Almanya’da yayınlanan Der Spiegel dergisi “İslâm ve medeniyet” konulu sayısını çıkarınca, bizdeki çağdaş/Batı müritlerinde şafak attı. “Aman efendim nasıl olur da Avrupa kökenli bir dergi böylesine İslâma hoş bakan, Kur’ân’ı yücelten bir yazı yayınlar? Nasıl olur da medenîleşme konusunda Türkiye’yi örnek gösterir? Nasıl olur da dincilere, gerici yobazlara böylesine olumlu bakar?” diye feveran etmeye başladılar.
Öyle ya, onlar Türkiye’de dinin kökünü kazımak için bu kadar sene mücadele vermişler. Bu kadar senedir “tarikatçı, cemaatçi, yobaz, mürteci” diyerek dindar insanları hapislerde, zindanlarda çürütmeye çalışmışlar. Bu kadar yıldır her “Müslümanım” diyene potansiyel tehlike, sakıncalı kişi gözüyle bakmışlar, baktırmışlar. Her dinî olay karşısında, “Din sömürüsü, dini pazarlama, sahte dinci” diye karalama kampanyalarında bulunmuşlar. Her Menemen yıldönümünde, her 10 Kasım’da, her resmî bayram kutlamalarında sürekli “Rejimi değiştirmek isteyennnn… İlke ve inkılâplara düşmannn… Bölücü ve gerici hainnnnn…” diye tahkir edilen bu Müslümanlara nasıl böylesine ilgi, sevgi, hoşgörü ile yaklaşılır?
Daha dün Menemen’de Kubilay’ı testere ağızlı bağ bıçağıyla kıtır kıtır kesip, yeşil bayrağın tepesine geçiren Nakşi tarikatçı yobazları nasıl görmezden gelirsiniz? Nasıl olur da devleti gizliden gizliye ele geçirmeye çalışan tarikat ve cemaatleri böylesine tehlikesiz görebilirsiniz? Nasıl olur da yüzlerce Batı ülkesinden binlerce bilim adamı “ Uluslararası Bediüzzaman Said Nursî Sempozyumuna” bildiri sunmak için gelir? Alimallah bunlar bir gün, Almanya başta olmak üzere, Avrupa’ya hakim olurlarsa, sizleri kıtır kıtır, kör testere ile keserler. Siz Menemen olayını duymadınız galiba. Bu Müslümanlar var ya bu Müslümanlar… Ahhh, sevgili Avrupalılar, onların ne menem bir şey olduğunu gelin de bize sorun, arşivlere bakın..
Kur’ân’a gelince o zaten Arapçasıyla, Arapça ezanıyla, Arapça duâlarıyla biz Türkleri Araplaştırdı. Medeniyet yarışında geri bıraktı. Eğer Türkler Orta Asya’nın çadırlarından, göçebe bir kavim olarak çıktıktan sonra İslâmiyete girmemiş olsalardı, bu gün Avrupa’nın en büyük devi olacaktı. Amma şu Arapların dini yok mu, biz Türkleri işte böylesine per perişan bıraktı. İçki içmek yasak, domuz eti yasak, flört yasak, kumar yasak, faiz yasak… Yasak da yasak… Böyle bir dine nasıl güvenirsiniz? Böyle bir yasakçı Kur’ân’a nasıl dergilerinizde özel sayı çıkararak sempatiyle bakarsınız?
Her şey bir yana, gelin, bakın şu kurban bayramlarındaki vahşete. Her tarafta sular seller gibi kan akmakta. Gözü dönmüş gibi o zavallıcık hayvanları boğazlayan, karnını deşen, bağırsaklarını, işkembelerini söken, derilerini yüzüp o derilerden davul yapan, kızının, oğlunun düğününde o davulu çalıp oynayan bu adamlara nasıl güvenebilirsiniz? Yarın Paris sokaklarında, Berlin caddelerinde, Amsterdam, Lizbon, Londra meydanlarında bu hayvan katliamını gözlerinizin önünde yapacaklar unutmayın. O kör gözlerinizi dört değil, beş açın. Bizden söylemesi..
Siz, aklınızı peynir ekmekle mi yediniz? Hadi peynir ekmek yemiyorsunuz, kafayı mı yiyeceksiniz ne? Fıttırmanıza az kaldı her halde? Akıllı olun. Bizden söylemesi…
27.12.2007
E-Posta:
[email protected]
|