'68 kuşağı'nın ABD'li öğrenci lideri, yazar ve aktivist Michael Albert, geçtiğimiz günlerde İstanbul'a gelmiş, bazı toplantılara katılmış. 'Kapitalizm'e karşı geliştirdiği 'katılımcı ekonomi' vizyonu bilhassa Avrupa'da tartışılan Albert, ikiyüzlü ve yalancı olarak gördüğü kapitalist sistem üzerindeki görüşlerini açıklamış.
Kapitalizmin insanlığın geleceğini tehdit ettiğini ifade eden Albert, şöyle diyor:
"Kapitalizm, dünya için ciddî bir tehdit; ekolojinin düzenini tahrip ediyor. Bu, intihara meyilli olmak gibi bir durum. Bu durum, bize başta küresel ısınma olmak üzere, pek çok sorun halinde geri dönüyor. Şu anda çok korkunç görünmese de zaman geçtikçe daha da kötüleşecek. Bir iki binayı yerle bir edip 3-4 bin kişiyi öldürmek, bir savaşta yüz binlerin canına kastetmek özünde kötü tamam; ama peki ya kapitalizmin tam da şu anda sebep olduğu korkunç tahribata ne diyeceğiz? Tam da şu anda, bu sistem nedeniyle her yıl 10 milyonlarca insan yaşamını yitirmiyor mu? Buna karşı biz ne yapıyoruz? Cinayetleri, işlenen suçları hiç hesaba bile katmıyorum. Küçük üçüncü dünya ülkelerinin ABD ile olan ilişkilerine bakın. (...) ABD'de her gece ortalama 6 milyon kişi, evsizlik ve yoksulluk nedeniyle geceyi dışarıda geçiriyor, karton kutularda uyumaya çalışıyor. Dahası, 7 milyona yakını da izbe otel odalarında, boş binalarda yaşamaya çalışıyor. Bu korkunç. Tüm açları tekrar tekrar doyurabilecek küresel üretimin olduğu bu ülkede, insanlar hâlâ açlıktan kırılabiliyor." (Sabah, Pazar eki, 23 Aralık 2007)
Amerikalı yazar Michael Albert, "Uluslararası şirketlerin, 'çevre' için yeni projeler üretiyor olmalarını samimî buluyor musunuz?" sorusuna da şu cevabı vermiş:
"Sözgelimi, BP ve Shell'in yoksulluğu karşılarına alan söylemleri, bana kalırsa tamamen yalan. Hayatımda böyle dalâvere görmedim. Öte yandan bu kurumlar, 'Küresel ısınmayı durduralım' da diyorlar, evet. Tamam, bunu gerçekten istiyorlar. Ama niye? Çünkü küresel ısınma onları da etkileyecek! Sonuçta dalgaların boyu 2.5 metreye koşuyor. Ancak bu tavırları, beraberinde bir sıkıntıyı dışavuruyor: Hem sahip oldukları refah ve enerjiyi sürdürülebilir kılıp, hem de küresel ısınmayla nasıl baş edecekler? Bu durum onları küresel ısınmayla gerçekten mücadele etmekten alıkoyuyor. Hem ekolojik sorunlara duyarlı görünmeye, hem de sahip oldukları piyasa gücünü korumaya çalışıyorlar. Bu tam bir ikiyüzlülük ve yalan."
Maaselef, 'ikiyüzlü' davrananlar sadece küresel şirketler değil. 'İnsanlık için' çalıştığını söyleyen bazı kuruluşlar da ikiyüzlü davranıyor. Bu durum, Albert'in de dikkatini çekmiş: "Greenpeace bile 'Biz küresel ısınmayı durdurabiliriz,' dediğinde, bir yere kadar hareket edebiliyor. Örneğin çıkıp, biz 'anti-kapitalistiz' veya 'piyasa karşıtıyız' dediklerini duyan olmuş mu? Piyasalardan, bu kapitalist sistemden kurtulmadan, ekolojiyi tahrip eden bu unsurları gidermek mümkün mü? Bence Greenpeace ve böyle davranan diğer bazı örgütler, biraz korkak. Gerçeği ayan beyan biliyorlar. Ama bunu ifade edemedikleri müddetçe, sorun devam edecek. Bir kısım 'çevreci' de bu sisteme karşı tek lâf etmiyor; kapitalizmi, piyasa ekonomisini olumluyor ve benimsiyor, kimi de elindeki refahı yitirmeyi göze alamıyor."
Albert, 'katılımcı ekonomi'yi de şöyle ifade etmiş: "Katılımcı ekonomi, dayanışma, karşılıklı anlayış, saygı ve empati duygusunu barındırıyor. Buna kalkıp 'katılımcı sosyalizm' diyebilenler de çıkacaktır. Ama ben buradaki 'sosyalizm'den 1900'lerin başındaki Sovyet Rusya'yı değil, dünyadaki hemen birçok insanın bu kavram üzerinden talep ettiği adalet, özgürlük ve bağımsız yaşam hakkını anlamaktan yanayım."
"Vahşi kapitalizm" insanlığı kemiriyor. Çare arayışı dünyanın bir ucunda başladığına göre, zamanla bize de ulaşır inşallah...
02.01.2008
E-Posta:
[email protected]
|