12 Eylül anayasasının, başlı başına hukuk fecaati oluşturan bir başlangıç" kısmı var.
Bu ucube metnin 12 yıl yürürlükte kalan giriş pasajında, 12 Eylül darbesi şöyle övülüyordu:
"Ebedî Türk Vatan ve milletinin bütünlüğüne ve kutsal Türk Devletinin varlığına karşı, Cumhuriyet devrinde benzeri görülmemiş bölücü ve yıkıcı kanlı bir iç savaşın gerçekleşme noktasına yaklaştığı sırada;
"Türk Milletinin ayrılmaz parçası olan Türk Silâhlı Kuvvetlerinin, milletin çağrısıyla gerçekleştirdiği 12 Eylül 1980 harekâtı sonucunda, Türk Milletinin meşrû temsilcileri olan Danışma Meclisince hazırlanıp, Millî Güvenlik Konseyince son şekli verilerek Türk Milleti tarafından kabul ve tasvip ve doğrudan doğruya Onun eliyle vaz olunan bu anayasa..."
Bu utanç verici ihtilâl övgüsü, 1995 yazında, DYP-SHP koalisyon hükümetinin inisiyatifiyle yapılan kapsamlı anayasa değişikliği çerçevesinde metinden çıkartılarak bir ayıp temizlendi.
Ancak başlangıç kısmının geride kalan bölümleri de demokrasi ve hukukla bağdaşması kesinlikle imkânsız bir muhteva taşıyordu.
Söz gelişi, şu pasajdaki tekelci ve dayatmacı yaklaşım bunun tipik örneklerinden biriydi:
"Hiçbir düşünce ve mülâhazanın, Türk millî menfaatlerinin, Türk varlığının, Türk Devleti ve ülkesiyle bölünmezliği esasının, Türklüğün tarihî ve manevî değerlerinin, Atatürk milliyetçiliği, ilke ve inkılâpları ve medeniyetçiliğinin karşısında korunma göremeyeceği..."
Bu çarpık pasaj da, AB'nin ısrarlı takibiyle, 2001 Ekim'inde değiştirildi. Baştaki "Hiçbir düşünce ve mülâhaza" kelimelerinin yerine "Hiçbir faaliyet" ifadesi konulmak suretiyle.
O zaman iktidarda, Ecevit başkanlığındaki Anasol-M koalisyonu vardı. Bu değişikliği yaptırmamak için bilhassa MHP çok direndi. Teklifin ilk halinde "Hiçbir düşünce ve mülâhaza"nın "Hiçbir eylem" olarak değiştirilmesi öngörülüyordu; amansız meydan muharebelerinin ardından "Hiçbir faaliyet"te mutabık kalındı.
Ama sorun yine çözülmüş olmadı. Başlangıç metni böyle makyajdan öteye gitmeyen rötuşlarla muhafaza edildiği sürece de çözülemezdi.
Şimdi geldiğimiz noktada yeni bir anayasa değişikliği, daha doğrusu anayasanın tamamen yenilenmesi gündemde. Peki, bu yenilenme çerçevesinde başlangıç için ne düşünülüyor?
Sızan bilgilere göre, taslağı hazırlayan komisyon, başlangıcın anayasa metninden çıkarılması yönünde. Ki, isabetli olan yaklaşım bu.
Komisyon üyelerinden Prof. Dr. Zühtü Arslan, "Başlangıçtaki retorik ifadeler hukuk normu niteliği taşımıyor" diyor (Hürriyet, 4.1.08).
Umarız, bu yaklaşım siyasî irade tarafından da benimsenir ve 12 Eylül ihtilâlinin ürünü olan bu hukuk fecaati yeni anayasaya taşınmaz.
Tabiî, burada, anayasanın "değiştirilemeyecek ve değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek" maddelerinden 2. maddede devletin nitelikleri sıralanırken başlangıç kısmına da atıf yapılıyor olması ciddî bir sıkıntı kaynağı oluşturabilir.
İnşaallah siyasî irade, bu noktada yığınak yapması kesin gibi görünen mâlûm cenaha karşı gerekli donanım ve kararlılığa sahiptir...
12.01.2008
E-Posta:
[email protected]
|