22 Temmuz seçimi sonuçlandıktan, 11. Cumhurbaşkanı seçildikten ve yeni hükümet güvenoyu alıp işbaşı yaptıktan sonra yeni bir anayasa için gündeme getirilen ilk girişim, mâlûm cenahın tepkileri ve daha önemlisi, terör olaylarıyla şehit cenazelerindeki artışın sınırötesi operasyonu öne çıkarması sebebiyle rölantiye alınıp belirsiz bir süre ertelenmişti.
Anayasayı rafa kaldıran hükümet, operasyon tezkeresini Meclise getirip sonuçlandırmıştı.
Aradan iki ay geçti. Anayasa meselesi ucundan kıyısından tekrar ufukta belirmeye başladı. Başbakan Aralık ayı ortasında taslağın kamuoyuna açıklanacağını bildirdi. Ayın ortası geldi, geçti; ancak taslak bir türlü ortaya çıkamadı.
Buna karşılık, Meclisin tezkereyle hükümete verdiği yetki ve buna istinaden hükümetin askere verdiği talimatla, sınırötesi harekât başladı.
Anayasanın ikinci kez terör-operasyon engeline takıldığı gibi bir görüntü oluştu. Zira gündem yine anayasa yerine, bombalara ve öldürüldüğü ifade edilen teröristlere yoğunlaştı.
Zaman içinde bu operasyon da gündemdeki sıcaklığını kaybetti ve yine anayasadan söz edilmeye başlandı. Gerçi konuya dair haberlerde taslağın hâlâ hükümetin önüne gelmediği, ama Başbakana sunulduğu ifade ediliyordu.
Ki... Bu defa da Diyarbakır'da, 2'si lise öğrencisi gençler olmak üzere 5 kişinin vefatı ve çok sayıda insanın yaralanmasıyla sonuçlanan o meş'um patlama oldu. Gündem yine teröre ve acı sonuçlarına kaydı.
Patlamanın ardında, son operasyonlarda ağır kayıp veren örgütün misilleme ile cevap verme hesabının yattığı ileri sürülüyor.
Olabilir. Ama burada önemli olan, hükümet ve devletin bu misillemeye ne cevap vereceği.
Gelinen noktada, dağı taşı bombalayarak ve terörist öldürerek terörü yok etmenin mümkün olmadığı konusunda yaygın ve genel bir kanaat teşekkül etmiş durumda. Bu çerçevede, demokrasiyi daraltmaya yönelik tasarrufların terörü önlemek bir yana, daha da azdırmaktan başka bir sonuç vermediği de ortak bir görüş.
Buna mukabil, terörün dayandığı zeminin, şimdiye kadar yapılan hataları tekrarlamadan, demokrasiyi güçlendirip hak ve özgürlüklerin önünü açmak suretiyle ortadan kaldırılabileceği, özellikle son dönemdeki sınırlı tecrübelerle sabit. AB sürecinde yapılan iyileştirmelerin getirdiği nisbî rahatlama sayesinde terör örgütü ve destekçileri ciddî anlamda zemin kaybetti.
Bu süreç yeni ve güçlü demokratikleşme hamleleriyle sürdürülmeli ki, terörün beli tamamen kırılsın ve insanlarda her sorunun demokrasi içinde çözülebileceği kanaati iyice kuvvetlensin.
İşte, yeni, sivil ve demokratik bir anayasa projesinin bir an önce gündeme getirilmesi, bu açıdan da son derece büyük bir önem taşıyor.
Başbakanın Diyarbakır'da teröre karşı daha ileri ve geliştirilmiş bir demokrasi ile mücadele sözünü hayata geçirmenin en âcil ve etkin yollarından biri, anayasa taslağının artık daha fazla vakit kaybetmeden açıklanması, tartışmaya açılması ve bu sürecin de çok ustaca yönetilerek, mâkul bir süre içinde sonuca ulaştırılması.
Terörün veya bir başka sebebin, anayasa gündemini tekrar tekrar geri planlara itmesine izin verilmemeli ve bu proje sonuçlandırılmalı.
08.01.2008
E-Posta:
[email protected]
|