Türkiye’yi idare edenler, başörtüsü yasağını görmezden gelmeye çalışsa da; kanunsuz olarak uygulanmaya devam eden yasak, memleketin önünü tıkayıp ufkunu karartmaya devam ediyor. Son tartışma, TÜBİTAK’ın düzenlediği “Ulusal Bilim Olimpiyatları”nda dereceye giren bir öğrencinin, ödülünü almak için düzenlenen ‘tören’e başörtüsü ile katılmasıyla başladı.
“Ödül”ü hak eden bir öğrencinin, sırf başörtülü diye tartışma konusu yapılması ve okuduğu okul hakkında ‘soruşturma’ başlatılması yaşadığımız çelişkiyi gözler önüne seriyor.
Uygulanan başörtüsü yasağının ‘kanunsuz’ olduğu tartışma götürmez. Hemen ifade edelim; ‘kanunlu’ da olsa böyle bir yasak en başta insan hak ve hürriyetlerine aykırıdır. İtiraz edilen nokta, uygulamanın kanunlu ya da kanunsuz olmasından öte, bizzat yasağın var olmasınadır.
Çelişki şurada: Hükûmet, yasağı kaldırmak istediğini her fırsatta ifade ediyor. Öyle ise, ödül alan bir öğrencinin, başörtülü olarak ödül törenine katılmasına niçin itiraz ediliyor?
“Okulda başını açan öğrenci, ödül töreninde niçin başörtüsü takıyor?” deniliyorsa, buradaki yanlışı ‘okulda açma mecburiyeti’nde aramak lâzım. Ödül alan öğrenci ve onun on binlerce arkadaşı, her zaman ve her yerde başörtüsü takmak istiyorlar. Ancak buna izin verilmiyor. Kabahati başörtüsü takanlarda değil, onlara izin vermeyenlerde aramak lâzım.
“Yeni düzenleme yapılana kadar yasağı uygulamaya devam edeceğiz” demek de meseleyi çözmez. Yasağı ve uygulanmasını savunarak ‘yasak’ kalkabilir mi? Ki, bu hadisede ödül teröni okulda yapılmıyor. “Öğrenci, okul dışında da öğrencidir. Okula başı açık gidiyorsa, her zaman başı açık olmalıdır” diye yeni bir ‘içtihad’ mı yapıldı?
Yasakçıların bile bu güne kadar düşünmediği yeni uygulamalar başlatmak, ‘özgürlükçü yöneticiler’e yakışmıyor. Oldu olacak, ‘ödül yönetmelikleri’ de değiştirilsin ve ödül almanın ilk şartı, “başı açık olmak” şeklinde düzenlensin!
Başörtüsü yasağının sebep olduğu çelişkilerden bir an önce kurtulmamız gerekiyor. Hür dünyada olmayan bir yasağın, ‘hür dünya ülkesi’ olmaya aday bir ülkede devam ettirilebilmesi mümkün değildir. Ödül alan öğrencilerin sevinçlerine, bu şekilde gölge düşürmek de kökten yanlış.
Türkiye, böyle başarılara imza atanlarla gurur duymalı, mutlu olmalı. Nitekim, ödül kazanan başörtülü öğrencimiz Elif Büşra Doğan’la ‘hatıra’ fotoğrafı çektiren Adıyaman Milletvekili Hüsrev Kutlu, “Başarılı bir öğrenciyle fotoğraf çektirmekten gurur duydum” demiş. (Vakit, 14 Aralık 2007)
TÜBİTAK ödülünü kazanan Elif Büşra Doğan’ı, kazandığı ödül sebebiyle bir defa daha tebrik ediyor ve başarılarının devamını diliyoruz. Onun kazandığı bu başarının, bu tartışmalarla gölgelenmesini istemiyoruz. İnşallah, kanunsuz yasak sona erer ve bundan sonra böyle çelişkili engellerle karşılaşmaz. Çünkü Elif Büşra ve onun gibi milyonların önünde daha uzun bir eğitim maratonu var. Başörtülüler, engelleri aşa aşa hak ettikleri ‘ödül’e kavuşacaklar inşallah.
“Birileri” istemese de!
15.12.2007
E-Posta:
[email protected]
|