Âşık olduğu cariyenin evine girmeyi planlamıştı. Duvara çıkarken duyduğu sözler, âdetâ cereyan çarpar gibi çarpmıştı onu. Bu sözler yüce kelâmdandı. İçerden güzel sesli biri, "Îmân edenlerin Allah'ın zikrine ve hak olarak indirilen Kur'ân'a karşı kalblerinin yumuşaması için zaman hâlâ gelmedi mi?" meâlindeki Hadid Sûresinin 16. âyetini okuyordu. Etkilemişti âyet onu. "Evet ya Rabbi, o an geldi" deyip geçmişine bir sünger çekmeye karar verdi âşık.
Önceleri eşkıyalık yaparken içten bir tevbeyle dönüş yapıp bundan sonraki otuz yılını ilim ve ibadetle geçiren, zamanın en büyük evliyalarından biri olan Fudayl bin İyad'dı bu.
Görüldüğü gibi kimin ne olacağı belli olmuyor. Sarhoştur, ayyaştır, ateisttir deyip insanlara bir çizgi çekip kaldırıp atmamalı. Bişr-i Hafî de sarhoşken tevbe edip büyük evliyalar sırasına girmemiş miydi?
Hangi dalda olursa olsun hak ve hakikati tebliğle ilgili bir hizmeti küçük görmemek lâzım. Bazan bir söz insanın kurtuluşuna vesile olabilir. Bir makale, bir kitap, bir konferans, bir radyo, bir televizyon konuşmasından da ne çıkar demeyin. Kibrit misâli yanmaya hazır hâle gelmiş öyle fıtratlar vardır ki arayış içindedirler. Bazan bir cümle bile onun parlayıp yanmasına sebep olur. Bazan bir cümle, bir adam kurtarır.
İşte örneği: 29 Aralık 2007'deki Bizim Radyo Buluşmasında arkadaşımız İsmail Tezer'e bir öğretim üyesi gelip programı sebebiyle tebriklerini bildirir, "Çok güzel hizmet ediyorsunuz, Allah razı olsun" der. Geçenlerde yeğeninin bunalıma girdiğini, intihar etmeyi kafaya koyduğunu, otomobilde giderlerken ne kadar iknâ etmeye çalıştılırsalar da caydıramadıklarını, fakat radyodaki programa kulak misafiri olduklarında dakikakalarca uğraşıp caydıramadıkları yeğeninin o sohbeti dinlediğinde yatıştığını, intihardan vazgeçtiğini söylemiş.
Radyoya gelen e-maillerden birinde Halid Said Altuner, "Maşaallah, yayınlarınız çok ilham verici ve takdire şâyân" diyor. İstanbul Ataköy'den Sima Sonat da, "Hayal Treni Beni Çok Etkiledi" başlığı altında duygu ve düşüncelerini şöyle dile getirmiş: "Ben ilk kez Burak Beyi dinlediğim zaman, sesi beni büyülemişti. Çok yumuşak, insanın içine huzur veren bir sesi vardı radyomda ve gece onu dinleyerek huzur buldum. Ama daha sonra anlattıkları beni daha çok etkiledi, özellikle İlâhî aşk konusunda. Benim kimliğimde İslâm yazıyor, ama ne anlama geldiğini bilmiyorum. Çünkü çevremde İslâmı yaşayan bir arkadaşım yok. Ama Burak Beyin söyledikleri beni araştırmaya yöneltti. Artık bir meşguliyetim var ve önce Mevlâ'dan başladım araştırmaya. Burak Beye çok teşekkürler ve Bizim Radyo'ya."
Şu bir kaç örnek bile radyo hizmetlerinin hayatımızda ne kadar önemli bir yere sahip olduğunu göstermiyor mu?
11.01.2008
E-Posta:
[email protected]
|