Son zamanlarda belki de en fazla gündem konusu olan konuların başında aile gelmektedir. Ailenin gündem konusu olması ve değişik yönleriyle araştırılması oldukça isabetli. Çünkü epeyce bir zamandır aile üzerinde bir takım oyunlar sergilenmektedir. Bu oyunları bozmanın yolu, aileyi gerçek mahiyetiyle tanımak ve takdim etmektir. Toplumumuzun en sağlam müessesesi olarak kabul edilen aile, şer odakları tarafından hedef tahtasına çoktan konulmuş bulunuyor.
Televizyonlarla topluma takdim edilen aile modeli, pek bizim kültürümüzle örtüşen ve inancımızla bağdaşan bir yapı arz etmiyor. Çağdaşlık ve modernlik adına sefih medeniyetin tercihlerinden oluşan, günümüzdeki aile modellerine bakıldığında, kendisi olamamış, rolleri değişmiş, önceliklerini belirleyememiş, kısacası niçin aile kurduğunu sorgulamaktan aciz insanlar ordusu bulunmaktadır.
Özellikle de Doğu ve Güneydoğu bölgemizde aile kurma konusunda dinî temelleri olmayan töreye bağlı; küçük yaşta evlilik, berdel, akraba evliliği gibi insanlıkla da bağdaşmayan evlilikler yapılmaktadır.
Bu da mutsuz aileleri, mutsuz çocukları neticede boşanmaları, terk edilmiş evlatları beraberinde getirmiştir. Toplumu derinden yaralayan terör, uyuşturucu, cinayetler vb. hadiselere bakıldığında ise, bu hadiselere bulaşanlar, genelde aile bağı olmayan, ailede sevgi bulamayan, kendisiyle ve aileyle problemli insanlar olmaktadırlar.
O zaman ailevî ve toplumsal problemlerden kurtulmanın yolu, tekrar aileyi tamir etmek veya tesis etmektir.
Mutlu aile modeli (MAM)
Doğrusu aile konusu, bizim de epeyce bir zamandır aile olarak üzerinde durduğumuz bir konu. Neticede elimizde bulunan elmas değerindeki eserler sayesinde güzel sonuçlara ulaşıldı. Konunun incelikleri seminerler ve konferanslar şeklinde iç daireden dışa doğru paylaşılmaya başlandı.
Çocuk ve genç, ailenin aynasını oluşturmaktadır. Bizim de genç kuşağın içinde olmamız, onların topluma yansıyan davranışlarını gözlemlememiz, belki de bizi konuyu araştırmaya iten en önemli etken oldu. Toplum hayatındaki olumsuz davranış şekilleri arttıkça, ailenin ihmal edildiği hemen akla gelebilecektir.
Mutlu aile, mutlu bireylerle mümkündür. Mutlu bireyler de belli ki birtakım prensiplerin sonucu oluşabilecektir. Bireyi mutlu edecek prensipler, bireyi yaratan Yaratıcının ortaya koyduğu sınırları dikkate almakla mümkün olabilecektir. İlâhî çerçeve dışındaki bütün sınırlandırmalar veya tahsis edilen sınırlar kesinlikle beraberinde sağlıklı sonuçlar ortaya çıkarmayacaktır.
Mutlu bireyler mutlu aileleri, mutlu aileler mutlu toplumları meydana getirecektir.
Her evde farklı tüter ve her
tencerede farklı kaynar mutluluk
Birey ve aile açısından mutluluk konusu hakikaten çok renkli, çok farklı, çok değişken bir kavramdır. Mutluluk, her gözde farklı görünmekte, her kulakta farklı işitilmektedir. Her bireye, her eve farklı zamanlar da uğrar mutluluk. Yani onun için kimsenin mutluluğu kimse için mutluluk değildir. Bir başkasının mutluluk unsurları bir başkası için mutluluk unsurları değildir.
Her insan mutluluğu kendi içinde, kendi evinde, kendi dilinde, kendi gönlünde, kendi değerlerinde aramalıdır. Herkes mutlu olmak istiyor, ama mutluluk da aileye öylesine gelmeyecektir. Mutluluk, bir takım düzenlemelerin sonucu olacaktır. Emeğimiz kadar mutlu olacağımız bilinmektedir.
Nitekim bir şeye ne kadar ulaşmak istiyorsak, o kadar ona yakınız demektir.
Mutluluk; haramları ötelemek,
helalleri öncelemektedir
Birey ve aile için mutluluğu çok uzaklarda aramamalı o vakit. Mutluluk, aslında bir düzenleme gerektiriyor. Formül çok basit, öncelikle yapılması gereken; haramları ötelemek, helâlleri öncelemektir.
