Demokratikleşme yolundaki en çetrefilli engellerden biri haline gelen 301 sorunundan kurtulmanın en kolay ve kestirme yolu, ıslahı gayr-i kabil bu maddeyi tamamen kaldırmak.
Ama nedense bu bir türlü yapılamıyor. Dahası, kaldırmak şöyle dursun, değiştirilemiyor.
Şimdiye kadar yapılan değişiklikler pek fazla işe yaramadı. Şu anda öngörülenlerin de, ne oldukları hâlâ net bir şekilde ortaya çıkmamış oldukları bir yana, sonuç vermesi beklenmiyor.
İçeride bu kadar sıkıntıya yol açan, dışarıda da elimizi zayıflatan, hattâ fanatik Ermeniler tarafından bize karşı koz olarak kullanılır hale gelen bu maddeyi kaldırmak veya değiştirmek niye bu kadar zor? Ve bu işin arkasında ne var?
Bu soruların cevabına ışık tutan ilginç bir bilgi epey zaman önce medyaya şöyle yansımıştı:
"TCK'nın tartışmalı 301. maddesinde yer alan 'Türklüğü' ifadesinin Atatürk'ün vasiyeti olarak kabul edilmesi gerektiği görüşünü ilk ortaya atan kişi, yeni TCK'nın mimarı olan ve 2004 yılında hayatını kaybeden ünlü hukukçu Prof. Dr. Sulhi Dönmezer'di. Dönmezer, 301. madde ile ilgili değişiklik önerilerinin tartışıldığı sırada '1926 yılında çıkartılan Ceza Kanununa "Türklüğü" ifadesi bizzat Atatürk'ün isteği ile girmiştir. Bu ifade Atatürk tarafından kaleme alınmıştır' demişti. (...) Meclisteki komisyon toplantılarına katılan Yargıtay temsilcisi Keskin Kaylan, Dönmezer'in 'vasiyet' iddiasını yeniden gündeme taşıdı." (Vatan, 26.9.06)
Yargıtay üyesi Kaylan'a göre, metinde yer alan "Türklüğü" kelimesi Atatürk'ün vasiyeti kabul edildiği için 301 değiştirilemezdi.
Bu haber, 301 sıkıntısının neden bir türlü aşılamadığını açıklayan en önemli sebebi gözler önüne seriyor. İşin içinde Atatürk var ve bir yerde onun adı geçiyorsa, orada dokunulmaz bir alan oluşuveriyor.
Şu hale bakın. 301 yüzünden bu kadar sıkıntı ve mağduriyet yaşanıyor, bunca sıkıntı çekiliyor; bu maddeyi kendisinden aldığımız faşizm İtalya'sının, yerini demokratik bir İtalya'ya bırakmasıyla, ülkenın o zamanki çağdışı kanunlardan kurtulmasının üzerinden yarım asrı aşkın bir süre geçiyor; ama bizde, vaktiyle oradan aldığımız yasa maddesine hâlâ dokunulamıyor!
Neden? "Atatürk öyle uygun görmüş" diye!
Bu nasıl bir anlayıştır? 21. yüzyıl Türkiye'sinde âyet ve hadisler bile tartışılabiliyor, ama Atatürk'e atfedilen bir kelimeye dokunulamıyor!
Doğrusu, inanılır gibi değil. Ve yazık...
301'e dokunulamamasının bir diğer sebebi de, maddeyle korunan kurumlar içinde "askerî ve emniyeti muhafaza kuvvetleri ile adliye"nin de bulunması. Gerçi TBMM, hükümet ve bakanlıklar da 301 korumasındaki diğer kurumlar, ama onlara yönelik en insafsız eleştiri, hattâ hakaretlerde bile bu maddenin kullanıldığına pek şahit olmadık. Buna karşılık, asker ve yargıya yönelik en sıradan ve ölçülü eleştirilerin dahi derhal 301 kapsamına alınarak soruşturma ve dâvâ konusu yapıldığı, birçok örnekle sabit.
Bu durum da, maddeyi kaldırmanın, hattâ kaldırmak bir yana, değiştirmenin niye bu kadar zor olduğunu yeterince açıklıyor olsa gerek.
Dolayısıyla, 301 tartışması, demokrasimizin üzerindeki ipoteklerin nerelerden kaynaklandığını çok açık bir şekilde gözler önüne seriyor.
11.01.2008
E-Posta:
[email protected]
|