Özgürlük, "Herhangi bir kısıtlamaya, zorlamaya bağlı olmaksızın düşünme veya davranma, herhangi bir şarta bağlı olmama durumu, serbestî" olarak tanımlanır. "Her türlü dış etkiden bağımsız olarak insanın kendi iradesine, kendi düşüncesine dayanarak karar vermesi durumu, hürriyet" şeklinde diğer bir tanımı da var.
Yani özgürlük eşittir, serbesti ve hürriyet. Özgürlükleri, düşünce, fikir, ifade, basın, din ve vicdan, seyahat, örgütlenme özgürlükleri olarak sıralayabiliriz.
Kendi gibi düşünmeyene karşı hoşgörüsüz olmak, onu aşağılamak, küçük görmek, onun düşüncesine hayat hakkı tanımamak özgürlük tanımlarına ve anlayışlarına tamamen zıttır. Özgürlükler artık evrensel hale gelmiştir. Bütün dünyanın kabul ettiği evrensel değerlere karşı artık kayıtsız kalınamaz. Bu yüzden özgürlükleri alabildiğine geniş tutmak devletin görevleri arasındadır.
Zira, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun 10 Aralık 1948 tarihinde ilân edilen ve Türkiye'nin de imzaladığı İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin 3. maddesinde, "Yaşamak, özgürlük ve kişi güvenliği herkesin hakkıdır" denilmiştir.
* * *
Adalet Bakanlığı "özgürlüklerin önünde engel" olarak görülen ve 2006 yılında 328, 2007 yılının ilk 9 ayında ise 182 kişi hakkında dâvâ açılan TCK'nın 301. maddesi ile ilgili çalışmasını tamamladı ve yakında Meclis'e gelecek. Bakan Mehmet Ali Şahin, kanunun Bakanlar Kurulu'nda görüşüleceğini söyledi. Ancak bu açıklamadan sonra toplanan Bakanlar Kurulu'nda kanun "gündem yoğunluğu" sebebiyle görüşülemedi. Daha sonra milletvekillerinin teklifi olarak Meclis'e geleceği söylendi. Bu da olmadı. Şimdi AKP'nin yetkili organlarında görüşülmeyi bekliyor.
Türk Ceza Kanununun 301. maddesi sözkonusu olduğunda bazı çevreler özgürlükleri bir kenara atıp, kendi düşüncelerinin "en doğru düşünce" olduğunu savunur oldular.
Adalet Bakanlığı döneminde konuyu sürüncemede bırakan Cemil Çiçek, maddeyle ilgili itirazlarda bulunuyor. Şimdi de Adalet Bakanı'nın izin verme şartına itiraz ediyor. Şahin, Bakanlar Kurulu'nda görüşüleceğini söylediği için toplantıdan sonra açıklama yapan Çiçek'e bu sorunun sorulması gayet normal iken, bu yöndeki soruya adeta sinirlenerek, "Ben zaten ele aldığımız kanun tasarılarıyla ilgili, imzaya açılanlarla ilgili bilgi verdim. Bunlar içinde o olmadığına göre bu saat itibarıyla size bir açıklama yapamam" demesi Çiçek'in bu kanuna karşı tavrını ortaya koyuyor.
Geçtiğimiz Salı günü partiler 2008 yılının ilk grup toplantılarını yaptılar. Önce MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli konuştu. Her zamanki gibi yazılı metinden okuyan Bahçeli, konu TCK 301. maddeye gelince kestirip attı: "MHP 301'le ilgili değişikliğe tamamen karşıdır, her türlü teklife kapalıdır! (...) Bizim için bu maddenin değişmesini istemek, Türkiye'nin şerefli tarihini karalamak, Türk milletini hor ve hakir görmek ve Türkiye'nin millî ve manevî değerlerine hakaret etmek için fırsat kollayan çevreleri ödüllendirmek anlamına gelecektir!"
Ardından Başbakan Tayyip Erdoğan düşünce özgürlüğü ile ilgili olarak konuştu. "Sınırsız bir özgürlük hiç bir yerde olamaz. Bu Türkiye'de de böyledir, dünyanın neresinde olursanız olun böyledir. Basın özgürlüğü diyerek kimseye sağa sola hakaret etme hakkı verilmez."
* * *
Baştan beri söylediğimiz gibi 301'de yapılacak değişiklikler özgürlüklerin önündeki engelleri tamamen kaldırmaya yetmeyecektir. Bunu Anayasa Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya da itiraf ediyor, yorum farkına dikkat çekiyor. Bu yüzden toptan kaldırılmalıdır.
"Bu madde kaldırılırsa başka madde ikame edilir" tezi de doğrudur. Bu yüzden düşüncenin önünde engel olan maddeler ele alınıp, -eğer düşünce suç olmasın deniyorsa- toptan bir iyileştirmeye gidilme mecburiyeti vardır. Maddenin üzerinde birkaç kelime oynamakla bu işin halledilmeyeceği TCK'nın benzer maddelerinde yapılan değişikliklerden sonra görüldü.
Hükümetin hazırladığı metin aşağı-yukarı belli oldu, bakalım Meclis'te nasıl bir metin çıkacak?
Artık dünya, "başkalarına zarar vermediği sürece insanların özgürlüğü engellenemez" fikrini kabul etmiştir. Devletin görevleri arasında kişilerin özgürlüğünü korumakta vardır. AB yolundaki Türkiye'de dünyanın kabul ettiği değerlerin gerisinde kalmamalıdır.
Özetle, düşünce şiddete dönüşmedikçe veya suçu teşvik etmedikçe suç olmamalı, alabildiğince geniş tutulmalı.
12.01.2008
E-Posta:
[email protected]
|