Belki tartışmayı sürdürmek anlamsız, ama 'dine, dindara baskı yapıldı' şeklindeki tesbitlere bir kısım çevrelerden itiraz sesleri yükseldiği için bazı hatırlatmalar da yapmak gerekiyor.
Kendisini 'Türkiye Cumhuriyetini kuran parti' olarak tanıtan CHP'nin bugünkü hâli; geçmişte sebep olduğu uygulamalar değil mi? Bilhassa seçim dönemlerinde gündeme gelen ve bazı insaflı CHP yöneticilerinin de itiraf ettiği gibi CHP'nin milletle olan ilişkisinde tarih boyunca problemler yaşanmıştır. Tabiî ki bu problemler 'milletin inancıyla uyuşmama' çerçeveli olmuştur. CHP'nin bu konudaki tavrı ve milletten aldığı 'cevap' tek başına incelenmeye ve araştırılmaya değer.
CHP'nin 'Millî Şef' ilân ettiği İsmet İnönü'nün 'din' konusundaki tavrı zaman zaman fıkralara bile konu olmuştur. Anlatılır: CHP yöneticileri, seçim çalışmaları yapan İnönü'ye 'Paşam, biraz da dinden bahset' derler. O da, 'Tamam, bahsedelim' der. İnönü, bir mitingde konuşmasını yapar ve halkla vedalaşarak meydandan ayrılmak üzereyken CHP yöneticileri biraz da sitem ile; "Paşam, hani dinden, Allah'tan bahsedecektiniz?" diye sorarlar. İnönü de "Allah'a ısmarladık dedik ya!" şeklinde cevap verir...
İşte CHP'nin, milletin değerlerine yaklaşımı bu. Böyle olduğu için ve bu durumu da en iyi millet tesbit ettiği için, helâl reyleriyle hiçbir zaman CHP'yi iktidara taşımamıştır.
Hep söylüyoruz, bir daha tekrar edelim: Kuruluş tarihi itibarıyla 'en eski' parti olan CHP'nin, demokrasiye geçiş yılı olan 1950'den sonra yapılan seçimlerde hiç bir defa tek başına iktidar yüzü görmemiş olması tesadüf olabilir mi? Ondan sonra kurulan partiler büyümüş, iktidar olabilmiş iken; seçimlerde 'cumhuriyeti kuran parti' olarak propaganda yapan CHP, bazen 'ana muhalefet' partisi bile olamamış!
CHP'nin iktidar yüzü görmeyişi, 'tek parti' olarak Türkiye'yi idare ettiği yıllardaki davranışlarıdır. Bunların içinde ekonomik ve siyasî onlarca sebep olabilir, ama aynı partinin 'din' konusundaki tavrı da çok belirleyici olmuştur. Aradan yıllar geçmesine rağmen, 1950 öncesi yaşananları millet unutmamış ve CHP adayları şahıs olarak ağızlarıyla 'kuş' dahi tutabilse genelde başarılı olamamış, partilerini tek başına iktidara taşıyamamıştır.
'Tek parti' devrinde milleti inleten CHP'nin, çok partili siyasî hayata geçtikten sonra da bu konudaki tavrı pek değişmemiştir. Geçmiş yıllar unutulsa bile, '28 Şubat süreci'ndeki (1997) tavrı ve son genel seçimler öncesi duruşu da millet nezdinde itibar kaybetmesine sebep olmuştur.
CHP bugün dahi bu konulardaki gelişmeleri hep 'ters'ten okumakta, açılan cami sayısının çokluğundan, başörtülü öğrenci sayısının artışından şikâyet etmektedir. Millet nezdinde itibar görmeyen bu davranışlar ve geçmişteki kötü miras CHP'nin bedel ödemesine sebep oluyor.
Netice olarak CHP'nin bugünkü hâli, bilhassa 'tek parti' olarak Türkiye'yi idare ettiği yıllardaki 'dine karşı sergilediği tavrı'n bir bedeli olsa gerek...
12.01.2008
E-Posta:
[email protected]
|