Sivil anayasa ile ilgili sempozyumlar, paneller, arama konferansları birbiri ardına yapılırken, AKP kanadıındaki çalışmalarda son aşamaya gelindi ve bugünlerde taslağın açıklanması bekleniyor.
Anayasayla ilgili toplantılardan birisi de aralarında TOBB, TİSK, TÜRK-İŞ, HAK-İŞ, MEMUR-SEN, KAMU-SEN, TESK VE TZOB, TBB, TÜSİAD, MÜSİAD, ASKON, KA-DER, KAGİDER, TUSKON, TÜGİAD, TÜGİK, TÜRKONFED ve TVYD’nin bulunduğu 83 sivil toplum kuruluşundan yaklaşık 250 kişinin katıldığı ve geçen hafta sonu TEPAV’da yapılan Anayasa Platformu Ulusal Çalıştayı’ydı. Buradan çıkan sonuçlar bir rapor halinde geçtiğimiz gün açıklandı.
* * *
Sonda söyleyeceğimiz şeyi başta söyleyerek yazımıza başlamak istiyorum. İki gün süren yoğun “masa çalışmaları”ndan sonra ortaya çıkan metin, başlangıç olarak çok önemli bir girişim, ancak metinde göze çarpan yeni açılımların olmaması ve tartışılan konularla ilgili ifadelerin net bir şekilde yazılmaması dikkat çekiyor.
Toplantılarda laikliğin tanımı, başörtüsü sorunu, farklı dilde eğitim gibi pek çok konu konuşulmuş, ancak bunlar “sonuç raporu”na fazlaca yansımamış. Böyle toplantılardan beklenen, kamuoyunda tartışılan konuların ve bu konularla ilgili yapılan görüşmelerin de raporlara yansıtılmasıdır.
TOBB Başkanı Rifat Hisarcıkoğlu, konuşması arasında buna dikkat çekerken, bu platformun bir son değil bir başlangıç olduğunu, kısa süre içinde üç ihtisas komisyonu kurulacağını ve Şubat ayı içinde İstanbul’da buna benzer bir toplantının yapılacağını duyurdu. “Burada önemli olan fikirlerin özgürce dile getirilmesi, tartışılması ve uzlaştığımız hususlar kadar uzlaşamadığımız, çatıştığımız anların da ortaya çıkarılmasıdır” diyerek bir nev'î bu eksikliğe dikkat çekti.
Bizim burada dikkat çekmek istediğimiz husus, daha işin başında toplumda tartışılan konuların metinlere girmesi, hem yeni anayasa hazırlığı içinde olan TBMM’ye bir açılım olacağı, hem de zihinlerdeki sorunlara cevap bulunacağıdır. Çalışma masalarında ortaya çıkan görüşler, önümüzdeki günlerde geniş bir şekilde açıklanacak. Bunların kısa zamanda hazırlanıp kamuoyuna açıklanması bu bakımlardan önem arz ediyor.
* * *
Eksikliğini gördüğümüz başka bir konu daha var. Hisarcıklıoğlu, çalışmalar sırasında iki noktanın “geri adım” ve “sürece katkı sağlamayacağı” gerekçesiyle hiç gündeme getirilmediğini, bunların anayasanın “değiştirilemez” hükümleri ile AB uyum sürecinde, evrensel insan hakları standartlarının iç hukuka aktarılması için anayasal sistemde yapılan değişiklik ve yenilikler olduğunu söylemesi, çalışmaların nasıl ve hangi ortamda yapıldığını gösteriyor. Zira, hiç değilse böyle platformlarda her şeyin tartışılması demokrasinin de gereğidir. Laikliğin net tanımının olmamasından dolayı yıllardır yaşanan sıkıntıların metine konulmamasının eksiklik olduğu da sorulardan ortaya çıktı.
Rapor da dikkatimizi çeken başka bir konu da “Temel hak ve özgürlükler” başlığı altındaki “Temel hak ve özgürlüklere ilişkin kısıtlamalar net tanımlarla yapılmalıdır” şeklindeki ifadeler oldu. Buradan, “özgürlükler kısıtlansın, ancak kısıtlanırken net tanımlansın” gibi bir sonuç çıkartmak mümkün. Halbuki, “Temel hak ve özgürlükler kısıtlanamaz” şeklinde net bir şekilde vurgulanabilirdi.
Bir diğer konu da, 1982 anayasasının en çok eleştirilen konularından birisi olan anayasal kurumlar. YÖK gibi kurumların kaldırılması kamuoyunda tartışılırken, sonuç raporunda yeni kurumlarında anayasal kurumlar arasına girmesi tavsiye edilerek, “YÖK, RTÜK, BDDK v.b. düzenleyici ve denetleyici kurumlar anayasal güvence altında özerk yapıya kavuşturulmalı” denilmesi de düşündürücüdür.
Bütün bunlara rağmen, “başlangıç” olarak değerlendirildiğinde ve neredeyse toplumun bütün kesimlerini temsil eden STK’ların bir araya gelip “özgür bir anayasayı” tartışması sevindirici ve ümit vericidir. Hele hele cumhuriyet tarihinde böyle bir toplantının “ilk” olması da büyük bir kazanımdır.
* * *
Ancak burada şu konularında hakkını vermek gerekiyor.
“Söz sizde” sloganı ile bir araya gelen sivil toplum kuruluşlarının üzerinde anlaştığı 8 maddelik raporun birinci maddesindeki “Anayasa bireyi esas alan bir anlayışla kaleme alınmalıdır…” cümlesi ile “Düşünce ve ifade ve basın özgürlükleri etkin biçimde teminat altına alınmalıdır... Yasama ve yürütme arasındaki ilişkilerde bir tarafın diğerinin üstünlüğünü engelleyecek biçimde yeniden tanımlanmalıdır. Üniversitelerin bilimle, malî ve idarî özerkliği sağlanmalıdır” cümleleri üzerinde 83 STK’nın uzlaşması ümitleri arttırıyor. Bu konuların yeni anayasa çalışmalarının başladığı günden bu yana dillendirilmesi özgürlükler ve demokrasi açısından memnun edicidir. Bütün bunların taslakta da yer alması milletin de beklentisidir.
Bizim de burada söyleyeceğimiz söz şudur: Özgürlükçü, sivil, temel hakları sınırlamayan yeni bir anayasa kısa zamanda hazırlanmalıdır. Bu konuda herkese görev düşmektedir. Bu ve bunun gibi toplantılar sık sık yapılıp “kanun yapıcı” TBMM’ye yol gösterici olunması faydalı olacaktır.
İhtilâl anayasasının kaldırılıp yeni bir anayasanın hazırlanması için bir fırsat yakalanmıştır ve bu fırsat iyi değerlendirilmelidir.
14.12.2007
E-Posta:
[email protected]
|