Bu gün kabul edelim ki, bireyi de, aileyi de toplumu da ciddî anlamda sarsan etkenlerin başında, haram girdi kaynakları geliyor. Bunlar, televizyon, internet, gazete ve dergiler gibi, haram girdileri sağlayan teknolojik vasıtalardır.
Yani şimdi, evinin başköşesinde televizyon olan kaç aile bize bu yolla haram bulaşmıyor diyebilecektir. Yine evi internete açık kaç aile, bize bu yolla haram sızmıyor diyebilecektir. Ya da evine meşrû olmayan gazete, dergi giren kaç aile, ailemize bu yolla haram girmiyor diyebilecektir. Ailede, bütün akşam gündemlerine hakim olan bu belli zihniyet yansımaları, haliyle belli bir davranış şekli geliştirebilmek için yayınlar yapmaktadırlar. Evlerdeki haram girdi kaynaklarını ötelemek, televizyonun yerini değiştirmekle, yani kışın tercih edilmeyen soğuk odaya hapsetmekle mümkündür.
Tabiî insan boşluk kaldırmayacağı için, ötelenen haramların yerlerine öncelenen helâllerin getirilmesi gerekmektedir.
Neler yapılabilir?
Gayr-î meşrû girdi yapan araçların yerlerine, hayata hayat katacak kitapları koymak ciddî bir çözüm teklifidir. Tabiî önce günün ya da haftada birkaç günün okuma saati olarak belirlenmesi gerekmektedir. Bu alışkanlık birden ortaya çıkmayacaktır. Her kazanım bir emek sonucu olacaktır.
Ev odalarında, kültür ve san’at aktivitelerine öncelik vermek, meşguliyet açısından önem arz edecektir. Meşgul edilmeyen insan ister istemek sıkıntı hali yaşayacaktır.
Özellikle de, çocukları ‘küçük ev arkadaşları olarak kabul etmek ve onlarla nitelikli vakitler geçirmek’ neşeli bir zaman dilimi olacaktır. Televizyon seyri yerine, özenle seçilmiş eğitici filmler izlemek ayrı bir alternatif olacaktır.
Haftalık mutlaka bir saati, ev içi meseleleri konuşmak için ayırmak ve aile toplantıları yapmak pek çok sorunu ortadan kaldıracak bir çözüm teklifidir.
Aile; anne, baba ve çocuktan oluşuyor
Ailenin gündemde olması önemlidir. Ancak bir o kadar da önemli olacak şey, ortaya konacak olan problemlere karşı çözüm teklifleridir. Ya da aileye mutluluğu getirecek olan formüllerin neler olduğudur.
Onun için konunun her bir ayağı için ayrı ayrı öneri ve prensipler gerekmektedir.
Anne ailede eğitimin ilk basamağını oluşturmaktadır. İslâm âlimlerince, bir yaşına kadarki ailede alınan telkinat ve eğitim, insanın sonraki yaşayacağı bütün hayat dilimlerinin temelini oluşturacaktır. Onun için ailede anneyi başlı başına, özel oturumlar halinde konuşmak gerekmektedir. Zaten konuşulacak oldukça önemli alt başlıkları olan bir konudur. Nitekim kadın düzelirse, ailenin düzeleceği bilinen bir husustur.
Neticede terbiye-i İslâmiye içinde mesut bir aile hayatını geçirmeye mahsus bu mübarek mahlûkların terbiye-i İslâmiye ile eğitilmesi şarttır. Bundan başka yol yoktur.
Yine baba faktörü ve çocuk konusunun da apayrı araştırılacak yönleri bulunmaktadır.
Aile üzerinde yapılan çalışmaların, bırakın konferans salonlarına gelenlere sunumunu, aslında şehrin kenar semtlerine savrulmuş olan aile yapılarına sunumu gerekmektedir. Asıl ihmal edilmemesi gereken alanlar oralardır.
Bu konuda belediyelere ve sivil toplum kuruluşlarına oldukça önemli sorumluluklar düşmektedir. Bu çalışılmış konuları, şehir merkezindeki farklı bir yıpranma tehdidi altında yaşanan aile bireyleriyle birlikte, asıl çok yönlü bir yıpranma süreci içerisinde olan, kenar semtlerine taşınması gerekmektedir.
Neticede ihmal edilen birey, sadece kendisi için bir tehdit oluşturmayacaktır.
15.12.2007
E-Posta:
[email protected]
|