açmak için “Ben şöyle düşünüyorum” veya “Yanılabilirim ama benim düşüncem bu” gibi sözleri sarf etmek gereklidir. Zira farklı bir düşüncedeki bir insan hemen tepki göstermeyecek, en azından seni dinlemek zorunda kalacaktır. Bu sayede özellikle dinî konularda bol bol sohbet imkânını buldum.
Nedendir bilmiyorum belki de yaşımız ilerlediğinden veya kaptan olduğum için şerrimden muhafaza olmak için sohbet ettiğim arkadaşlarım pek itiraz etmiyorlar. Bazen saatlerce süren konuşmalarımız oluyor.
Bu sohbetleri bir başka yazıya bırakıp duâlarınızı bekliyorum…
15.12.2007
E-Posta:
[email protected]
|