Demokrasi ile idare edilen bir ülkenin, çeyrek asırdır ‘ihtilâl anayasası’ ile yönetiliyor olması, her halde aklı başında olan hiç kimse tarafından tasvip edilemez. Nitekim, 1980 ihtilâlinin ürünü olan “1982 Anayasası,” ‘eski anayasalar’ listesindeki yerine almak üzere. Yapılan çalışmalardan geri adım atılmazsa, yeni ve ‘sivil bir anayasa’ya kavuşma imkân ve ihtimalimiz bulunuyor.
Daha önce de ifade etmeye çalıştığımız gibi, anayasayı hazırlayan kişilerin ‘sivil’ olması tek başına yeterli değildir. Kim hazırlarsa hazırlasın, anlayış ve yaklaşım ‘sivil’ olmalıdır. Bazı ‘sivil’lerin; medyaya yansıyan görüşlerinin hiç de ‘sivil’ olmadığına kamuoyu şahittir.
Yeni bir ‘sivil anayasa’ hazırlanmasıyla ilgili tartışmalar devam ederken, sivil toplum kuruluşları Ankara’da bir araya geldi ve geniş katılımlı bir ‘çalıştay’ düzenlendi. Toplantıya 83 kuruluşun katıldığı dikkate alınırsa ‘geniş katılım’ın temin edildiği söylenebilir. Bu toplantıda güzel şeylerin de konuşulduğu anlaşılıyor. Nitekim, toplantıda alınan kararlar kamuoyuna açıklandı.
8-9 Aralık 2007’de Ankara’da bir araya gelen 83 sivil toplum kuruluşu, yeni anayasa ile ilgili olarak özetle şu tesbitlerin dikkate alınmasını istiyor:
*Yeni anayasa bireyi esas alan bir anlayışla kaleme alınmalıdır.
*Tüm vatandaşlar kanun önünde eşittir. Hiçbir gerekçeyle ayrımcılık yapılmamalıdır.
*Hak ve özgürlüklere ilişkin kısıtlamalar net tanımlamalarla yapılmalı.
*Düşünce, ifade ve basın özgürlükleri etkin biçimde teminat altına alınmalı.
*Kamu çalışanlarının toplusözleşmeli, grevli sendikal hakları tanınmalı.
*Sosyal güvenlik hakkı tüm çalışanlara eşit biçimde sağlanmalı.
*İki turlu dar bölge seçim sistemi düşünülebilir. Sistem korunacaksa baraj değişmeli.
*Siyasi katılımın teşvik edilip artırılmasını sağlayacak hükümlere yer verilmeli.
*Kuvvetler ayrılığı bir tarafın diğerine üstünlüğünü engelleyici şekilde tanımlanmalı.
*Yasama organının iki meclisli olarak yeniden düzenlenmesi düşünülebilir.
*Milletvekillerinin kürsü dokunulmazlığı hariç dokunulmazlık kaldırılmalı.
*Kamu kaynağı kullanılan bütün bütçeler şeffaf ve denetime açık olmalı.
*Kamu denetçiliği’ (ombudsman) anayasal bir kurum olmalı. (Radikal, 13 Aralık 2007)
Bu ‘ilke’lerin ne kadarı hazırlanacak ‘yeni ve sivil anayasa’da yer alır, şimdiden kestirmek mümkün değil. ‘Çalıştay’da güzel şeyler konuşulduğu anlaşılıyor. Ancak bazı temel konulara temas edilmediği de anlaşılıyor. Nitekim, toplantıya katılan “Geçen Siviller” adına yapılan açıklamada şöyle denilmiş: “(...) NGO postuna bürünmüş, en mütevazısı 10 milyon vatandaşı temsil ettiğini iddia eden GONGO’ların istilâsına uğradık. Anayasa yapmak için orada olduğumuzu düşünüyorken, aslında tabu oynamaya geldiğimizin farkına vardık. (...) Kullanılması yasak kelimler ise: Değiştirilmeyecek ve değiştirilmesi teklif dahi edilmeyecek maddeler; (...) x maddeleri, y fıkraları ve z haşiyeleri… Diğer taraftan bazı tecrübeli oyuncular ‘kullanılmayacak kavramlara’ bir de kendileri ekleme yapmışlardı: Kürt sorunu, başörtüsü, anadilde eğitim, üniter devlet, azınlıklar ve ifade özgürlüğü.(...) Kanunla kurulmuş GONGO’ları sivil inisiyatifin temsilcileri; önerilerini de halkın görüşüymüş gibi sunmamalıyız.” ([email protected])
‘Genç Siviller’in itirazları bu şekilde devam ediyor. “Sivil anayasa”yı konuşurken bile ‘sınır’lar çizilmesi ‘doğru’yu bulmamızı engellemez mi?
14.12.2007
E-Posta:
[email protected]
|