Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 13 Ocak 2008

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Ali FERŞADOĞLU

Hangi birisini düzeltelim? (2)



Prof. Nur Vergin, dindarlara çok büyük baskılar yapıldığını söylüyor. Ertuğrul Özkök, "ibadetlerinden kimse sıkıntıya düşürülmedi" iddiasında. (Tabiî, kendi çevrelerindeki oruç, kurban gibi meselelerden kimse sıkıntı çekmedi) Taha Akyol; Özkök ve zihniyetinin Prof. Vergin'i linç etmeye kalktığını yazdı, ama "Elbette Türkiye'de ibadetlere kimse karışmıyor; tam bir özgürlük vardır" diyor.

Laiklik adına dindar insanlara yapılan işkenceleri ve hâlen çektirilen sıkıntıları ciltlere yazmakla tüketemeyiz. Şu tabloya bakar mısınız:

Laik-seküler anlayışı, hayatın her kademesinde uygulamak isteyen CHP; 1947 kongresinde, "Laiklik, yalnız din ile siyaset arasında bir alâka kurulmaması değil, sosyal hayatın her yönü ile din arasında bir münâsebet kurulmamasıdır"1 der.

Aslında laiklik, bir idâre şekli ve bir rejim değildir. Ama, Türkiye'de bir rejim gibi algılandı. Dahası, Osmanlı aydınlarının, laiklik olarak ifâde edilen düşünceye buldukları ilk karşılık, "asrîlik"tir.2 Bu kavram, Anglo-sakson geleneğindeki "sekülarizmi" (dindışılığı, dinsizliği) karşılamaktadır. Asrîleşmek ilericilik, din ise gericilik demektir! Öyle ise, modernleşmek, yâni asrîleşmek için dini ortadan kaldırmak gerekir! Üstelik liberal değil, "jakoben" Ord. Prof. Dr. Enver Ziya Karal, "Biz Avrupa'daki mânâda bir laiklik kabul etmiyoruz, devlet kontrolü olacaktır ve olmasında da fayda ve zarûret vardır"3 şeklindeki sözleriyle CHP zihniyetinin laiklik anlayışını ortaya koyuyordu.

1926'da kabul edilen Cezâ Kanunu'nun, meşhur 163. maddesi, dinî faaliyetlerle ilgili cezaları öngörüyordu. 15 Nisan 1928'de, Anayasanın 2. maddesi olan "Bu devletin dini, din-i İslâmdır" ibâresi kaldırılır. 26. maddede yer alan, "Meclis, dinî hükümleri yerine getirir" hükmü de çıkarılır. Laiklik maddesi, Anayasa'ya 1937 yılında, bir politika gereği sokulmasına rağmen, o zamana kadar ilke ve inkılâplar tamamlanmış, din dersleri tamamen kaldırılmış, din adına ne varsa yasaklanmıştı.

Oysa siyasî literatürde, demokrasinin temel esaslarına aykırı olmamak şartıyla laiklik, devletin her türlü inanç, düşünce karşısında tarafsız kalmasıydı. Bediüzzaman, "Laik cumhuriyeti dini dünyadan ayırmak demek olduğunu biliyoruz. Yoksa, hiçbir hatıra gelmeyen dini reddetmek ve bütün bütün dinsiz olmak demek olduğunu, gayet ahmak bir dinsiz kabul eder"4, "Eğer lâik cumhuriyet soruyorsanız, ben biliyorum ki, lâik mânâsı, bîtaraf kalmak, yani hürriyet-i vicdan düsturuyla, dinsizlere ve sefahetçilere ilişmediği gibi dindarlara ve takvâcılara da ilişmez bir hükûmet telâkki ederim"5, "Hem, bu mübarek vatanda bu fıtraten dindar millete hükmedenler, elbette dindarlığa taraftar olması ve teşvik etmesi, vazife-i hakimiyet cihetiyle lâzımdır. Hem madem, laik cumhuriyet, prensibiyle bîtarafane kalır ve o prensibiyle dinsizlere ilişmez; elbette dindarlara dahi bahaneler ile ilişmemek gerektir"6 diyerek o mefhum kargaşasında, laikliğin gerçek târifini vermişti.

Laikliği dinsizlik olarak algılayan ve öylece uygulamaya çalışan zihniyet, 28 Şubat süreciyle hâlâ aynı bağnazlığı devam ettirmektedir.

Dipnotlar:

1- Doç. Dr. Mümtaz'er Türköne, Modernleşme, Laiklik ve Demokrasi, s. 3.;

2- A.g.e.;

3- Sebilürreşad, Mecliste Anayasa Müsakereleri, c. 13, sayı: 320, Nisan 1961, s. 317.;

4- Tarihçe-i Hayat, s. 204;

5- Şualar, s. 318;

6- Tarihçe-i Hayat, s. 195.

13.01.2008

E-Posta: [email protected] [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (12.01.2008) - Hangi birisini düzeltelim? (1)

  (10.01.2008) - Hizmetler de, ibadetler gibi niyetlere göredir

  (09.01.2008) - Bir sinek, üç kaz, dört elif, 111 adam ve cemaat!

  (20.12.2007) - Nasıl bayram edeceğiz?

  (19.12.2007) - Tembellik zindanından firar: Tevekkül

  (18.12.2007) - Hak arama şuuru

  (17.12.2007) - Uyuşukluk zindanına giden iki tehlikeli yol

  (16.12.2007) - Lüks otomobillere değil, ümit ve şevke binmek!

  (15.12.2007) - Tembellik/uyuşukluk zindanına niye düştük?

  (13.12.2007) - İneğe kurban olanlar, ineği kurban edenler!

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Nurettin HUYUT

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT


 Son Dakika Haberleri