Dost ve kardeş ülke Pakistan, yine siyasî bir cinayetle sarsıldı. Eski başbakanlardan Benazir Butto, 8 Ocak’ta yapılması planlanan seçim öncesi düzenlediği bir miting konuşması sonrasında ‘intihar saldırısı’na uğradı. Butto ile birlikte 20 kişi daha öldü, onlarca kişi de yaralandı.
Pakistan’ı kaosa sürüklemeyi hedefleyen bu cinayet, muhtemelen aydınlanmayacak. Çünkü görünüşteki ‘fail’ de intihar etmiş durumda. Butto öldürülmüş olmakla birlikte asıl hedefin, Pakistan’ın demokrasisi ve istikrarı olduğunu da görmek gerekir.
Pakistan’ın yakın tarihi acılarla dolu. Her nedense, seçimle gelen seçimle gidemiyor. Bunun da pek çok sebebi olmakla birlikte, asıl sorumlular ‘dünya hâkimiyeti için mücadele eden’ler olsa gerek!
Benazir Butto’nun fecî bir şekilde katledilmesinden sonra açıklama yapan ‘dünya liderleri’ acaba bu açıklamalarında samimî midirler? Cinayetin kınanması elbette önemlidir, ancak cinayete giden yollar daha önce kapatılamaz mıydı?
Pakistan’ın sürüklendiği istikrarsızlığın asıl sebebi, ‘büyük oyuncular’ın; demokrasiyi değil de ‘demokrasi dışı güçler’i desteklemesi değil midir? Nihayetinde Pakistan, ‘ihtilâlle iş başına gelen’ bir kadro tarafından yönetilmiyor mu? Hür dünya ülkeleri bu duruma nasıl ve niçin seyirci kalır? Hem ihtilâlcilere destek olup, hem de işlenen siyasî cinayetleri kınamak inandırıcı olabilir mi?
Pakistan’ın sürüklendiği kaos ortamından, ‘dost ve kardeş ülke’ yöneticileri de kendilerini sorumlu görmelidir. ‘Muâsır medeniyet seviyesine ulaşan ülkeler’de yöneticiler seçimle gelip seçimle gidiyorsa, aynı şey niçin İslâm ülkelerinde ve Pakistan’da da olmasın? Bu sebeple, hür dünya ülkesi yöneticilerinin, ihtilâlcilere verdiği desteğin sorgulanması gerekir.
Kaos ortamına sürüklenen Pakistan için çeşitli senaryolar ileri sürülüyor. Bunlardan biri de, Amerika’nın bu ‘fırsat’tan istifade ile bölgede daha ‘etkin’ olacağıdır. Deprem hariç her şey için ‘senaryo’ hazırlayan Amerika, Pakistan için de yeni bir senaryo yazmış olabilir. Ancak bu senaryoların uzun ömürlü olması mümkün değildir. Irak ve Afganistan’da yaşananlar bütün dünya için ibret dersleriyle dolu olsa gerek. Yaşananlardan ibret almayıp, maddî menfaatler için ülkelerin kaosa sürüklenmesi ne feci bir anlayıştır!
Asıl soru, Pakistan’da bundan sonra ne olacağıdır. Bunu şimdiden kestirmek kolay değil. Kaos ve terör ortamının ağır faturasının, dost ve kardeş Pakistan halkına ödettirilmemesi en büyük temennimiz. Ocak ayının başında yapılması planlanan seçimler yapılabilecek mi? Yapılsa bile ülke istikrara kavuşabilecek mi? Bu konular Pakistan’ın önünde duran ve halledilmesi gereken acil başlıklar.
Pakistan’ın huzur ve sükûna kavuşması için başta Türkiye olmak üzere bütün İslâm dünyası da seferber olmalıdır. Bu seferberliğin ilk adımını da İslâm Ülkeleri Teşkilâtı (İKÖ) atmalıdır.
Dostluk ve kardeşlik, böyle günler için değil mi? Kardeş Pakistan’a ‘taziye’lerimizi sunuyoruz...
29.12.2007
E-Posta:
[email protected]
|